Yeraltı dünyasındaki serencamı yakından izleyen T24 yazarı Tolga Şardan’ın, Artı Gerçek’te İrfan Aktan’a verdiği mülakattan, çetelerin Ankara, yargı, emniyet bağlantılarına ilişkin önemli ifadelerini aktarmıştık. Şardan’ın ilginç tesbitlerine devam edelim:
* Mafya dediğimiz olgu, devlet ve toplum tarafından bırakılan boşlukların doldurulmasıdır. Kamu idaresinin, siyasî iradenin devlet yönetiminde bıraktığı boşluklar ve kimi zaman da siyasetçilerin bu tür insanlarla beraber yürüttüğü sürecin sonuçlarından bahsediyoruz.
* Rant alanı İstanbul ya da onun arka bahçesi olarak şimdilerde çokça gündeme gelen Bodrum, Marmaris, Muğla, Çeşme, İzmir, Antalya, Kocaeli kadar olmasa da, Ankara’daki mafyanın da devlet ve siyasette örgütlenmesi çok fazla.
* 1970’lerdeki en büyük sıkıntı silah kaçakçılığıyken, yeraltı dünyası daha ziyade haraç üzerinden faaliyet yürütüyordu. Fakat 1980’lerden itibaren silah kaçakçılığının yerini uyuşturucu kaçakçılığı aldı. 1990’ların sonuna doğru bu süreç de evrimleşmeye başladı ve 2000’lerin başından itibaren laboratuvarlarda üretilen uyuşturucuların, hapların artmasıyla farklı suç grupları ortaya çıktı. Sonuçta yükte de, maliyette de hafif, ama pahada ağır bu maddeler üzerinden yeni piyasalar oluştu. Bir de giderek devasa boyutlara ulaşan yasadışı göç, insan kaçakçılığı var.
* Türkiye’de organize suç örgütlerinin temayüz ettiği iki coğrafî bölge var. Doğu-Güneydoğu Anadolu ve Karadeniz. Bunların etkinlik oranı ülke siyasetine göre yer değiştirebiliyor. Karadeniz kökenli siyasetçiler aktif olduğu zaman oradaki mafya daha güçlü oldu. Keza Doğu-Güneydoğu kökenli siyasetçiler etkin olduğunda oradaki organizasyonlar öne çıktı.
* Suçtan elde edilen gelir, maalesef son dönemde Türkiye ekonomisinde önemli bir yer tutmaya başladı. Sedat Peker’in ilk açıklamalarını yaptığı dönemde görüştüğüm Emniyet kaynaklarına göre sadece İstanbul’da üç yıl öncesi itibariyle suçtan elde edilen gelir yıllık 12 milyar dolar civarındaydı. Suçtan elde edilen gelir olması itibariyle devasa bir rakam. Ayrıca toplumun ne kadarının bu işten gelir elde ettiğini gösteriyor bu. Üstelik sadece İstanbul’dan söz ediyoruz. Ülkenin geneline yaydığımızda durumun vahameti daha iyi anlaşılır.
* Emniyet kayıtlarına göre bilinen otuza yakın büyük suç grubu var. Ama herhangi bir şehre gittiğinizde, orada da lokal suç grupları görürsünüz. Bazı siyasetçilerin gerek seçim bölgelerinde, gerekse ülke genelinde kendi güçlerini ortaya koymak için bu tür suç gruplarından faydalandıklarını görüyoruz. Sadece siyasette değil, maalesef sanat dünyamızda, spor dünyamızda da var aynı şey.