"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dahilde RUHEMÂU hariçte EŞİDDÂU

M. Latif SALİHOĞLU
08 Nisan 2016, Cuma
Fetih Sûresinin 29. âyetinde geçen “...eşiddâu alel-kuffâr; ruhamâu beynehum...” tabirleri, bize son derece ehemmiyetli mesajlar veriyor.

Bu âyette meâlen, Hz. Muhammed (asm) ile beraber hareket edenler için “Onlar, kâfirlere karşı sert; birbirlerine karşı ise merhametlidirler ve öyle olmalıdırlar” mesajı veriliyor.

Bu İlâhî mesaja kulak asmayan veya ona uygun davranışlarda bulunmayan kimseler, şüphesiz mesul duruma düşüyor ve ciddî vebâllerin altına giriyorlar.

Evet, bir Müslüman, mü’min kardeşlerine karşı daima şefkatli, mülâyim, yumuşak ve merhametli davranmalı; küfür ve inkâr yoluna sapanlara karşı ise sert, vakur, ciddî ve yerine göre şedit bir tavır takınmalı.

Aksi davranışta bulunanlar, şüphesiz dinin emrettiği prensipleri çiğniyor ve muvazeneyi bozmuş oluyorlar.

* * *

Kur’ân’ın emrine, Resûl’ün (asm) sünnetine kemâl-i teslimiyet ile riayet eden Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin gerek hayatı ve gerekse Risâle-i Nur’da vâzetmiş olduğu hakikatler manzumesi, mezkûr âyet-i kerimede nazara verilen o kudsî ölçü ve kıstaslarla mükemmel bir uygunluk arz ediyor. 

Yani, ehl-i imana karşı müşfik ve mülâyim; ehl-i zındıkaya karşı ise vakur ve şedit...

Günümüzde ise, pekçok Müslümanın bu İlâhî mesaja ne yazık ki uygun hareket etmediğini, hatta tersi davranışlarda bulunduğunu esefle müşahade ediyoruz. Yani, küffara karşı sessiz ve pasif; buna mukabil, din kardeşine karşı haşin, şiddetli ve kırıcı bir davranış biçimi.

* * *

Zaman zaman, Üstad Bediüzzaman’ın talebeleri arasında da bazı kırıcı tenkitlerin ve nâhoş bazı çekişmelerin vuku bulduğu anlaşılıyor.

Bilhassa sıkıcı hapishane ortamında ve özellikle işkenceli Afyon Zindanları’nda, bazı talebeler arasında—sıkıntı ve ruh darlığından da olsa—yer yer kırılganlıklar, dargınlıklar ve gücenmeler hasıl olmuş.

Birbirinde fâni olması gereken talebelerin arasının bozulmasından ve birbirine gücenmelerinden nihayet derecede rahatsız olan ve zaman zaman dizine vurarak “Eyvâh!” diye feryâd eden Hz. Bediüzzaman, özellikle 14. Şuâ’da yer alan mektuplarda, bünyede açılan bu dehşetli yaranın tedâvisine çalışıyor.

İşte, elem ve teessür yüklü  o mektuplardan önemli bazı iktibaslar.

* * *

Kardeşlerimden ricâ ederim ki: Sıkıntı veya ruh darlığından veya titizlikten veya nefis ve şeytanın desiselerine kapılmaktan veya şuursuzluktan, arkadaşlardan sudûr eden fenâ ve çirkin sözleriyle birbirine küsmesinler ve “Haysiyetime dokundu” demesinler. Ben o fenâ sözleri kendime alıyorum. Damarınıza dokunmasın. Bin haysiyetim olsa, kardeşlerimin mâbeynindeki muhabbete ve samimiyete fedâ ederim.”

* * *

Aziz, sıddık kardeşlerim Re’fet, Mehmed Feyzi, Sabri... 

Ben şiddetli bir işaret ve mânevî bir ihtarla sizin üçünüzden, Risâle-i Nur’un hatırı ve bu bayramın hürmeti ve eski hukukumuzun hakkı için çok rica ederim ki, dehşetli yeni bir yaramızın tedavisine çalışınız. Çünkü, gizli düşmanlarımız iki plânı takip edip, biri beni ihanetlerle çürütmek, ikincisi mâbeynimize bir soğukluk vermektir. Başta Hüsrev aleyhinde bir tenkit ve itiraz ve gücenmekle bizi birbirimizden ayırmaktır. Ben size ilân ederim ki, Hüsrev’in bin kusuru olsa ben onun aleyhinde bulunmaktan korkarım. Çünkü, şimdi onun aleyhinde bulunmak, doğrudan doğruya Risâle-i Nur aleyhinde ve benim aleyhimde ve bizi perişan edenlerin lehinde bir azîm hıyanettir ki, benim sobamın parçalanması gibi acîp, sebepsiz bir hadise başıma geldi. Ve bana yapılan bu son işkence dahi bu mânâsız ve çok zararlı tesanütsüzlüğünüzden geldiğine kanaatim var.  (Şuâlar, s. 444)

* * *

Aziz, sıddık kardeşlerim, 

Rica ederim, üçünüzün hakkında birbirinden ziyade gücenmeye ehemmiyet verdiğimden gücenmeyiniz. Madem kardeşiz, beni bu sabırda taklit etmenizi sizden rica ederim.

* * *

Şimdi en ziyade bizi ve Nurları vurmak ve sarsmak için en fena plân, Nur Talebelerini birbirinden soğutmak ve usandırmak ve meşreb ve fikir cihetinde birbirinden ayırmaktır. (Şuâlar, s. 439)

* * *

Aziz, sıddık kardeşlerim, 

Kur’ân-ı Azîmüşşânın hürmetine ve alâka-i Kur’âniyenizin hakkına ve Nurlarla yirmi sene zarfında imana hizmetinizin şerefine, çabuk bu dehşetli, zâhiren küçücük, fakat pek elîm ve feci ve bizi mahva çalışan gizli münafıklara büyük bir yardım olan birbirinden küsmekten ve baruta ateş atmak hükmündeki gücenmekten vazgeçiniz ve geçiriniz. Yoksa, bir dirhem şahsî hak yüzünden bizlere ve hizmet-i Kur’âniyeye ve imaniyeye yüz batman zarar gelmesi ihtimali pek kavîdir. 

Sizi kasemle temin ederim ki, biriniz bana en büyük bir hakaret yapsa ve şahsımın haysiyetini bütün bütün kırsa, fakat hizmet-i Kur’âniye ve imaniye ve Nuriyeden vazgeçmezse, ben onu helâl ederim, barışırım, gücenmemeye çalışırım. Madem cüz’î bir yabanîlikten düşmanlarımız istifadeye çalıştıklarını biliyorsunuz, çabuk barışınız. Mânâsız, çok zararlı nazlanmaktan vazgeçiniz.   (Şuâlar, s. 440)

.................................

NOT: Bir köşe yazısı içinde, pek adetimiz olmayan bu tarz uzunca bir iktibastan dolayı siz aziz okuyucularımızın da gücenmemesini ve yadırgamamasını istirham ediyorum. Bu son derece mühim, nazik ve hayatî meselede, belki de şahsî fikir ve yorumlarımın zayıflığını veya kifâyetsizliğini düşündüğüme binaen, istisnaî de olsa böyle bol iktibaslı bir tarzı ihtiyar etmiş olduk. Berâ-yı mâzeret.

@salihoglulatif:

Nur Talebeleri arasında, sıkıntı veya ruh darlığından, veyahut başka herhangi bir sebepten dolayı meydana gelen dargınlıklar, küskünlükler ve gücenmeler, Üstad Bediüzzaman’ı nihayet derecede üzmüş, teessüre gark etmiştir. Talebelerini barıştırmak ve dargınlıkları gidermek için de, olağanüstü bir çaba göstererek, açılan yaranın tedâvisine çalışmıştır.

Okunma Sayısı: 2461
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ahmet CİNALİ

    8.4.2016 19:21:40

    Yazarlarımıza acımasızca yapılan sözlü saldırıları dikkate almadan yazılan tenkitçi yorumları çok acıtıcı buluyorum. Biraz empati lütfen.

  • Ünal

    8.4.2016 19:14:32

    Latif abi, bu iktibaslar özür gerektirmez, tebrik gerektirir. Yüz defada, bin defada iktibas etsen baş göz üstüne. Bana kalsa her gün aynı iktibasları yap derim. Çünkü muhabbete tesanüde ekmek ve sudan daha fazla muhtacız. Selam ve dua ile.

  • Abdurrahman KOÇAK

    8.4.2016 17:54:01

    Bu yazı da yapılan iktibaslar her nur talebesinin her an yanında olmalı ve sürekli okuyup zihnini yenilemeli.Tefekkür ederek yanlışa düşmemeli.Teşekkürler Salihoğlu....

  • süleyman ALIÇ

    8.4.2016 16:26:23

    Latif Abiciğim teşekürler hiç endişe etme ben her gün bu satırları açıp okumuyorum. bırak gücenmeyi bilakis teşekkür ediyorum nerden bileyim okumadığını dersen şu halimize bir baksana ne hale düşmüşüz kimse kimsenin en ufak bir hata ve kusurunu af edemiyor sıkıntı üzerine sıkıntı yaşıyoruz Rabbim başta şahsımı ve tüm kardeşlerimizi Üstadımızın şu canhıraşane yaptığı feryad ve ikazlara uymayı nasıp eylesin. AMİN

  • Cevat Uykan

    8.4.2016 12:49:17

    Yazıda verilen misaller iki mü'minin aralarındaki niza ile alakalı. Bir kişi şahsına yapılan bin hakareti affedebilir. Lakin, şahs-ı manevîye gelen hakaret ve ithamları affetmeye hakkı yoktur. Bir şahsın, kardeşinin meslek ve meşrebini, cemaatini hatta dâvâsını butlan ile itham etmesi ve belki ihaneti durumunda nasıl hareket edilmelidir? Umum cemaatin hukukuna tecavüz eden bir müslimana da ruhamâu mudur? Kendi nefsine gelen en ufak tenkide kılıç çekip, kardeşinin cemaatin her türlü hakareti eden adama karşı tavır nasıl olmalıdır?

  • Mustafa Sabur

    8.4.2016 09:34:47

    Nur talebelerinin kendi aralarındaki sıkıntıları müsbet bir şekilde bertaraf edecek yazılarınız ve atıflarınız için teşekkür ediyoruz. Bir kısım yazarlarımızın da ateşe körükle gitmelerini teessüfle karşılıyoruz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı