"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Etkileyici” insanlar

Hümeyra Titer
29 Aralık 2022, Perşembe
Suretlerin nihayet derecede önemli olduğu bir devirde yaşıyoruz. Samimî ve gerçek olmasa da göze hitap eden şeyler bir şekilde kabul görüyor.

“Solunan hava, yüzülen su, oturup kalktığın insan, yürüdüğün yol seni değiştirir.”1 demiş Mustafa Kutlu. 

Doğru demiş. “Oturup kalktığımız insan” muhakkak bizi değiştirir. Acaba biz kimlerle oturup kalkıyoruz? Tüm gün kimlerle muhatabız? İdollerimiz, her şeyiyle kendimize örnek kabul ettiğimiz kişiler kimler?

Böyle sorunca hemen sosyal medya platformları, onların içerisinden Instagram, orada da ifluencer dediğimiz “etkileyici” insanlar geliyor aklıma. Sanki sürekli onları görüyor, onları izliyor ve onları takip ediyoruz. Peki, onlar kim? 

Kim, kimi etkilemeye çalışıyor ve niçin? Ya da şöyle soralım; kim, kimi kandırmaya çalışıyor ve niçin?

Bir şeyin güzel yahut çirkin olduğuna mesela, kim karar veriyor? Hakikatte hangisi daha iyi? Kaşların birleşik olması mı, ayrı olması mı? Kıvırcık saç ya da düz saç, hangisi daha makbul?

Sosyal medyada paylaşılan Kaçar Hanedanı hanım üyelerinin fotoğraflarına denk gelmişsinizdir belki. Dönemin güzellik anlayışıyla paralel olarak bıyıkları olan bu hanımlar, günümüz dünyasında niçin güzel kabul edilmiyor? İran’a gitmiş Batılı bir kadın olan Carla Serena’nın günlüğünde (1877) “… prenseslerden Ismat al-Dawlah’nın Serena’ya yaptığı makyajdan bahsedilir.”2

O halde “güzel” nedir? Hakikatte hangisi güzeldi, hangisi çirkin? Yazarın dediği gibi: “Güzellik algısı bir kültürel kurgudur ve neredeyse diğer bütün kültürel kurgular gibi toplumdan topluma, mekândan mekâna ve zamandan zamana farklılık gösterebilir.”3 Şimdinin yapay “idol”leri ve yaptıkları da istikbalin insanlarına böyle komik gelecek mi acaba? Influencer denilince aklımıza gelen tipleme, hakikatte insanların kendilerinden “etkileneceği” salâhiyette mi? 

Garip. Bediüzzaman yıllar önce Muhakemât adlı eserinde suretlere verilen lüzumsuz ehemmiyetten bahsetmiş: “Lafızperestlik nasıl bir hastalıktır öyle de suretperestlik… şimdi filcümle, ileride ifrat ile tam bir hastalık ve manayı kendine feda edecek derecede bir maraz olacaktır.”

Suret deyince ilk akla gelen şeylerden fotoğrafın dahi çok nadir bulunduğu yıllarda “suretperestlik” kavramını kullanıp, ileride büyük bir hastalığa dönüşecek “-mış gibi görünmek” illetini teşhis edebilmek nasıl bir ileri görüşlülüktür?

Daha sonra 25. Söz’de Kur’ân’ın şebabeti (gençliği) bahsinde Üstad, yine suretlerden bahseder: “Sanemperestliği şiddetle Kur’ân men ettiği gibi, sanemperestliğin bir nevi taklidi olan suretperestliği de men eder. Medeniyet ise, suretleri kendi mehâsininden sayıp Kur’ân’a muâraza etmek istemiş. Halbuki, gölgeli, gölgesiz suretler, ya bir zulm-ü mütehaccir veya bir riyâ-yımütecessid veya bir heves-i mütecessimdir ki, beşeri zulme ve riyâya ve hevâya, hevesi kamçılayıp teşvik eder.”

İnsan bu dünyaya boş yere gelmedi. Kaybedecek vakti de yok, ömrü kısa. Bu kısa ömürde ne yapacak? Kimleri takip edecek? Öldüğü gün ne giydiğinin, neye bindiğinin, başkalarının onu ne kadar beğendiğinin bir kıymeti olacak mı? Her gün ölmek ihtimali de mevcut olduğuna göre ne yapmalı?

Bilmiyorum, örnek almak istesek çok mükemmel insanlar var gibi önümüzde. İnsaniyet kavramının kendisinde hayat bulduğu insanlar. Bütün zâhirî ve bâtınî duygularını, akıl ve kalb ve his ve lâtifelerini mükemmel inkişaf ettirmiş ve Cennete liyakat kesb etmiş insanlar…

Başta Peygamberimiz (asm), bütün peygamberler var. İhlâsın ve mahviyetin zirvesinde yaşayan müthiş büyük insanlar. Hani peygamberimiz mahluk olduğu, yaratıldığı halde; yaratıcısıyla kab-ı kavseyn makamında görüşmüş. Hz. Süleyman’ı (as) düşünün mesela. Şaka değil, rüzgâr onun emrindeydi. Hani esip giden, bir haddi hududu olmayan rüzgâr… Bütün Sahabeleri, aktab ve evliyayı düşünün. Her biri ayrı bir hasiyetiyle imtiyaz etmiş mükemmel insanlar. Kendilerine uyulacak, takip edilecek insanlar onlar olsa gerek. 

(Genç Yorum, Kasım 2022 sayısından alınmıştır.)

Dipnotlar:

1- Mustafa Kutlu, Uzun Hikâye

2-gazeteduvar.com.tr, 2 Haziran Cuma 2017

3- A.g.e.

Okunma Sayısı: 2617
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı