"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Cehalet ve deha

M. Fahri UTKAN
30 Aralık 2017, Cumartesi
Whoopi Goldberg, “Cehaletle deha arasındaki gerçek fark nedir biliyor musunuz? Dehanın sınırları vardır, cehaletin ise hiçbir sınırı yoktur” demektedir.

Her iki kelimenin sözlük mânâlarına baktığımızda şunları görüyoruz.

Cehalet; bilmezlik, nâdanlık, ilimden ve her nevi olumlu bilgiden habersiz olma.

Deha ise, zekiliğin, anlayışlılığın ve uyanıklığın son derecesi, Çok akıllılık. İleri görüşlülük, geniş ve çok güzel fikir sahibi olmak. İnsan zekâsının, insan kişiliğinin erişebileceği en yüksek kerte, dâhilik anlamlarına gelmektedir.

Zübeyir Gündüzalp, dehayı ince bir tarifle belirtiyor. “Deha dikkati değil, dikkat dehayı verir.” Thomas Edison da, “Deha denilen şey, yüzde bir ilham, yüzde doksan dokuz alın teridir” diyerek Zübeyir Gündüzalp ile paralel düşünceyi savunuyor. Fakat dehayı farklı bir yönden ele alan, Robert Orden, “Zekâ duyduklarının yarısına inanmaktır. Deha ise hangi yarısı olduğunu bilmek.” diyor.

‘İnsanın kazandığı, sahip olduğu ilmin derecelerini sayın’ diye bir emir verilse, her halde insan sayısı kadar ilim derecesi, yani cehalet ve deha mertebelerine rastlanabilir.

Deha; insan zekâsının ulaşabileceği maksimum noktaya verilen bir isimdir, demiştik. O. Akkuşak ise farklı bakıyor olaya ve şöyle diyor; “Deha uzun bir sabırdır veya sabrın en yüksek meyvesi dehadır.” 

Arap dilinin ilk alfabetik lügatini hazırlayan ve Kur’ân’ın okunmasına yardımcı olan hareke ve bazı işaretleri koyan Halil bin Ahmet “bilme” hakkında şu sözünün sonunda cehaletin, cahilin tarihi güzel bir şekilde yapıyor; “Bilen ve bildiğini de bilen. O âlimdir ona tabi olunuz. Bilen, ama bildiğini bilmeyen. O uykudadır, onu uyandırınız. Bilmeyen ve bilmediğini bilen. Bu irşad olmak istemektedir. Ona öğretiniz. Bilmeyen ve bilmediğini de bilmeyen. O cahildir, ondan sakınınız.”

Üç çeşit deha vardır; zekâ dehası, istidat dehası, akıl dehası… Bunlardan sadece “ze- kâ dehası” bilinir. Daha doğrusu deha olarak tarif edilenler, “zekâ dehası” olanlardır. İstidat dehaları ve akıl dehaları bilinmez. Zekâ dehası ve istidat dehası doğuştandır, akıl dehası ile çalışarak elde edilebilir. Doğuştan olan dehalar için yapılabilecek bir şey yok, fakat çalışarak elde edilebilecek deha olan akıl dehası için programlar oluşturulabilir. Fakat akıl dehası bilinmediği için, bu istikamette hiçbir çalışma yapılmıyor, büyük kayıp… Zekâ dehası, her konuyu yüksek seviyede anlayabilir. İstidat dehası ise her konuyu değil, istidadı olan konuları yüksek seviyede anlayabilir. İnsan, istidadı olduğu alanlarda, yüksek zekâ gibi anlama ve yapabilme yeteneğine sahiptir. Zekâ ile istidadın karıştırıldığı noktalardan biri de budur. Bir alanda yüksek zekâlar gibi derin kavrayışı olan insanlara, o konuda zeki dendiği görülüyor. Hani şu “çoklu zekâ teorisi”nde olduğu gibi. Yani matematik zekâsı, müzik zekâsı filan. Oysa bu durum yanlış, yüksek zekâ her konuyu derinliğine anlar, keskin istidat ise sade belli bir alanda yüksek kavrayışa sahiptir.”1

İlim ve ilmin derecelerini istediğimiz kadar konuşalım, yazalım bu konuda son söz şu olmalıdır her halde; “Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yoktur. Sen her şeyi hakkıyla bilir, her işi hikmetle yaparsın.”2

Dipnotlar:

1-www.fikirteknesi.com/akil-insasinda-istidatlar-5-istidat-dehalari, 2- Bakara, 32.

Okunma Sayısı: 3876
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı