Mevzuatımıza göre ergin olsa bile 18 yaşını doldurmamış kişiler çocuk kabul ediliyor. Sağlıklı bir şekilde yetişmeleri için çocukların psiko-sosyal ihtiyaçları yeterli düzeyde karşılanmalıdır. Ailenin ekonomik düzeyi ikamet şartları, beslenme, sağlık şartları ve eğitimi gibi etkenler çocukların gelişimini etkiler. 

Anne babanın çocuklarına karşı yeterli ilgi ve sevgi göstermemesi veya sağlıksız tutum ve davranışlarda bulunmaları gibi birçok olumsuzlular, çocuğu ev dışı ortamlara yanlış davranışlara yöneltebilmektedir. 

Suça sürüklenen çocuklar problemi toplumun kanayan bir yarasıdır.

* Ailede yaşanan boşanma ve ölüm gibi durumlar, ebeveyn ilgi ve sevgisinden mahrum büyüme, temel ve toplumsal ihtiyaçların karşılanamaması ve olumlu rol modellerinin olmaması çocuğun suça sürüklenmesinde etkili olabilmektedir. 

* Suçlu çocukların aile yapıları incelendiğinde genellikle eğitimlerinin olmadığı ya da eğitim düzeylerinin çok düşük olduğu göze çarpar. Anne babanın öğrenim düzeyinin düşük olması, çocukların da öğrenim düzeyini önemli ölçüde etkilemektedir. 

* Suç işleyen çocukların önemli bir kısmının okullarını terk ettiği görülmektedir. Öğrenim düzeyi düşük olan çocukların doğru düşünme, bağımsız karar verme yeteneklerini geliştiremedikleri için suça sürüklendikleri söylenebilir. 

* Düşük gelirli ailelerin çocukları yetişme süreci içinde maddi araç yokluğu yaşadıklarından zevkten yoksunluk ve aile içinde ihtilaf ve disiplin yokluğu gibi durumlarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Çocuk sayısı da önemli bir etken olabilmektedir.

* Ailedeki yetişkinlerin suçlu ya da alkol veya uyuşturucu bağımlısı olmalarının çocukların suça yönelmesindeki önemli etkenler olduğu araştırmalarla ortaya konmuştur.

* Bir yetişkin tarafından bilerek ya da bilmeyerek yapılan ve çocuğun sağlığını, fiziksel ve psiko-sosyal gelişimini olumsuz yönde etkileyen davranışlar onu suç ortamına sürükleyebilmektedir.

* Sokakta çalışmaya başlayan çocuklarla yapılan bir çalışmada, cinsel, fiziksel ve duygusal şiddete maruz kalan çocukların giderek suça eğilimli hale geldikleri tespit edilmiştir.

* Suça sürüklenen çocuklarının topluma yeniden kazandırılması şüphesiz gereklidir. Çocukları topluma yeniden kazandırma girişiminden daha öncelikli olan; çocukların suça sürüklenmesini önleyecek tedbirlerin alınmasıdır.

* Suç problemini sadece yasal düzenlemelerle çözümlenebilmesi mümkün değildir. Bu konuda toplum olarak sorumlulukları üstlenmemiz gerekiyor. 

* Suç işlemiş çocuğun olmadığı, çocukların suça sürüklendiği ve bu sonuçtan toplumun sorumluğu olduğu gerçeğini en baştan kabul etmek gerekmektedir. 

* Çocuk suçluluğunun önlenmesiyle ilgili görev alan resmi kurumların, gönüllü kuruluşların ve sivil toplum örgütlerinin koordinasyon içerisinde görev yapmaları, başarılı olmak için bir zorunluluktur.

* Bu konuda psikiyatri, psikoloji, eğitim ve sosyoloji alanlarında uzman kişiler olmakla birlikte özellikle “aile danışmanlarına” önemli sorumluluklar düşmektedir.

* Ailelerin, sağlıklı aile içi dinamikleri kurma, çocukla doğru iletişim kurma, çocuğa doğru rol modeli olma gibi konularda bilinçlendirilmesi gerekmektedir.

***

Dostumuz Seraceddin Sayar'ın babası, Ağrı/Patnos eşrafından kadim nur talebesi Hacı Übeyt Sayar'ın vefatının teessürle öğrendim. Merhuma Allah rahmet eylesin. Ailesine sabırlar diliyorum.