Siyasî tarafgirlik vartasından bir çıkabilseler işlenen hukuksuzlukları, yapılan yanlışları belki görebilecekler.
“ Bizimkiler katiyyen yanlış iş yapmazlar” gafletinden bir uyanabilseler, şimdiye kadar yapılan ve halen devam etmekte olan yanlış uygulamaların farkına varabilecekler.
Söylenen her sözün kalbe girmesine yol vermeden, söylenenleri mihenge vurup, akıl süzgecinden geçirebilme basiretini gösterebilseler, atılan hamasi nutuklara aldanıp, bedihi yanlışları dahi duâ edip, alkışlamaktan vazgeçebilirler.
“Bizimkilerin söyledikleri sözler, yaptıkları bütün iş ve icraatlar bütünü ile doğrudur; başkalarının söyledikleri sözler, yaptıkları uygulamalar külliyyen yalandır, yanlıştır” gibi “meleği şeytan; şeytanı melek yerine koyan” mantıksız ve bir o kadar da tehlikeli yaklaşım ve anlayışından vazgeçebilseler, kendilerine iyilik yapmış olurlar.
Başlarını gaflet kumundan çıkarıp, olup bitenleri basiret gözü ile görüp, siyasî tarafgirlikleri bir tarafa koyarak, kin, garaz ve adavetleri bir yana iterek, bu iktidar döneminde yaşanan ve artarak devam etmekte olan gerginlikleri, tedirginlikleri, korku ve endişeleri görebilme ferasetini gösterebilseler, onları ikaz edebilme sorumluluklarını yerine getirmiş olurlar.
Senelerce birbirlerine biat ederek hizmetlerini ve faaliyetlerini taktir ederek, alkışlayan malûm çevrelerin 15 Temmuz kanlı kalkışmasından sonra iktidarın suçlu suçsuz demeden, kadın erkek demeden, genç ihtiyar demeden, ilgisi olan ve olmayan on binlerce insanı sorgusuz sualsiz tutuklayarak, ihraç etmeleri karşısında suskun kalmasının ötesinde, yapılan keyfilikleri alkışlamakla yetinmeyip, zulüm derecesine varan bu keyfiliklere bu hukuksuzluklara karşı “dilsiz şeytan durumuna” düşmemek için, itiraz eden başta Yeni Asya olmak üzere vicdanlarının sesini dinleyen benzer çevrelere asılsız iftira, karalama ve hakaretlerde bulunan kraldan öteye kralcı rolünü üstlenen malûm çevrelerin hiç değilse bundan sonra vicdanlarının sesini dinleyerek yapılan haksızlıkların gayretullah’a dokunup, daha büyük arzî ve semavî belâ ve musîbetlerin gelmemesi için nedamet edip, yanlış tavırlarından vazgeçerlerse, hem kendilerine, hem kayıtsız şartsız destek verdikleri iktidara ve dolayısıyla ülkemize iyilikte bulunmuş olurlar.
“Partimize muhalefet edenler, Türkiye’ye bir ihanet içindedirler... Referandumda hayır tercihinde bulunanlar Kandille, İmralı ile Fetö ile irtibatlı vatan haini darbecilerdir... Biz bu yolları insanlar yürüsün diye yaptık; teröristler yürüsün diye değil...” ağır ve çirkin ifadelerde bulunan angaje olduğunuz partinin en tepesindeki yetkili kişilerin kendilerine muhalefette bulunan en az bu ülke insanının yarısını “hain, darbeci, terörist..” olarak ilân etmelerinden vicdanen rahatsız olmuyor musunuz? Rahatsız oluyorsanız halen doğru yanlış ayırımı yapmadan “yaşa varol!..” deyip, alkışlamaya devam edecek misiniz?
Ne zaman bu derin uykudan uyanacaksınız?