"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Buruk Ramazan, buruk bayram

Kâzım GÜLEÇYÜZ
24 Haziran 2017, Cumartesi
Geçen seneki Ramazan ve bayrama da hukuksuz operasyonların gölgesi düşmüştü, ama beterin beteri varmış; 15 Temmuz fitnesi ve ardından OHAL ilanıyla girilen süreçte yaşananlar, sayısı milyonlara ulaşan insanlar için hayatı tam kâbus ve karabasana çevirdi.

Süreçten on binlerce aile etkilendi.

Bunların başında 15 Temmuz şehit ve gazileri ile onların aileleri geliyor. İçlerinden birini, hattâ bazılarında birden fazla üyesini meş’um fitneye kurban veren ailelerin acısı hâlâ tazeliğini koruyor.

Geçen Ramazan ve bayramda aileleriyle birlikte olan bu insanlar şimdi berzah âleminde.

Şehitlerimizin hepsini rahmetle yad ediyor, gazilerimize ve ailelerine sabır ve esenlikler diliyoruz. Allah böyle bir acıyı milletimize asla bir daha yaşatmasın.

Gelelim sonrasına. 15 Temmuz’dan beş gün sonra ilan edilen OHAL sürecinde peş peşe çıkarılan KHK’larla on binlerce kamu görevlisi bir anda kendisini devletteki görevinden ihraç edilmiş buluverdi.

Yüksek mahkeme üyeleri dahil hâkim ve savcılar, adliye memurları, akademisyenler, öğretim üyeleri, öğretmenler, subaylar, askerler, emniyet müdürleri, komiser ve polisler, doktorlar, hemşireler, bürokrat ve memurlar ve daha niceleri.

Bir anda işsiz kalan, maaşı ve bütün sosyal hakları iptal edilen ve özel sektörde çalışma yolu da kapatılan bu—çoğu uzman ve vasıflı—insanlar, geçimini sağlamakla yükümlü oldukları aileleriyle birlikte açlık ve sefalete mahkûm edildi.

Neyle suçlandıklarını dahi öğrenemeden, ifadeleri ve savunmaları da alınmadan; sorgusuz, sualsiz ve yargısız.

Durumu bunlardan daha vahim ve yakıcı olanlar ise darbeyle de, terörle de kesinlikle hiçbir alâkaları olmadığı halde tutuklanıp aylardır içeride tutulanlar.

Bu durum on binlerce aileyi darmadağın etti. Ramazan’da iftar ve sahur sofraları annesiz, babasız, evlâtsız... kuruldu. İçeridekiler dışarıdakilere, dışarıdakiler de içeridekilere hasret; aylar geçirdiler. Fakirleşen sofralardan zoraki alınan sınırlı lokmalar, gözyaşları eşliğinde boğazlara dizildi. Geçen yıl ihtiyaç sahiplerine zekât taşıyanlar kendileri zekâta muhtaç oldu.

Bu dramatik tablolara yol açan haksız uygulamalara en azından Ramazan’da son verilmesi çağrısını mübarek aya girmeden seslendirdik. Ardından bazı olumlu işaretler geldi. Ama başka bir el yeniden devreye girerek bunları sabote etti.

Sonuçta maalesef Ramazan’ın milat olmasına fırsat verilmediği gibi, bayrama da derinleşen bir buruklukla giriliyor.

Duamız aynı: Bu zulümler artık bitsin...

Yoksa gayretullaha dokunur.

***

Darbecilerden elbette ki hesap sorulsun. Ama mutlaka hukuk içinde kalarak ve kurunun yanında yaşları da yakmadan, masumları mağdur etmeden.

249 şehidin sorumlusu, darbeyle de, terörle de ilgileri olmadığı halde içeri tıkılan onbinler mi? Anneler, genç kızlar, hasta ve yaşlılar mı?

Bayram öncesi mağduriyetlerde son durum.. - http://www.yeniasya.com.tr/video/bayram-oncesi-magduriyetlerde-son-durum_436040

Okunma Sayısı: 8432
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gurme

    24.6.2017 21:29:50

    Ateş tutuştuğu yeri yakıyor kalana bayram eğer böyle inaniyorlarsa.Hani mümin müminin kardeşiydi kendimiz için istediğimizi onun için istediğimizde gerçek mümin olmuyorduk.sanki herşey bir masal sanki bu ülke müslüman degil

  • mahmut

    24.6.2017 21:15:59

    Bu masum çocuklarımızi torunlarımızı muhsun buruk bayramlara kavuşturan Allah nasil bildirse öyle yapsın Önce ıslah etsin olmazsa kahhar ismiyle kahretsin.bu kadar aileyi bu kadar coluk çocuk perişan oldular.Allah biran once adaletini uygular inşallah.

  • Özcan ERKİŞ

    24.6.2017 15:15:35

    (4) Sayın Mehmet Kara Beyin "Toplum dökülüyor!" başlıklı yazısı, Türkiye'de yalnızca yargının değil toplumun gidişatının da vahim olduğunu söylüyor. 15 yıldır tek başına işbaşında olan sözde "dindar" ve hedefinde "dindar nesil yetiştirmek" olan fakat aslında Siyasal İslamcı bir iktidarın 15 yılın sonunda acı semeresi ve neticesi (iktidar mensubu bir siyasinin dediği gibi):"Maneviyatta sınıfta kalmak! Sayın Kara'ya böyle bir hakikatten bizleri haberdar ve tenvir ettiği için teşekkür ediyoruz. Demek iktidarın ve idarecinin şahıs olarak "dindar" olması ve Siyasal İslam ideolojisine mensubiyeti, milleti "daha fazla dindar" yapmak için kafi değil imiş! Bazen milleti "dinden soğutmak" yahut "dinden uzaklaştırmak" gibi aksi ve istenmeyen neticeler de verebiliyormuş. İdeoloji temelli menfi ve menfaatçi siyasetin netice, semere ve meyvesi de tıpkı kendisi gibi olur. Bu tıpkı -teşbihte hata olmasın- acı biberi "bakalım acı mı bir tecrübe edelim!" demek gibi bir şey. Adı üstünde:Acı.

  • Özcan ERKİŞ

    24.6.2017 15:01:36

    (3) "Haksız uygulamalara son verilmesi çağrısın bazı olumlu işaretler geldi. Ama BAŞKA bir EL yeniden devreye girerek bunları sabote etti!" diyorsunuz. O eli hakikatsiz ve mübalağalı şu iki beyanı takip ederek bulabilir miyiz, diye düşünüyorum. Birincisi iktidar cenahından: "Yargı her türlü takdiri hak ediyor.!" İkincisi iktidara taban tabana zıt bir ideoloji mensubunun: "Türk yargısı son 50 yılın altın devrini yaşıyor!" beyanları. Üstelik bu beyanlar hür, medeni ve demokrat dünyanın, "hukuk" ve "demokrasi" "insan hakları ihlali" gibi konularda Türkiye'yi ciddi anlamda eleştirdikleri, OHAL'in antidemokratik ortamında yapılıyor. Demek o el, Türkiye'nin hürriyetçi ve demokrat dünyanın saygın bir üyesi olma yolundaki ilerlemesini kendi nam ve hesabına "tehlikeli(!)" görüyor ki, olumlu adımları sabote ediyor. Güç,iktidar ve saltanatı bir şahısta temerküz ettirerek, siyasal ve ideolojik sultayı devamlı kılmak için Yargı "sopa" gibi kullanılıyor. OHAL-KHK-YARGI üçlüsü "biçilmiş kaftan."

  • Özcan ERKİŞ

    24.6.2017 14:37:37

    (2) İktidarın ve ona taban tabana zıt müfrit bir Kemalist'in yargıya olan bu mübalağalı, absürd övgü dolu hilaf-ı vaki beyanlarından da anlıyoruz ki; OHALve KHK rejimi bitip hakiki manasıyla Demokratik Hukuk Devleti Türkiye'ye avdet etmedikçe yargı, "süreci bahane" ederek haksız ve hukuksuz ve keyfi fiillerine devam edecektir. Zira şu anda onları durduracak bir güç de maalesef yoktur. AİHM ve AYM bile, kendilerine başvuran mağdurlarla ilgili olarak, yargının bu hukuksuz fiillerine "geri adım" attırabilecek bir kararı bile veremedi. Hiç değilse bu iki Kurum başvuruları işleme almış olsaydı Yargı, bundan sonraki kararlarında daha dikkatli davranır, mağdurlarında elleri güçlenmiş olurdu. İşi, işbaşı bile yapmamış OHAL Komisyonuna havale ederek maalesef topu taca atmış, hak-hukuk ve adalet arayışına engel olanların ekmeğine yağ sürmüştür. Bağımsız ve tarafsız mahkemelerin halledemediği on binlerce dosyayı "OHAL rejiminde, OHAL Komisyonu" üyeleri halledecek öyle mi?

  • Özcan ERKİŞ

    24.6.2017 14:22:56

    Sayın Güleçyüz, evvela, Yeni Asya camiasının, okurlarının ve alem-i İslam'ın yarın idrak edeceğimiz Mübarek Ramazan-ı Şerif Bayramını tebrik eder; uhuvvet ve muhabbet, ittihat ve tesanüde vesile kılmasını Cenab-ı Hakk'dan niyaz ederim. Türkçemizde "dilinde tüy bitmek" diye güzel bir tabir vardır. "Adalet" ve "hukuk" konusunda, ehemmiyetine ve ihtiyacına binaen o kadar çok konuşuldu ve yazıldı ki, "Adalet!" demekten bizim de "dilimizde tüy bitti." Fakat iktidarın toz kondurmadığı, sırtını sıvazlayıp alkışladığı yargının haksız ve hukuksuz fiillerinde "ısrar" ve "inadı" bir türlü bitmedi. Rahmet ve mağfiret ayı Ramazan-ı Mübarek bile "yargının vicdanına" -maalesef-ciddi manada tesir etmedi. Korku, öfke, kin nefret ve intikam duyguları hemen herkesin vicdanını adeta esir aldı. O kadar ki; bütün hukuksuz işlerine rağmen yargıya "Yargı her türlü takdiri hak ediyor!" ve "Yargı son 50 yılın altın çağını yaşıyor!" gibi absürd, hakikatten uzak, mübalağalı beyanlarla övgüler düzdüler.

  • Özdemiroğlu

    24.6.2017 06:54:12

    C. Allah bir an önce karabasan gibi milletimizin ve memleketimizin başına çöken bu fitne kokulu beladan bizleri kurtarsın ve mağdur, mazlum ve masumların hukuklarını muhafaza eylesin. Amin...

  • Ali KALKAN

    24.6.2017 04:37:01

    Allah'a ve Ahiret gününe iman edip, Mahkeme-i Kübra yı düşünen ve Allah Resulu (SAV)nun "Müflis" hadisinden haberdar olanların zulmetmeleri mümkün değildir.

  • Hadi

    24.6.2017 01:29:59

    Selamlar hocam. Yazılarınızı takip ediyorum.Allah sizden razı olsun.Lakin şu gayretullaha dokunur sözünü Allah aşkına aciklarmisiniz. Ben bu sözü çok duydum. Bu sözün gerçekliğine artık inanamıyorum. Çünkü dünyanın dört bir yanında müslüman olduğunu söyleyen insanların başına gelmeyen yok . Hani gayretullaha dokunurdu. Ne zaman dokunacak Allah'ın yardımı ne zaman? Allah'a şükürler olsun ama artık devreler yanmak üzere değil cayır cayır yanıyor.Hala gayretullaha dokunur yapmayın diyoruz. Isyankar ya da büyük konuşuyorsa m Allah affeyle dev neler olsun. Ama bilmiyorum Allah aşkına şu sözü bir aciklayiniz. Bayramınız mübarek olsun. Selamlar....

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı