"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İlginç bir Yargıtay ilamı

M. Said ZEKİ
25 Eylül 2017, Pazartesi
Büyük oranda yorumsuz olarak aktaracağımız ilam Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 03/11/2011 tarih ve 2011/9485 Esas, 2011/28383 Karar sayılı ilamı. Yayınlandığı dönemde bu ilamla ilgili çok yazılıp çizildi.

Can Dündar’ın yaptığı ‘Mustafa’ belgeselinden hareketle; İfade özgürlüğünün demokratik toplumlardaki yeri ve önemi, Milletlerarası Andlaşmaların iç hukukumuzdaki yeri, AİHM’in ifade özgürlüğüne ilişkin içtihatları, ifade özgürlüğün hangi şartlarda ve nasıl kısıtlanabileceği, takipsizlik kararına karşı kimlerin itiraz edebileceğine dair esaslı ve yol gösterici ilginç bir ilam. Bazılarına sıkıcı gelebilir ama okunmaya değer. Önce incelenen konu özetleniyor:

TAKİPSİZLİK KARARINA İTİRAZ HAKKI

“Atatürk’ün manevî şahsına hakaret ve 4207 sayılı Kanuna aykırılık suçlarından şüpheli Can Dündar hakkında yapılan soruşturma sonucunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Bürosunca düzenlenen 04/05/2009 tarihli ve 2009/2687 soruşturma, 2009/779 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın kabulüne ilişkin mercii Sincan 2. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanınca verilen 25/11/2009 tarihli ve 2009/2050 değişik iş sayılı kararı ile ilgili olarak;

Dosya kapsamına göre, merci mahkemece, 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun kapsamında doğrudan suçtan zarar göreni bulunmayan soruşturmaya konu suç ile ilgili ihbar ve şikayetiyle soruşturmayı başlatan şikayetçilerden A..’ın kovuşturmama kararına karşı yasal sürede itirazda bulunduğu ve verilecek karara karşı itiraz hakkı tanınması gerektiği, 

‘MUSTAFA’ BELGESİNDEKİ YANLIŞLIK, AYKIRILIK…

Ayrıca şüphelinin yönetmenliğini yaptığı “Mustafa” adlı belgesel filmle ilgili bilirkişi raporunda Atatürk hakkında, 39 tarihsel yanlışlık, 19 aykırılık, 20 doğru, ama eksik anlatımda bulunduğunun saptanması karşısında, 5816 sayılı Kanun hükümlerine göre hukuki durumlarının mahkemesince değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle itirazın kabulüne karar verilmiş ise de;

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 173/1. maddesindeki “(1) Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren on beş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesine en yakın ağır ceza mahkemesi başkanına itiraz edebilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 01/05/2006 tarihli, 2006/711-2497 sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, suçtan doğrudan doğruya zarar görmesi söz konusu olmayan ve anılan kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz hakkı bulunmayan muterizin itirazlarının bu yönden reddi yerine kabulüne karar verilmesinde” isabet görülmemiş ve bozma sebebi yapılmıştır.

MİLLETLERARASI ANDLAŞMALAR KANUN HÜKMÜNDEDİR

“Anayasamızın 90. maddesinin son fıkrasında, “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası Andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya  aykırılık iddiası ile Anayasa  Mahkemesine başvurulamaz” denmek sureti ile uluslararası andlaşmaların, ulusal yasalar kadar Türk hukuk düzeninde geçerli olduğu kabul edilmiştir.

Bu andlaşmaların en önemlilerinden birisi 04/10/1950 tarihinde Roma’da imzalanan, 03/09/1953 tarihinde yürürlüğe giren “İnsan Hakları ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşme”dir (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi-AİHS). 

Anılan Sözleşme Ülkemiz tarafından 10.03.1954 tarih ve 6366 sayılı “İnsan Hakları ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşme ve buna Ek Protokolün Tasdiki Hakkında Kanun” ile onaylanmıştır. 18/05/1954 de onay belgesi verilmesi ile Sözleşme Türkiye açısından yürürlüğe girmiş ve iç hukukumuzun bir parçası haline gelmiştir.”

İFADE  VE HABER ALMA ÖZGÜRLÜĞÜ

AİHS’nin 10. maddesi “İfade özgürlüğü” kenar başlığını taşımakta olup, anılan maddede, 

“1-Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir almak ve vermek özgürlüğünü de içerir. Bu madde, devletlerin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine bağlı tutmalarına engel değildir.

ANCAK KANUNLA YAPILABİLECEK SINIRLAMALAR

2- Kullanılması görev ve sorumluluk yükleyen bu özgürlükler, demokratik bir toplumda, zorunlu tedbirler niteliğinde olarak, ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması, veya yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması için yasayla öngörülen bazı biçim koşullarına, sınırlamalara ve yaptırımlara bağlanabilir.” denilmektedir.

Bir sonraki yazıda devam edelim inşallah.

Okunma Sayısı: 4674
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı