"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hicretin anlamı

M. Ali KAYA
23 Eylül 2017, Cumartesi 00:03
Hicret, kapalı toplumdan açık topluma geçiştir.

Her uygarlığın ve gelişmenin arkasında hicret vardır. Sahabelerin 614-615 yıllarında iki hicreti “Hürriyet ve Adalet” arayışı için olmuştur. Peygamberimiz (asm) “Habeşistan’a hicret ediniz orada adil bir padişah vardır” (İbn Hişâm, Sîre, 1:344; İbn Sa’d, Tabakât, 1:203, 204.) buyurarak sahabelerini yönlendirmiştir. Böylece hicret, istibdat ve baskıdan hürriyet ve adalete yönelmektir.

**

Peygamberimiz (asm) “Mekke’nin fethinden sonra hicret yoktur; ancak niyet ve cihad vardır.” (Buhârî, Menâkıb, 45, Cihâd 1, 27, 184; Müslim, Hac, 445, İmâret, 85; Tirmizî, Siyer, 32; Nesâî, Bey`at, 15.) buyurur. Bu cihad nefisle, müşriklerle manevî olarak dil ile, mal ile ve ilimle mücadeledir. Nitekim Peygamberimiz (asm) “Mücahit nefsi ile cihad eden, muhacir de günahlardan kaçandır” (Buhari, İman, 4; Rikak, 26; Ebu Davud, Cihad, 2.) buyurarak bunu açıklamıştır. 

Kur’ân-ı Kerîm’de “Cihad” ve türevleri ile anlatılmak istenen mücadele “Manevî Cihad”dır. Kur’ân dilinde savaşın ifadesi “KTL” kökünden gelen “kıtal”dir. Kıtal fiili savaşı ve savaş hukukunu anlatır. Bu sebeple cihad genel ve devamlı, kıtal/savaş ise istenmeyen arızî ve fiilî durumdur ve kıtal/savaş emir değil; izindir.” (Hac Sûresi, 22:39.)

**

Hicretin amacı, mü’minlerin hürriyetlerini ve şereflerini koruyarak iman, ibadet, tebliğ görevlerinin hürriyet ve adalet ortamında yapmalarını sağlamaktır. Zira hürriyetin olmadığı istibdat yönetiminde ilim, ibadet ve tebliğ görevi yapılamaz. Bu sebeple Hz. Musa’nın Firavun’un zulmünden hicretinin amacı ne ise Peygamberimizin (asm) hicretinin amacı da odur. Bu yönü ile de hicret istibdat ve baskıdan hürriyet ve adalete hicrettir.

**

Ne var ki, Muhammed Hamidullah, Abdulkadir Udeh, Seyyid Kutup ve Takıyyuddin en-Nebhani gibi son dönem araştırmacıları hicreti Peygamberimizin (asm) cemaatten devlete yönelişi, Medine’yi müdafaa için müşrikler ve Yahudilerle yapılan ortak sözleşmeyi “Devlet Kurmak” şeklinde anlamış ve anlatmıştır. Devlet insanın güvenlik ve adalet ihtiyacından kaynaklanan teknik ve ırkî bir kurumdur. “Ey İnsanlar!” hitabı ile insanlığın tamamını kuşatan İslâm’ın bir millete ve bir devlete inhisar ettirmek çok yanlıştır. Peygamberimizin (asm) ve Hulefa-i Raşidin’in yönetimi bir devletten çok bir “Model”dir. Hilâfet “Hürriyet, adalet, istişare ve hukukun üstünlüğünün” “adalet-i mahza”yı, şahsın hak ve hürriyetlerini önceleyen ve “suçun şahsîliğini” esas alan, şahsı devlete feda etmeyen bir yönetim modellemesidir. Bu yönüyle “Asr-ı Saadet” kıyamete kadar bütün insanlığa sunulan bir modeldir. 

**

Kur’ân-ı Kerîm’de devlete “Dûlet” kelimesi ile işaret edilmiştir. Bunun anlamı ise “Tilek’l-eyyami nüdaviluhâ beyne’n-nâs” “Biz o günleri insanlar arasında döndürür dururuz” (Âl-i İmran Sûresi, 3: 140.) ve “Lâ yekûnu dûleten beyne’l-eğniyâi minkum” “Mallarınız zenginler arasında dolaşıp duran bir sermaye olmasın” (Haşr Sûresi, 59: 7.) âyetinde ifade edildiği gibi mal ve servet anlamında kullanılmıştır. (Ragıb el-Isfahânî, Müfredat fi Garibi’l-Kur’ân, Kahire-1961, s. 174 vd.) Evet devlet, iktidar ve güç anlamındadır. Bu güç insanlar arasında devredip duran makamlardır. Din gibi bütün insanlığı kucaklayan ve insanlığın iki cihan saadetine vesile olan prensipler mecmuası bir devletin inhisarına giremez.

**

Hilâfet, insanlığın iman, ibadet, ahlâk, hukuk ve hürriyetini korumayı amaçlayan, ferdî, rûhî ve sosyal hayata ait bütün ihtiyaçlarına dengeli bir şekilde hitap eden prensiplerin hayata geçirilmesidir. Sadece sosyal ve siyasî hayatı tanzim eden bir kurum değildir. Devlet ise şahısların sosyal hayatlarını düzenleyen ve cemiyet hayatının düzenini sağlayan kuralları esas alan bir otoritedir. İhtiyaçtan kaynaklanan, soya veya ırka dayanan bir yapıdır. İnsanlar arasında anlaşmayı sağlamaya hizmet ettiği için aynı dili konuşanların oluşturduğu bir topluluktur. Bu sebeple dil isimleri ile tanınırlar. Türkiye, Almanya, İngiltere, Japonya, Arabistan vs...

**

Bu sebeple Peygamberimizin (asm) hicretini devlet kurmak amacı ile Medine’ye hicret etti veya “Medine’de güçlenince devlet kurdu” şeklinde anlamak ve anlatmak Peygamberimizin (asm) şahsiyet-i maneviyesinden ortaya çıkan ve insanın şahsî ve sosyal hayatına hakim olan “İman, ibadet, ahlâk, hukuk, meşveret ve hürriyet” gibi dine ait hususları önemsememek ve devlete feda etmek anlamını taşır ve maalesef öyle de olmuştur. Sonuç olarak “Hicret” İslâmî hayatın yaşanması ve dinin hayata hakim kılınması için Peygamberimizin (asm) hürriyete ve adalete hicret etmesidir. 

Hicretin anlamı budur.

**

Bir Hadis: 

Peygamberimiz (asm) kendisinden çekinen bir Arabiye “Rahat ol! Çünkü ben kral değilim! Ben Kureyş’ten kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum.” (İbni Mâce, Etime 30.) buyurarak rahatlatır.

Hilâfet-Saltanat Farkı:

Hz. Ömer (ra) sahabelerden İran krallığını bilen İranlı Selman-ı Farisi’ye (ra) sahabelerin huzurunda “Ben halife miyim, kral mıyım?” diye sorar. Selman-ı Farisi de (ra) kendisine “Sen halka hizmet ediyorsan halifesin, halkı kendine hizmet ettiriyorsan sen bir kralsın” demiştir.

Okunma Sayısı: 5878
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Süleyman Yaprak

    23.9.2017 17:25:53

    Gayet öz ve serapa hakikat. Teşekkürler

  • İdris Ayaz

    23.9.2017 15:13:34

    Yağmur şairi ne güzel söylemiş, Bir hüzün ülkesine gömülüp kaldı adım, Kapanıyor yüzüme aralanan kapılar, Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı