"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ortadoğu politikaları ve Kobani’de “u” dönüşü

Mehmed KILIFOĞLU
22 Ekim 2014, Çarşamba 00:01
03.10.2014 tarihli yazımızı, Suriye politikasıyla ilgili olarak “Bu aşamadan sonra Türk Dış Politikası’nın hata yapma lüksü yoktur” tesbitimizle bitirmiştik.

Son gelişmeler, Türkiye’nin Kobani politikasında “U” dönüşleri olduğu yönünde. Bugüne kadar, Türk toprakları üzerinden Kobani’ye PYD-PKK güçlerinin geçmesine izin verilmemişti. Devletin üst yetkililerinden de gelen teyitler paralelinde artık bu güçler, Türkiye toprakları üzerinden Suriye’ye geçebilecek. Bu gelişme, AKP Dış Politikası’nın ABD çizgisine gelmiş olduğu şeklinde yorumlanabilir. ABD, PYD’nin PKK’dan ayrı bir güç olduğunu ve kendileri açısından bir terör örgütü olmadığını bildirmişti. Türk Dış Politikası ise; her defasında PYD ile PKK’yı sürekli beraber zikretmişti. Aynı coğrafyada birbiriyle hiçbir zaman çatışmayan ve çoğu olayda ortak hareket eden bu yapıların beraber zikredilmesi benim kişisel görüşüme göre de yanlış değildi.
Son gelişmeler ışığında, Başbakan Davutoğlu ve ekibi, PYD’-nin PKK’dan ayrışık bir yapı olduğunu kabul etmiştir. Erdoğan ise daha bir iki gün önce yaptığı açıklamada PYD ile PKK’nın Türkiye açısından aynı olduğunu bildirmekteydi. Erdoğan’ın görüşü bu bir-iki günde değişmediyse, Cumhurbaşkanlığı ile Başbakanlık makamlarının birbirleriyle çeliştikleri söylenebilir.
02.09.2014 tarihli yazımızda, IŞİD’in basit bir organizasyon olduğunu, istenildiğinde kısa süre içinde yok edilebileceğini, çünkü etrafında kendisinin yaşamasını isteyen hiçbir devletin olmadığını bildirmiştik. En başta kırk dokuz insanını kaçırarak Türkiye’yi karşısına almış, “İstanbul’u vururuz” diyerek Türkiye’yi tehdit etmiştir. Türkiye için düşmandır. Şiîleri katletmiştir, İran için düşmandır. Suriye ve Irak içindeki birçok halkın mensuplarını katletmiştir. Bunlar için de düşmandır. Kâbe’yi yıkma tehdidinde bulunmuştur. Suudi Arabistan için düşmandır. Batılı ülke vatandaşlarının kafasını kesmiş ve bunu yayınlamıştır. Birçok Batılı devlet için de düşmandır. Tehdit etmediği yalnızca Suriye Esad rejimi ile İsrail kalmıştır. Bu ne delice bir stratejidir ki; bir yandan bir coğrafyada devlet kurmak isterlerken, öte yandan, o coğrafyada söz sahibi her devleti kendilerine düşman etmektedirler. Her tarafını düşmanlaştırmış bir coğrafyada IŞİD bir devlet kursa, bu devleti kim tanıyacak, bu devlet kiminle ticaret yapacaktır? Burada, IŞİD’in kalıcı bir devlet kurmayı amaçlamadığı anlaşılmaktadır. 
Şimdi bu noktada, gelin, IŞİD saldırılarının neye hizmet ettiğini beraberce inceleyelim.
Irak bölgesel Kürt yönetimi fiilî olarak Irak’tan ayrılmıştır. Suriye’nin kuzeyindeki Kürt Birliği bölgeden IŞİD çıkarılınca sağlanacak ve Suriye-Irak Kürt Bölgesi coğrafi olarak birleşecektir. Türkiye’nin IŞİD yanlısı olduğu gerekçesiyle tecrit edilmesi, bu tecrit sonucu NATO’dan çıkarılması ve Avrupa’dan tamamen uzaklaştırılarak, yeni potansiyel düşman haline getirilmesi ilk defa olarak telâffuz edilmiştir. Bu konuda, Yahudi asıllı Fransız düşünür ve Yazar Bernard Henry Levy ağzından baklayı çıkarmıştır. Levy, “Kobanê için son çağrı” başlığı altında Avrupa ve Amerika gazetelerinde yayınlanmış olan makalesinde, Kobani düşerse Türkiye’nin NATO’da kalamayacağını savunmuştur. ANF’nin yer verdiği habere göre Lévy, IŞİD’in ilerleyişinde son çözümün “Ya Türk ordusunun NATO’ya üyelik kapsamında müdahalesidir ya da sınırda bloke olmuş şehri savunmak için gönüllü olan binlerce Kürt savaşçısının geçişine izin vermektir” diye belirtmiştir. “Ama Türkiye kımıldamıyor. Hukukî bahanelerin arkasına gizleniyor. Şehrin düşmesini bekliyor. Eğer Kobanê düşerse, Türk hükümeti bundan doğrudan sorumlu tutulmalı” şeklinde konuşan Lévy, “IŞİD’e cevap vermenin ekseni olan askerî ittifakın Erdoğan’ın sorumsuzluğu dolayısıyla hayatî önemde olduğu bir noktada zayıflaması hoş görülemez (...) NATO bünyesindeki Türkiye ittifaklarını Erdoğan’a sorumluluklarını hatırlatmaya çağırıyorum.” diyerek devam ettiği açıklamalarına “Eğer Kobanê düşerse Türkiye’nin Atlantik İttifakı bünyesinde kalabileceğini hayal edemiyorum” diyerek son vermiştir. Benzer bir değerlendirmeyi, Yazan Demokrasilerin Savunulması Vakfı Başkan Yardımcısı Jonathan Schanzer “Türkiye’yi NATO’dan tekmeleme zamanı geldi” başlıklı yazısında yapmıştır.
Davutoğlu’nun IŞİD karşısında PYD güçlerine açıktan ve resmî olarak destek olması anlamına gelen “koridor açılımı”, Türkiye’nin bu neocon temsilcileri tarafından ileri sürülen tehditvarî yaklaşımlara boyun eğmesi olarak değerlendirilmelidir. Türkiye, Musul ve Kerkük’ün Osmanlı’nın elinden çıktığı tarihten bu yana ilk defa, resmî olarak Ortadoğu coğrafyasında bir güce taraf olmuştur. Üstelik bu gücü daha iki gün öncesine kadar terör örgütü olarak tanımlamaktaydı. Böylelikle, Türkiye IŞİD sonrası kurulacak olan Kürt Devletini de resmî olarak tanımış olmaktadır. Türkiye’nin bölgedeki ülkelerin toprak bütünlüğünün korunması tezi, koridora izin verilmesiyle çöp olmuştur. Türkiye’nin anılan güçlerin topraklarından geçmesine izin vermesinin doğru bir strateji olduğunu düşünmüyorum. Türkiye’nin bu şekilde açıktan taraf olmasıyla, Türkiye’nin resmî tezi olan Türkiye IŞİD’e de, bölgede oluşturulacak Kürt devletine de karşıdır tezi sona ermiştir. Zaten Davutoğlu son günlerde sık sık Türkiye bölgede IŞİD’e de, Esad rejimine de karşıdır sözünü seslendirmekte, Kürt Devletine de karşıdır sözünü ağzına almamaktaydı. 
Bu aşamadan sonra IŞİD güçlerinin Suriye ve Irak coğrafyasında hızla yenilgiye uğratılacağını düşünüyorum. Çekildikleri bölgeler hızla Kürt gruplar tarafından doldurulacaktır. IŞİD görevini hızla tamamlamaktadır. Yeni oluşacak Ortadoğu haritası yakında ortaya çıkacaktır.
Suriye- Irak coğrafyasına yaşanan gelişmeleri yazmaya devam edeceğiz.

Okunma Sayısı: 1173
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı