Ölüm hakkında yazmak, ölümü yakınlarda bir yerde hissettiğinizde hakikaten zor oluyor.
Ölümün bir terhis olduğunu, bir tebdili mekân olduğunu, uzaklara giden ahbabınla hasret gidermenin yegâne bir yolu olduğunu, netice itibari ile Allah’ın bir nimeti ve bir mahlûku olduğunu bilmek rahatlatsa da; insanı daha merdane baktırsa da ölümün yüzüne, gülerek yaklaşmak istesen de üzülüyorsun işte…
Biz hakikat müntesipleri, sair kardeşlerimizin tebdili mekânını duyduğumuzda; günah cihetiyle öldü, sevab cihetiyle yaşıyor, demeyi şiar edinmişizdir. Geçen günlerde vefat eden Mevlid Saykı Abimizi de bu cihetten yad edip, aramızdan ayrıldığına üzülsekte onun hakkında hüsnü akıbet duâmız, bizi her daim mesrur ediyor ve edecek inşaallah.
Yakınımızdaydı kendisi, kimi zaman aşçımızdı leziz yemekleri ile kimi zaman ders arkadaşımızdı dürusu Kur’ânîyede, kimi zaman abimizdi bize tecrübeleri ile yol gösteren, kimi zaman mü’min kardeşimizdi secdede. Hataları yok muydu; vardı elbet, kimin yok ki hem… Hatalarından bahsederdi bir çok defa bizlere, bizde hayretle ve ibretle dinlerdik. Uzun bir aranın ardından, nice gayretlerle açılan Nurlu bir mekânda, Nurlarla yeniden tanışmak Mevlid Abinin bir başka mevlidi olmuştu adeta.
Çarşı dershanesi;
Kokusu burnumda tütüyor hâlâ, Bursa’nın en güzel hizmetlerinden biriydi zannımca. Risale okunuyor, tesbihat yapıyor gürül gürül ve secde ediyor onlarca yüzlerce binlerce…
Mevlid Abi de bu tatlı esintinin mert, cevval ve hareketli bir mahsulüydü. Bilenler bilir. Okumanın, dershane havasının, cemaatin, şahsı manevinin tesiri hal ve hareketlerinden anlaşılıyordu zaten. Günlerce okudu, okudukça değişti Mevlid Abi, bilenler hep söyler; o eski Mevlid değildi artık. Ne zaman ziyaretine gitsek ikramı bol, muhabbeti boldu. Çarşı dershanesinin, merkez dershanesinin, emekliler dershanesinin bir çok adı gibi bir çok kahramanları Raşit Abi, Mehmet Abi, İhsan Abi, Mevlid Abi, Mahir Abi ilk aklıma gelenler. Burnumda tütüyorsunuz ağabeylerim; şimdi bir daha açılsa Çarşı dershanemiz, bir kez daha adım atsak, okusak ve secde etsek beraber eminim sizin yolunuzda gidecek kahramanlara bir güzel mekân olur orası…
Hasret hasreti kovalıyor, Mevlid Abinin bir kez daha Mevlidine şahit olan mekân, bize de bir Mevlid olsun arzusundayız. Efe gitti bu diyardan, hayatı gibi vefatı da bize bir ders oldu. Ömrünün son demlerinde Nurlarla hemhal oluşundan mıdır bilinmez; lâkin Mevlid Abinin en sevdiğim yanı Musa’nın yanında Harun olma gayretiydi. Hizmeti Kur’ânîyede olanlara bir çok defa gördüğüm omuz vermeye çabalıyordu. Oysa ne çok Musa olma derdindeyiz. Omuz verme gayretinden ziyade, ayak basacak omuzlar arayan nefsim nasılda gıpta ile bakıyor bu duruma bilemezsiniz. Hizmeti Kur’ânîyenin ben olmasam da ilerleyeceği, belki de daha güzel olacağını yaşamaktan ne kadarda uzağım bir bilseniz bu satırları niçin yazdığımı çok iyi anlardınız.
Mevlid Abiye rahmet duâsıyla...
Artık kavuştun Üstadına, düğün senindir Efem
Gülümse artık Peygamberindir (asm) gelen.
Gün senin, düğün senin, mevlid senindir…
Haykır artık Münker ve Nekir’e Rabbim bir, Peygamberimdir (asm) gelen.
Haykır artık Kur’ân’dan aldın sen dersini;
Haykır ki duysun ehl-i dalâlet,
Nurdur seni göklere teslim eden
Haykır ki duysun ehli dünya,
Okuduğun Nurdur küfrü yerle yeksan eden.