"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mihenge vurmaya mecburuz

M. Latif SALİHOĞLU
26 Aralık 2014, Cuma
Hemen her vesileyle mevcut siyasî iktidarı tebrik eden aziz ve muhterem Ağabeyler!

Sizlere Hazret-i Üstad’ın Münâzarât’ta zikretmiş olduğu aşağıdaki hükmî ifadenin ölçü ve mikyasıyla seslenmek ve yine buradan almış olduğum ruhsat ve cesaretle sizlere bazı suâlleri tevcih etmek istiyorum.

Mâlûmunuz üzere, Üstad’ın söz konusu ifadeleri aynen şöyledir: “Evet, kimse demez ayranım ekşidir. Fakat siz mihenge vurmadan almayınız. Zira, çok silik söz ticarette geziyor. Hattâ, benim sözümü de, ben söylediğim için hüsn-ü zan edip tamamını kabul etmeyiniz. Belki ben de müfsidim. Veya bilmediğim halde ifsad ediyorum. Öyleyse, her söylenen sözün kalbe girmesine yol vermeyiniz. ...Mihenge vurunuz.” (Age, s. 49)

* * *

Şimdi, âcizâne bendeniz de son otuz-kırk sene zarfında zuhûra gelen bazı hadiseler ile alâkalı tutum ve davranışlarınızı mihenge vurarak, müsaadenizle suâllerimi sıralamak istiyorum.

BİR:

Son yıllarda yapılan hemen her seçim öncesinde medya organlarında açıklama yapmak, yahut gazetelere ilân vermek sûretiyle, mevcut iktidar partisine destek verdiğinizi alenen izhâr etmektesiniz. Bunu hemen herkes görüyor, biliyor, anlıyor...

Fakat, bugünkü neslin bilemediği bir husus, sizlerin 12 Eylül Darbesi ve 1982 yılı sonunda referanduma sunulan Darbe Anayasası hakkındaki tavrınız, duruşunuz teşkil ediyor.

Bu meyandaki suâl şudur: Sizler, o zamanki darbeciler ve darbe anayasasına karşı nasıl bir tavır sergilediniz? Referandumdaki tercihiniz “Evet”ten yana mı, yoksa “Hayır”dan yana mıydı?

Prof. Dr. Servet Armağan, o tarihlerde Şehzâdebaşı’ndaki bir vakıf merkezine sizlerin dâvetiyle geldiğini ve Darbe Anayasasına “Evet” denilmesi yönündeki fikir ve kanaatte mutabık kalındığını “Bir Zamanlar Rektördüm” isimli kitabında açıkça ifade ediyor. Üstelik, sizlerin isimlerini de tek tek zikrederek.

Bütün bu ifade edilenler doğru mudur? Eğer doğru ise, o tarihteki siyasî düşünce ve tercihinizin de doğru olduğundan bugün emin misiniz?

Şayet o zaman yanıldı iseniz, bugün de siyaseten yanılmadığınızdan biz nasıl emin olabiliriz?

Velhasıl: Aradan geçen bunca zaman ve hadiseler, sizi mi haklı çıkardı, yoksa darbecilerle birlikte darbe anayasasına (ve dahi Kenan Paşanın aynı paketle Cumhurbaşkanı seçilmesine) da muhalefet ettiği için ağır bedeller ödeyen Yeni Asya camiasını mı?

İKİ: 

Muhterem Ağabeyler!

Nur Risâlelerini “sadeleştirme” adı altında baştan sona “tahrif” edilmesinden şiddetle rahatsız olduğunuzu biliyoruz. Bu noktada, sizlerin hassasiyetine, duygu ve düşüncelerine de aynen iştirak ediyoruz.

Mihenge vurmak için hatırlatmak istediğimiz birkaç husus şudur: 

  • Büyük Doğu Mecmuasıyla ilk tahrifat teşebbüsünde bulunan şahsın Necip Fazıl olduğunu, Hz. Üstad’ın da Zübeyir Ağabeyi göndererek onu bu teşebbüsten vazgeçirdiği hususu sizlerin mâlûmu olsa gerek.
  • 2012’den itibaren söz konusu tahrifatı yapanların, tâ 1965’lerde bu işi Necip Fazıl ile birlikte yapmak istediğini ve fakat Zübeyir Ağabeyin buna mani olduğunu da biliyorsunuzdur.
  • Keza, Risâlelerin “sadeleştirme” adı altında tahrif edilmesi yönündeki fikir ve teşebbüslere karşı 1990’da müşterek imza ile uzunca bir mektup neşrettiğinizi de biliyoruz.

Bütün bu olup bitenlere rağmen, 1965’lerden tâ 2012’ye kadar geçen zaman zarfında mâlum tahrifatçılara karşı nasıl bir tedbir ve ihtiyatla hareket ettiniz? Onlara karşı nasıl bir tutum ve davranış biçimi sergilediniz? Söz konusu muhtemel tehlikeye karşı Nur Talebelerinin dikkatini çektiniz mi, onları teyakkuza sevk edecek ikazlarda bulundunuz mu?

Zira, şu tarz iddialar zihinleri bulandırmaya devam ediyor: Muhterem bir kısım ağabeylerimiz, 12 Eylül Darbesi vetiresinde aldandıkları gibi, günümüz tahrifatçıları hakkında da aldandılar. Hatta, onların hizmetlerine kuvvet verecek bir tutum sergilediler. Öyle ki, bazı ağabeylerimiz kendi evlâtlarını bile onların hizmetinde bulunmaya, onlarla birlikte hizmet etmeye sevk, yahut teşvik ettiler.

Bu meselenin de vüzûha kavuşturulması gerektiği kanaatindeyiz.

ÜÇ: 

Daha evvelki mâlum “tebrik ve teşekkür” mesajlarınızda, hayatta olanlarınızdan altı-yedi kişinin ismi zikrediliyordu. Son ilân metninde ise, sadece üç ağabeyin ismi yer alıyor. 

Bunun esbâb-ı mucibesi nedir?

Zira, bu husus çok farklı yorumlara, tevillere, hatta dedikodulara sebebiyet veriyor. Mümkünse, bu noktaya bir açıklık getirilmesi...

DÖRT: 

Siyasî iktidarın liderleri ile Bakanlar Kurulu hakkında gazetelere tam sayfa bir tebrik ve teşekkür ilânının verilmesi fikri sizden mi çıktı, yoksa başkası tarafından önceden planlanıp hazırlanmış bir teklif olarak sizlerin tensibine mi sunuldu?

Aynı şekilde, söz konusu ilân metninin içine yüzden fazla vakıf-dernek gibi STK’nın isim isim dahil edilmesinden sizler haberdar mıydınız, yoksa sonradan mı bunun farkına vardınız?

Zira, ilân tablosuna bakarak şunu dillendirenler oluyor: Bediüzaman Said Nursî’nin talebeleri, Türkiye genelinde profesyonelce örgütlenmiş halde siyasî iktidarla birlikte çalışıyor.

Bu menfî bakış tarzının da nazarlardan tard edilmesi gerekiyor.

* * *

Aziz ve muhterem Ağabeyler!

Şüphesiz mihenge vurulacak, izahı arzu edilecek daha başka meseleler de var. Fakat, şimdilik bu kadarla iktifa ederek, şayet bir kusurumuz olduysa affınızı diliyor, evvel-âhir hürmetlerimizi arz ediyoruz.

* * *

salihoglulatif: Evvelâ, Risâle-i Nur’a hizmet eden, Hz. Bediüzzaman’ın hizmetinde bulunan bütün Ağabeylere arz-ı hürmet ile mübarek ellerinden öpüyoruz.

Sâniyen, tahkik mesleğinin gereği olarak, onlardan südûr eden söz ve davranışları mihenge vurmaya kendimizi mecbur ve mükellef gördüğümüzü de beyan etmek istiyoruz.

Okunma Sayısı: 6119
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • ali yeşilkaya

    26.12.2014 18:39:47

    latif abinin bütün suallerine iştirak ediyor ve ben de cevaplarını merakla bekliyorum.fakat şunu da çok net biliyorum ki asla bir cevap gelmeyecek.zira bugüne kadar hep böyle oldu.çünkü verecekleri ikna edici ve müdellel bir cevapları olmadığı,kendi sönük akıl fenerlerini,risale-i nurun güneşinin önüne çıkardıkları ortadadır. ama yine de iki önemli soruyu da ben eklemek istiyorum: 1-arap baharına! sahip çıkarken,bizi de nurları anlamamakla itham ediyorlardı.hala bahar olduğu fikrinde sabitler mi? 2-'HEPİNİZ BENİ SİYASETİNİZE ALET EDERSİNİZ' hepinizin şahid ve muhatap olduğunuz bu hadiseyi nasıl anlamalıyız?

  • A.Basir

    26.12.2014 15:27:38

    Mihenge vurmaya mecbur olduğumuz gibi, YeniAsya ağabeylere saygıda da kusur etmez elhamdülillah

  • Osman Yıldırım

    26.12.2014 15:25:56

    Latif Bey Yüreğinize kaleminize sağlık,Cenab-ı Allah ebeden razı olsun İşte yeni Asya budur,Ehli tahkiktir ,söylene her sözün kalbe girmeden önce mihenge vurulmasından yanadır bundan dolayı Yeni Asya büyük ölçüde yanılmamış ve yanıltmamıştır.Selamlar hürmetler

  • Garib Doğu

    26.12.2014 13:38:38

    Üstadımız,benim sözlerimi de mihenge vurunuz dediğine göre,herkesin sözleri mihenge vurulmalıdır.İstisnası yok.Baki bir hakikat fani şahıslar üzerine bina edilmez.Edilse hakikata zulumdur diyor sevgili Üstadımız.Çünkü Hakikat baki,şahıslar fani olduğu için. Ayrıca hakkın hatırı alidir,hiçbir hatıra feda edilmez.Ağanın hatırı,paşanın hatırı,reisin hatırı,ağabeyin hatırı gibi hatırlar var..Hak bütün bu hatırların üstündedir.Hak emri ilahi ve rızayı Rabbaniyeye bakar.Galiba içtima-i hayatta bu kudsi prensiplere pek riayet edilmiyor gibi...Kim bilir belki de bazı yanlışlıkların,sıkıntıların kaynağı bu...Yazarımız,yerinde ve zamanında nezih bir uslup,edep ve terbiye soruları yöneltmiştir.İnşaallah istifadeye medar olur.En azından tariha bir not bırakılmış olur.Tebrik ediyorum.

  • CEMAL ÖZKAYA

    26.12.2014 12:46:30

    1990 lı yıllarda erbakan-edibali-türkeş koalisyonuna kuvayi milliye diye üstadın mesleğinin tam zıddına destek vermeyi de dahil edin. o zaman yeni asya bunlar meclise girince ayrılırlar yapmayın etmeyin dedi ama dinlemediler. siyasal islamın ve ırkçı milliyetçiliğin önünün açılmasına sebep oldular. 1996 --1997 yıllarında siyasalislam koşar adım iktidara mahkum bir halde gelirken yine oradaydılar. oylarıyla desteklediler ve netice 28 şubat. abi olmak başka şey başgöz üstüne. içtimai meselelerde isabet farklı şey. keşke şimdi haklı çıksalar da risaleler muhtemel tehlikelerden kurtulsa.

  • Ahmed Nur

    26.12.2014 11:30:10

    Latif bey, yine harika bir yazı kaleme almış. Sorular çoğaltılabilir bu bir yana. Burada vurgulanan en önemli kısım, yaşananları ve içinde bulunduğumuz zamanı Risale-i Nur ölçülerine göre değerlendirmek! madem Risale-i Nur gibi bir rehberimiz var, o halde bu ölçülerden çıkmamamız lazım.

  • İsmet GÜLMEZ

    26.12.2014 11:26:48

    Allah sizlerden razı olsun Elinize dilinize sağlık

  • celal can

    26.12.2014 10:02:17

    nezaket içeren bu yazının içindeki soruların karşılığını aynı üslupla almak ümit ve dileğiyle....Elinize sağlık.Latif bey

  • m özmuş

    26.12.2014 09:29:32

    sevgili ağabey ben inanıyorum ki üstadımız sizin bu üslubunuzu alkışlıyor....Maşallah bin berekellah..!

  • Dursun PENEKLİ

    26.12.2014 08:56:58

    Muhterem Kardeşim Latif SALİHOĞLU Cenab-ı Hakk ebeden razi olsun,bizleri ve sizleri şaşırtmasın,istikametimizi bozmasın,ihlas ve samimiyetten ayırmasın Amin...

  • ali vefalı

    26.12.2014 08:51:55

    Sayın yazarımızın tespitlerine aynen katılıyoruz. Sadeleştirme adı altında belirsiz işler yapanlar, şurda on beş ay evveline kadar evliya, veli olarak kabul ediliyordu. O tarafa yakın olmak neredeyse itibar sayılırdı. Şimdi ise yinemi yanılınmış olundu?

  • M. Ali Nurlan

    26.12.2014 08:17:04

    Üslubunuz takdire şayan, Latif Abi...

  • HÜSEYİN İLHAN

    26.12.2014 06:46:02

    Aziz üstadımız bize 'Benim sözümü mihenge vurunuz,dedikten sonra elbette bu mihenge vurmak efdaldir,zaruridir.

  • hasan Muharrem okur

    26.12.2014 00:54:40

    Dualarımız sizinle

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı