"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

28 Şubat’ın dünü ve bugünü -3

Durmuş Ali İnci
16 Mart 2024, Cumartesi
Ağlayan gözler, yanan yürek sızısı içinde, zındıkanın kahredici cezası ile Tıp Fakültesinden ayrılan başörtülü kızımız, Allah’ın rahmetinden ümidini kesmeden daha büyük bir şevkle okumak istiyordu.

Kader-i ilahi kerametvari bir kapı açtı. Fırtınaların sakinleştiği zamana kadar dişini sıktı, çok sevdiği Tıp Fakültesi’nden dereceyle mezun olmuş, hatta TUS’u da kazanmıştı. Fakat başörtü  yasağı hep sıkıntı olmuş, onu hep yaşadığı toplumun dışına atmıştı. Bütün zorlukları aşarak uzmanlığını da aldı. Hocalarının gözünde çok zeki, maharetli bir doktordu. Ahh! Şu başındaki örtü, kalbindeki sarsılmaz iman, hayatına hakim olan İslâm olmasaydı, tam üniversiteye öğretim üyesi olacak mükemmel bir doktordu! Açıkça “Şimdiye kadar mezun ettiğimiz en mükemmel uzmanımızsınız. Fakat başörtülü olarak asla burada öğretim üyeliği düşünme. Çünkü sana burada yer yok” demişlerdi. 

Allah’ın izni ve iradesi ile üniversiteye öğretim üyesi olarak girebilmişti. Başörtü yasağı kaldırılmış daha rahat bir çalışma zeminine kavuşmuştu. İlk defa siyaset yoluyla da islama faydalı olunabileceği kanaati uyanmıştı. Halbuki okuduğu Kur’an tefsirinde Bediüzzaman “Menfaat üzerine dönen siyaset, canavardır. 

Aç canavara karşı tahabbüb; merhametini değil, iştihasını açar. Hem de diş ve tırnağının kirasını da ister!..” (Mektubat) diyordu. Bu sözün manasını ancak yaşayarak anlayabildi. 

 28 Şubat zihniyeti siyaseti dinsizliğe alet etmenin yolunu bulmuştu. Çünkü halkın nazarında islama karşı çıkmak kapısı, darbelerden sonra iyice kapanmıştı. Kapalı kapıları zorlamanın bir manası yoktu. Artık kuzu postuna bürünmüş, aç canavarlar, başörtülü bir müslümanın başarılı bir doktor olmasını, hele psikiyatri alanında bir akademisyeni asla görmek istemiyorlardı. Ancak hak noktasında mağlup olduklarından kuvvete müracaat etmek zorundaydılar. Bunun da iktidardaki siyasetle ters düşmeden, hatta onları kendine dost edip başörtülüye düşman etmeyi iyi  becermişlerdi. Atanmış dinde hassas muhakeme-i akliyede zayıf müslümanları aldatarak onların gücüyle dinsizliği siyasete alet yaparak müslümanlara öyle zulüm ettiler ki onlar sevinçten dört köşe olurken saf müslümanlar onları övdüler, alkışladılar. O güç ile adliyeyi de yanıltarak öyle bir istibdada imza attılar ki hak, hukuk adalet tanımadılar. Bütün baskılara rağmen başörtülü bacımızın azmini, şevkini kıramadılar. Başörtülü bacımız herşeyi Allah’a havale edip, “Allah en iyi oyun bozandır” düşüncesiyle sabır kuvvetine dayandı. Sonuçta “Türkiye’de ilk başörtülü psikiyatri doçenti” oldu. Doçentlikteki süresini de doldurup profesörlük kadrosuna yükseltilmeyi haketti. Fakat 28 Şubat zihniyetli idarî görevdekiler her yerde açıkça “Ne olursa olsun. Ona asla burada profesörlük verdirtmeyeceğiz” diyerek tavır koydular. Siyasiler nazarında hak edilmiş özlük hakkı olan kadroyu vermeyen dindar rektör görünmektedir. Fakat siyasiler dindar görünen birinin böyle bir haksızlık yapacağını asla kabul etmezler. 

Eyy benim başörtülü bacım sen 28 Şubatta mahkumdun. 22 senelik dindar bir hükümetin iktidarı sonunda yine mahkumsun. 

Bediüzzaman Kastamonu Lahikası isimli eserinde şöyle der: “Ey kardeşlerim! Mesleğimiz, tecavüz değil tedâfü’dür; hem tahrip değil, tamirdir; hem hâkim değiliz, mahkûmuz.” 

Demek siyaset yoluyla fikirleri, inançları hakim kılmak mümkün değil. Zalim izzetinde mazlum zilletinde buradan göçüp gidiyoruz. Elbette bir mahkeme-i Kübra olacak, cennet kendine lâyık insanlarla doldurulurken cehennem de boş kalmayacaktır. Zalimler için yaşasın Cehennem!  

Okunma Sayısı: 771
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı