"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bu tabloyu haketmiyoruz

Faruk ÇAKIR
26 Ocak 2017, Perşembe
Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün her yıl düzenlediği “Yolsuzluk Algı Endeksi” 2016 verilerine göre, Türkiye’nin puanı ve sıralamadaki yeri 2013 yılından beri gerilemeye devam ediyor. Açıklanan son endekse göre ülkemiz; Suudi Arabistan, Brunei, Namibya ve Botsvana’nın da gerisine düşmüş.

2016 yılı Endeks sonuçlarına göre, bir puanlık düşüşle 41 puan alan Türkiye 9 basamak birden gerileyerek 176 ülke arasında 75. sıraya inmiş durumda. Avrupa Birliği ülkeleri ile karşılaştırıldığında Türkiye’nin son sıradaki Bulgaristan ile aynı puana sahip ortaya çıkmış durumda. G20 ülkeleri arasında 2014’te 10, 2015’te ise 12. sırada bulunan Türkiye, 2016 yılında da 13. sıraya düşerek gerileyişini sürdürmüş.

İstatistik rakamları ve endeksler yanıltıcı da olabilir. Bununla birlikte Türkiye’nin bir yolsuzluk ve usulsüzlük problemi yaşadığı her halde inkâr edilemez. Türkiye’yi idare edenler “Ülkemiz bu hususta itham edilemez. Yolsuzluk ve usulsüzlük yoktur. Sistem çok iyi” diyebilir mi? Dedikleri kabul edilse, bu tespit, bu söz, bu iddia millet nezdinde kabul görür mü?

Hangi siyasi görüşe mensup olursa olsun vatandaş yolsuzluk ve usulsüzlüklerin farkında ve bunlardan dolayı da şikâyetçidir. “Yolsuzluk ve usulsüzlük yoktur” diyene rastlamak neredeyse imkânsızken, sadece “Yolsuzluk ve usulsüzlük eskiden de oluyordu” kabulüne sığınarak teselli bulmaya çalışanlar vardır. 

Peki, bu tartışmalı ve temelleri sarsıcı tabloyu Türkiye hakediyor mu? Hayır, hayır, hayır. 80 milyonluk genç nüfusuyla hele hele nüfusunun büyük çoğunluğu Müslüman olan bir ülkenin yolsuzluk ve usulsüzlük tablosunda kötü durumda olması, yolsuzluk ve usulsüzlüklerin sıradan haber gibi görülmesini hakkettiği söylenemez. Bu mesele ekonomik durumun iyi ya da kötü olmasından çok daha önemlidir, önemsenmelidir.

Dünyayı tehdit eden bu derdin sebeplerini de iyi tahlil etmek gerekir. Sosyal eşitsizlik, cezasızlık uygulamaları, otoriter yönetimler, kurumsal zayıflık, hak ve özgürlük ihlalleri, savaş ve ekonomik istikrarsızlıklar yolsuzluk ve usulsüzlükleri besleyen ve destekleyen sebepler arasında sayılıyor. Ülkemiz bu hastalıklarla karşı karşıya değil mi? Gelir dağılımındaki adaletsizlik inkâr edilebilir mi? Kanunlar karşısında herkesin eşit olduğunu ve herkesin adaletle yargılandığını yaşanan hadiseler tasdik ediyor mu? Hak ve hürriyetler ihlal edilip yeri geldiğinde de ‘lütuf, ihsan’ olarak görülmüyor mu? Ekonomik istikrarsızlık binlerce kişinin işsiz ve aşsız kalmasına yol açmıyor mu? Bu dertler sosyal hayatı tehdit ederken İslam âlemine ve insanlığa örnek olma iddiamız kabul görür mü?

Türkiye’ye yakışmayan ve layık olmadığımız bu tablodan bir an önce kurtulmak durumundayız. Hak, hukuk ve adalet anlayışı beraberinde şeffaflığı ve hesap verebilir olmayı gerektirmez mi? Adaletiyle dünyaya örnek olan Hz. Ömer, ona biat edenlere hesap vermedi mi? “Giydiğin elbisenin, cübbenin hesabını ver ya Ömer” diyen sahabeye hesap veren Hz. Ömer’in tavrı en başta bize, hepimize, dünyaya şeffaf idarecilik örneği vermiş olmadı mı?

Sadece İslam âlemine değil, dünyaya ve insanlığa örnek olacak bir şeffaflığı, adaleti ve hakkaniyeti ortaya koymak hepimizin vazifesi. O halde bu maksada hizmet için çalışalım...

Okunma Sayısı: 3358
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı