"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Antikacılar hatıra satar; Bit pazarına hüzün yağar!

M. Said ZEKİ
24 Aralık 2018, Pazartesi
Yaşanmışlık insanlığın ve dostluğun nişanesidir; insan sevgisini yaşatır ve yeşertir.

Hediyeleşmek insanı mutlu eder. Ayrılıklar ise hüzün verir her zaman. Yaşadığımız evden ayrıldığımız gibi, havasını soluduğumuz şehirden de ayrılırız çoğu zaman. Azrail verilen vazife için geldiğinde ise, bütün sevdiklerimizden, sahibi olduğunu düşündüğümüz mal ve eşyalardan, şu koca Dünyadan da ayrılma vakti gelmiştir.

Geriye kalan eşyalardan bir kısmı çöpe atılır, değerli olanlar bir müddet saklanır, sonra antikacıların raflarında, vitrinlerinde yerini alır. Antika değeri olmayan, fakat kullanılacak durumda olanlar ‘ikinci el’ satıcılarına, bit pazarlarındaki tezgâhlara düşer. Kitaplar bir müddet kaldırımlarda sürünür, kendisini sokaktan kurtaracak ‘kitap kurtlarını’ bekler. Sahaflar çarşısına girebilen, çamurdan, rüzgârdan korunaklı bir rafta yer bulabilenler kaldırımdaki kitaplara göre daha şanslıdır.

KALDIRIMA DÜŞEN KİTAPLAR

Bir zamanlar kıt kanaat biriktirilen harçlıklarla sahibi tarafından itina ile seçilip, sevilip alınan, okunan; belki de yazarına imzalatılmakla böbürlenilen kitaplar, kadir kıymet bilmez mirasçıları tarafından, evde yer kaplayan fuzulî eşya olarak, gereksiz görülüp sokakta geçen bir işportacıya yok pahasına veya ‘hayrına’ verilmiştir.

Ya değil, yabancı gözlerden; kendi gözünden bile esirgenen, bir gurbet dönüşünde veya doğum günü, evlilik yıl dönümü gibi bir vesileyle sevginin, aşkın nişanesi olarak alınarak bir gül naifliğinde sevgiliye takdim edilen nadide hediyeler... Özenle alınıp evin müstesna köşelerine asılan tablolar... Avizeler, masa ve sandalyeler. Gurbettekini, askerdekini beklerken hasretle ilmik ilmik işlenen danteller, oyalar, kilimler. Şimdi yabancı gözlerin ‘burun kıvırarak, şöyle bir bakıp geçtiği’ eşyalar, kimbilir bir zamanlar ne kadar kıymetliydi.

Kemal Tahir’in ifadesiyle, “İnsanoğlunun beğenisini, tutkusunu, açıklayamamazlık edememesinin belirtileri... Bütün bu yığınların üstünde, sağında solunda, atılmışlığın acılığını yenerek soyluluklarını alçakgönüllülükle koruyan kilimler, halılar, heybeler, kristal vazolar... Osmanlı kadınlığının göz nurunu, el emeğini, üstün zevkini yüzyıllardan beri yiğitçe taşımış, işlemeli yağlıklar, dantelalar, oyalar... Çeşitli gergef işleri.. Maden döküntüsü gibi horlanarak şuraya buraya atılıvermiş oldukları halde nefis çizgileriyle heykellere meydan okuyan bakır kap kacak... Ermeni, Rum, Türk, Laz ustaların bakıra vurdukları şaheser damgalar... “ (Yol Ayrımı)

Bunlar ya paraya ihtiyaç olduğundan, ya da eski hatıralardan kurtulmak için kurnaz ve insafsız bir antikacıya yok pahasına satılır. Satın alınırken değersiz diye olmadık hile, yalan ve desise ile yerden yere vurulan bu nadide parçalar, iş başkasına satmaya geldi mi; bir anda eşi benzeri bulunmayan ünlü bilmem kim tarafından kalma, güç ve para yetmez bir antikaya dönüşür. Öve öve göklere çıkarılır.

SANAT VE SANATKÂRA HAYRANLIK

Yapan veya kullanan ünlü sanatkâra, sanatçıya, meşhur kişiye göre, milyonlarla ifade edilen değerlerle alıcı bulur. Bir zamanlar eski sahibi tarafından övünme ve iftihar vesilesi olan antikalar; artık yeni alıcısı tarafından özel olarak hazırlanmış muhafazasından özenle çıkarılarak her gelen misafire gösterilen, gurur okşayıcı büyülü bir oyuncağa dönüşmüştür. Bu oyuncaklar bit pazarına düşen eşyalara çalımlı, kurumlu bir şekilde tepeden bakarlar.

BİT PAZARINA HÜZÜN YAĞAR!

Maddî değeri daha az olan veya değeri bilinmeyen, değersiz görülen eşyalar ise bit pazarında alıcısını bekler. Belki bir alıcısı çıkar diye, çöpe atılmaya gönül elvermeyen ve bit pazarında sürünen bu eşyalar; insanın ve dünyanın faniliğini gösteren cisimleşmiş mühürdür adeta. İnsan kalbi fani olanlara bağlanmak istemiyor. Kalbi hüzünlendiren bu eşyalar, yaşanmışlığın ve geçiciliğin şahitleridir. Buna rağmen eşyalar, hayatlar, hatıralar ve zamanlar akıp gider fenaya doğru.

Ve siz bu yazıyı okurken bile; antikacılarda ve bit pazarında fani damgası yemiş eşyalar, insanlar arasında el değiştirmeye devam ediyor. Acı, ama gerçek!.

Okunma Sayısı: 1750
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı