“Hikmetteki desâtir, hükümette nevâmis,
Hakta olan kavânin, kuvvetteki kavâid,
Birbiriyle olmazsa müstenit ve müstemit,
Cumhur-u nâsta olmaz ne müsmir ve ne müessir.
Şeriatta şeâir kalır mühmel, muattal;
Umur-i nâsta olmaz müstenit ve mutemit.”
(Sözler, Lemaat, 1149.)
**
Zaman olur zıt zıddını saklarmış.
Lisan-ı siyasette lâfız mananın zıddıdır.
Adalet külâhını zulüm başına geçirmiş;
Hamiyet libasını, hıyanet ucuz giymiş.
Cihad ve hem gazâya, bağîy ismi takılmış.
Esâret-i hayvânî, istibdâd-i şeytânî, hürriyet nâm verilmiş.
Zıtlarda emsal olmuş, suretlerde tebâdül,
İsimlerde tekâbül, makamlarda becâyiş-i mekânî.
**
Menfaat üzere çarhı kurulmuş olan,
Siyâset-i hâzıra, müfteristir canavar.
Aç olan canavara karşı tahabbüb etsen,
Merhametini değil, iştihasını açar.
Sonra döner geliyor; tırnağının,
Hem dişinin kirasını senden ister.
(Sözler, Lemaat, 1150.)
**
“Ey muhâtaplarım! Ben çok bağırıyorum. Zirâ, asr-ı sâlis-i aşrın minâresinin başında durmuşum. Sureten medenî, fikren mazinin en derin derelerinde olanları camiye davet ediyorum.”
(Münâzarât, 1998, s. 89.)
“Meşrûtiyetin fecr-i sâdıkına kadar inşâ ve kitâbette tamamen hem ümmî, hem acemi idim. Her ne ki inşâ ettimse, üstâdımız olan meşrûtiyetten öğrendim.”
“Kabul etmeniz insafın şe’nidir. Etmezseniz siz bilirsiniz, hiç de minnet etmeyiniz. Size beğendirmek için değil, hakikate hizmet için yazdım.”
(Münâzarât, Mukaddime, 16,18.)
**
“İlim yaşını aldıkça tezayüt eder, kuvvet ihtiyarlandıkça tenâkus eder. Zaman-ı istibdadın hâkim-i mânevisi kuvvet idi. Kılıcı keskin ve kalbi katı olan kazanıyordu.
Meşrûtiyetin hâkimi akıl, hak ve marifettir, kanundur ve efkâr-ı âmmedir. Kimin aklı keskin, kalbi parlak olsa yalnız o yükselir.”
Hak ve hakikat galip gelecek ve siyaset hakka ve dine hizmet edecektir.
**
Bediüzzaman’ın “Saykalu’l-İslâmiyet” dediği eserleri:
1. Reçetetü’l-Havas: Muhakemât...
2. Reçetetü’l-Avâm: Münâzarât...
3. Reçetetü’l-İhtilâl: Divân-ı Harb-i Örfî...
4. Reçetetü’l-Âlem-i İslâm: Hutbe-i Şamiye.