"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hukuk devletine uygun bir Anayasa ne zaman?

Faruk ÇAKIR
07 Mart 2017, Salı
Can alıcı soruyu Prof. Dr. Hüseyin Hatemi hoca sosyal medya hesabından (@Elifhevav) sormuş: “Tamamen yeni, sevgi hukukuna insan haklarına hukuk devletine uygun bir Anayasa’ya kavuşmamız, yar, ne zaman?”

Bu önemli soruyu izah edip insanları ikna edici bir cevap verebilecek idarecimiz var mı? Türkiye’nin asıl ve öncelikli derdi bu mesele olduğu halde, bunu erteleyip de başka meselelerle milleti meşgul etmek isabetli midir?

Tartışmalı bir sürece girildi ve Anayasada yapılan bazı madde değişiklikleriyle yeni bir sistem getirilmek isteniyor. TBMM’de kabul edilen değişiklikler Nisan ayı ortalarında milletin reyine sunulacak, değişiklikler ya kabul ya da reddedilecek. Bu noktada da ciddi bir sıkıntı var. Türkiye’yi idare edenler yapmak istedikleri bu değişikliğe itiraz edenleri mümkün olan en ağır ithamlarla suçluyorlar. İtiraz edenlerin gerekçeleri farklı olduğu halde tamamını aynı torbaya atıp, “Bakın, kim mimin yanında? Değişiklikleri kabul etmeyenlerin tamamı ‘fena’ insanlar” demeye getiriyorlar.

Böyle bir yaklaşım insafla bağdaşmaz. En yakın misali, 12 Eylül 1980 darbecilerinin hazırlayıp milletin tasdikine sundukları 1982 anayasa referandumunda görülmüştü. O tarihlerde de hazırlanan anayasaya itiraz edenler bir torbaya atılmış, tamamı karalanmış ve kınanmıştı. Oysa 1982 anayasasına itiraz eden mütedeyyin insanlar vardı ve onların itiraz gerekçesi ile başkalarının itiraz gerekçesi tamamen farklıydı. Düşünün ki, bir idareci aynı köyde yaşayan iki haneye aynı anda haksızlık yapıyor. Farklı dünya görüşlerine sahip bu iki hanede yaşayanlar, aynı idareciye aynı anda itiraz ediyor diye aralarındaki farkı ortadan kaldırmış mı olur? Bizim 12 Eylül’ün getirdiği anayasaya itirazımızla başkalarının itirazları aynı değildi ki? Biz 1982’de milletin reyine sunulan anayasaya ‘tek adam anlayışı dikte ediyor’ diye özetleyebileceğimiz noktalardan itiraz ederken başka dünya görüşüne mensup kişiler de “mecburi din dersi getiriyor” diye itiraz etmiş olabilir. Onların itirazı bizim haklı itirazlarımızı ortadan kaldırmaz ve kaldırmamıştır. Farklı dünya görüşlerine mensup kitleler aynı değişikliğe farklı gerekçelerle itiraz etmekle aynı torbaya doldurulamaz. Maalesef gerekli ibret alınmadığı için tarih tekerrür etmek üzere.

Hak, hukuk ve adalet noktasındaki sıkıntıları saymaya gerek yok. Hukuk sistemindeki sıkıntılar elbette bugünle sınırlı değil. Gelmiş geçmiş idareciler de adaletin iyi tecelli etmediği ya da geç tecelli ettiği noktasında ittifak halindedir. Günümüzde de aynı sıkıntılar fazlasıyla var. Türkiye’yi idare edenler gönül huzuruyla “Adalet tam olarak tecelli ediyor. Gönlünüz ferah olsun” diyebilir mi? Diyemez ve zaten demiyorlar. O halde asıl meselenin bu olduğu görülmeli ve adaleti tecelli ettirecek adımlar yarına bırakılmadan atılmal.

Yeni, eskisini aratmayacak, gerçek anlamda sivil bir anayasa için gayret sarfetmek gerekirken bu adımları ertelemek ve başka meseleleri Türkiye’nin gündemine taşımak kime ne fayda verir?

Prof. Dr. Hüseyin Hatemi hocanın gündeme taşıdığı bu soruya başta idareciler ve hukukçular cevap vermek durumunda: “Tamamen yeni, sevgi hukukuna insan haklarına hukuk devletine uygun bir Anayasa’ya kavuşmamız, yar, ne zaman?”

Ömür boyu adalet...

Okunma Sayısı: 2879
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı