"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Son beş yıllık Suriye politikası masaya yatırılmalı

06 Eylül 2016, Salı 12:37
Araştırmacı-Yazar ve Sosyolog Müfid Yüksel, Twitter hesabından paylaştığı mesajda "Türkiye'nin son beş yıllık Suriye politikası tüm yönleri ile masaya yatırılıp sorgulanmalı" dedi.

Yüksel, MuslimPort sitesinden Emrullah Demir'e verdiği röportajda da Türkiye'nin Suriye politikasına yönelik açıklamalarda bulundu. PYD/YPG ve Suriye'deki Kürtlere dair de görüşlerini beyan eden Müfid Yüksel "Üç ayda Suriye’ye gireceğiz, üç ay sonra Suriye'de namaz kılacağız" gibi hülyalarla hareket edildiğini söyledi.

İşte Yüksel'in röportajından ilgili kısımlar:

ORTADOĞU'DA OYUN KURDURURLAR MI?

Şu inançta olan bazı çevreler var: ‘Ortadoğu’da kaos oluşuyor, bu kaos üzerinden tekrar bir düzen kuracağız. Oyunu biz kuracağız. İngilizlerle yarım kalmış olan hesabımızı göreceğiz. Bunları söyleyen çevreler yanılgı ve yanılma içinde. Bir kaos ortamına doğru sürükleniyor Türkiye ve İslam alemi. Peki bu kaos ortamından sonra nasıl düzen kurulacak? Kurdururlar mı? Güç meselesi bu.

Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı'nın hinterlandına, gücüne sahip değil. Şu anda kendi içerisinde, Anadolu'da 90 senedir hapsedilmiş, yeniyeni tekrar çevresine açılmaya çalışan bir ülke var. Osmanlı’nın son zamanlarında bu bağlar devam ediyordu. Eğer Türkiye'de 20’li yıllardaki radikal devrimler yapılmamış olsaydı, laikçi bir devlet kurulmasaydı, çevresine açılma imkanını İkinci Dünya Savaşı'na doğru veya İkinci Dünya Savaşı sonrasında ciddi birşekilde bulurdu. Osmanlı'dan kopan bölgelere bakıyoruz. Osmanlı'ya ait birçok müesseseler 60’lı yıllara kadar bazı bölgelerde devam etmiş. 30’lu yıllara kadar bile Arnavutlar yazışma dili olarak halen ciddi oranda Osmanlıca Türkçesi kullanıyordu. Mahkeme kayıtları bile.

HÜLYA İLE HAREKET EDİLDİ

Türkiye'de bu radikal devrimler olmasaydı, dini kurumlar tasfiye edilmeseydi. Bu kalan ana gövde tek tekrar eski hinterlandı ile bağ kurabilirdi. Belli/ciddi  ilerlemeler kaydedilebilirdi. Özellikle İkinci Dünya savaşında Avrupa'nın herc-u merc içerisinde olduğu dönemde çok daha fazla icraat yapılabilirdi. Lakin bu fırsatlar maalesef kaçmış durumda. Şimdi Türkiye yeni yeni bir şeyler yapmaya çalışıyor. Bir şeyler yaparken maalesef son yıllarda böyle bir hülya ile hareket edildi.  Yani ‘Biz üç ayda Suriye’ye gireceğiz, üç ay sonra Suriye'de namaz kılacağız’ gibi.

Halbuki, 30 -40 yıl hatta 60 yıldır  Suriye’ye yatırım yapmış olan ülkeler var, Rusya gibi. Yani 60’lı yıllardan beri Rusya orada yatırım yapıyor. 70’li yıllardan beri İran o ülkede yatırım yapıyor. Türkiye ise 1999 Abdullah Öcalan'ın  Suriye’den çıkmasına kadar  kadar orayla hiçbir sağlıklı ilişki geliştirememiş. Gerilim içinde olmuş. Esad'ın cenazesine Türkiye cumhurbaşkanının katılması vesilesiyle o zamandan itibaren yavaş yavaş başlamış bir şey oldu. Suriye'de de bir başkan değişikliğiyle yeni bir sayfa açılır gibi oldu.

KÜRTLER İSLAMSIZLAŞTIRILIYOR

Bağdat-Şam-Diyarbakır-Sivas hattı arasındaki  hat,  İslam aleminin coğrafi olarak kalbidir. Ve burada tarihten beri İslam aleminin içinde o medeniyetin çok önemli bir parçası olan bir toplum İslamsızlaştırılma projesine tabi tutuluyor. Bu da, ulus-devlet tecrübesinde, ulus devletlerin Müslüman topluluklar üzerinde kurulmuş olması sebebiyle oldu. Bu ulus devletleri Arap ise Arap temeli üzerinden seküler devletler oluştu. Bu da Müslüman kavimlerin adına yapılmış bir zulüm görüntüsü veriyordu. Oluşan konjunktür Seküler Kürt siyasi hareketleri tarafından İslam aleyhine kullanılıyor. Sadece mevcut  ulus-devlet düzeni  üzerinden değil geçmişe de mal edilerek ve şöyle deniliyor: ‘Bin yıldan fazladır İslamiyet sizi alıp, Arap’a Fars’a Türk’e köle etti. Bindesti yaptı.’

PYD/YPG KURTARICI GİBİ GÖSTERİLİYOR

Ve bu söylem sosyalizmdeki din karşıtı söylem üzerinden de temellendiriliyor. Düşünün ki PYD gibi son derece seküler bir hareket dindar bir halka hakim kılınıyor. 1 milyon 800 bin civarında Suriye’de Kürt vardı. Bunların yaklaşık 700 bin civarı Türkiye’de şuanda mülteci. 300 bine yakını da Irak Kürdistan’ına mülteci olarak geçti. Bu mültecilerin hepsi IŞİD’den ya da Esed’ten kaçmadı. Büyük bir çoğunluğu PYD’den dolayı ülkelerini terk etti. Hani PYD orada kanton kurmuştu da o kantonlarda Kürtleri özgürlüğüne kavuşturmuştu? Neden bu kadar insan burada? Fakat maalesef Ankara bunu dillendirmiyor. Televizyonlarda bunu daha çok ben dillendiriyorum ve diyorum ki ‘bakın şu kadar Kürt burada, PYD kaç tane Kürd’ü temsil ediyor o zaman? Eğer temsil ediyorsa Kürtleri, neden bu kadar insan o bölgeden iltica etti? Ki Irak Kürdistan’ına geçenlerin büyük bir çoğunluğu PYD’den dolayı o tarafa geçti?’

Maalesef öyle bir hakimiyet tesis edildi ki sanki PYD, YPG Kürtlerin kurtarıcısı imiş gibi gösteriliyor.

KÜRT HALKI SAVAŞ İSTEMİYOR

Bazıları dediler ki Barzani bağımsızlıkçı. PKK ise bağımsız ulus devlet istemiyor. PKK daha uyumlu olur dediler. Oysaki, PKK her ne kadar söylem olarak ulus devleti dillendirmese de PKK Marxist şiddet anlayışı ve Stalinist yapısıyla çok daha çatışmacı. Barzani, söylem bazında bağımsızlıktan söz edebilir. Ancak, gerçekçi olarak hareket eder. Masaya oturur. Gerçekleri gördüğü zaman bununla çatışmamaya özen gösterir. Dolayısıyla uygulamada/sahada barışa çok daha yakındır. Oysa PKK anlaşalım dedi ve anadilde eğitim, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi gibi kimlik haklarına ilişkin meseleleri gündeme getirdi. Mutabakat sağlandı. Sonuçta ne oldu? PKK şehir yapılanmalarını güçlendirecek ve halk savaşı için silah depolayacak bir fırsat olarak değerlendirdi bunu. Şimdi de şehirler, Kürt şehirleri harabeye döndü bu yüzden. Allah’tan Kürt halkı bu özyönetim ve sair saçmalıklarına kanmadı. Çünkü Kürt halkı çatışma istemiyor artık. İç savaş istemiyor.

Kürtler 7 Haziran’da HDP’ye bu kadar oy verirken “Dağlarda silahla dolaşacağınıza düz ovada siyaset yapın” mesajı veriyordu. Ama bunlar 102 belediye ve 80 mebusu halk savaşı başlatmanın bir çağrısı olarak algıladılar, göstermek istediler. Hâlbuki Kürt halkı kesinlikle savaş istemiyor. Kürt Halkı savaş isteseydi zaten çok farklı şeyler olurdu. Allah (C.C) korusun büyük kaos olurdu.

PKK GENÇLERİMİZİ ÇALIYOR

Kürtleri malum örgüt eliyle tamamen İslamsızlaştırmak isteniyor. PKK Kürt gençliğini, gençlerimizi çalıyor. Kürt Gençliğini İslam’dan nefret eden, İslam’a düşmanlık besleyen bireyler halinde örgütlemeye çalışıyor.  Bu nereye kadar böyle olacak? 10 sene sonra kaç dindar kişi kalacak? 1992’de  “Dünden Yarına Kürtler Ve İslâmiyet” başlıklı uzun makalemde “ En büyük endişem 25-30 sene sonra, ‘Müslümanız’ deyip demeyeceği, Biz Müslümanlar her halde bundan sonra ‘Endülüs’e Ağıt’ yerine ‘Kürdistan’a Ağıt’ı terennüm edeceğiz” şeklinde yazmıştım. Allah (C.C) muhafaza yeni genç kuşaklarda  kendisini üretemeyen bir İslam olacak ortada. Yaşlılara ait bir şey olacak herhalde.

Konuyla ilgili haberler:

Kurtulmuş: Başımıza gelen birçok şey Suriye politikası sonucudur

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Türkiye’nin bugün başına gelen ‘birçok şeyin’ Suriye’deki durum ve ‘Suriye politikasının bir sonucu’ olduğunu söyledi.

Hürriyet'ten Murat Yetkin'in haberine göre Kurtulmuş bu sözleri 17 Ağustos’ta bir grup gazeteci, öğretim üyesi ve düşünce kuruluşu temsilcisiyle 15 Temmuz kanlı darbe girişimi sonrası görünüm üzerine sorular sorulduğu toplantı sırasında sarf etti.

“Başkaları da öyle, ama biz de geçerli bir politika ortaya koyamadık” diyen Kurtulmuş şöyle devam etti:

Devamını okumak için tıklayınız:

http://www.yeniasya.com.tr/politika/kurtulmus-basimiza-gelen-bircok-sey-suriye-politikasi-sonucudur_407380

Okunma Sayısı: 2188
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı