"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“AB’den kopma niyetimiz yok” derken

Mehmet KARA
28 Mayıs 2017, Pazar 13:17
Bir medeniyet, demokrasi, insan hakları, din ve vicdan hürriyeti projesi olarak görülen Avrupa Birliği’nin Türkiye ile ilişkilerinde son yıllarda yaşanan kırılma, bir taraftan “ABD’den kopma niyetimiz olmadığı”, diğer yandan da “AB olmazsa olmaz değil” noktasına geldi.

Kasım 2016’da Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye’deki Olağanüstü Hal (OHAL) uygulaması ile demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü konularındaki geriye gidiş olduğunu belirttiği ve AB tarihinde aday ülkelerle ilgili böyle bir karar ilk defa olan “üyelik müzâkerelerini geçici olarak dondurma” kararı alması ile başlayan Türkiye-AB restleşmesi son olarak Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin (AKPM) OHAL ve uygulamaları gerekçesiyle Türkiye’yi 1996’da yaptığı gibi yeniden “siyasî ve hukukî açıdan denetim sürecine alma” kararı vermesiyle doruk noktasına ulaşmıştı.

Tabiî bu durum “AB içindeki AB düşmanları”yla “Türkiye’deki AB karşıtları”nı hayli sevindirmişti! “İstikrarlı demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan haklarına saygı, çok partili demokratik sistemi” gibi değerler insanları neden üzer anlamak mümkün değil!

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “AB Günü” dolayısıyla, “Tarihî, coğrafî ve kültürel olarak yüzyıllardır Avrupa’nın bir parçası olan ülkemiz, stratejik hedef olarak gördüğü AB üyelik sürecini, karşılıklı saygı, eşitlik ve kazan-kazan anlayışı çerçevesinde devam ettirmek arzusundadır.” demesi bir an olsun bu sevinenleri düşündürmüş hatta “üzmüş”tü.

Erdoğan, NATO Zirvesi’ne katılmak üzere Belçika’ya hareket etmeden önce yaptığı açıklamada bir yandan, “AB’den kopmak diye bir derdimiz yok” derken, diğer yandan “AB’nin Türkiye’yi kendi kapısında dilenci mesafesinde görmez” demesi bu kırılmanın devam ettiğini gösteriyor.

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Türkiye’nin AB katılım yoluna devam etmesi gerektiğini söylerken, “Hukukun üstünlüğü, demokrasi standartları, aynı zamanda temel özgürlükler ve haklar açısından ve AB için daha fazla yapısal reform gerekiyor” demesi bu anlamda önemli, ama bunun bir devlet politikası haline getirilmesi gerekiyor.

* * *

AB İÇİNDEKİ AB DÜŞMANLARI

AB içindeki AB düşmanlarının yanlışları elbette var. Türkiye’yi AB’ye almak istemeyen ırkçı söylemler de oluyor. Bunlar yanlış. Ancak Türkiye’nin AB’ye ihtiyacı olduğu gibi AB’nin de Türkiye’ye ihtiyacı var. Hem demokrasi standartlarının ve özgürlüklerin genişlemesi için hem de ekonomik olarak ihtiyacı var. Burada asıl olanın demokrasi ve özgürlükler olduğunu söyleyelim.

Türkiye’nin 58-59 yıldır verdiği emek bunun içindir. Bu yüzden “Türkiye AB’den kopuyor” diye adeta zil takıp oynayanları sevindirmemek için Türkiye’nin demokrasi, insan hak ve hürriyetleri, adalet, hukukun üstünlüğü, din ve vicdan hürriyetini esas alan AB hedefi bu tartışmalara kurban edilmemelidir.

Karşılıklı hatalar, eksikler söylenebilir, ama Türkiye’nin AB hedefinden vazgeçme lüksünün olmadığı da unutulmamalıdır. Avrupa Birliği’nin içindeki “menfi ırkçı söylemler” içinde olanlar, “müsbet” olanlar tarafından bertaraf edilirken, diğer yandan da Türkiye yapısal reformlarına hız vermelidir.

* * *

BASİRETSİZ YÖNETİCİLERE VERİLEN CEVAP

Basiretsiz yöneticilerin yüzünden AB’nin bazı değerlerinin zarar gördüğüne şüphe yok. Yapılacak iş AB hedefine doğru gidip, Birliği fasılların açılmasına zorlamak olmalıdır. Bu basiretsiz yöneticilere takılmak Türkiye’ye yarar getirmez. Yöneticiler gelir geçer, ama Türkiye’nin AB’ye üye olması ülkemize büyük şeyler kazandırır.

AB’nin belirli kriterleri vardır. Türkiye “aday ülke” olduğu için bu kriterleri yerine getirdiğinde bu basiretsiz AB yöneticilerinin de söyleyecek sözü kalmayacaktır.

Bu sebeplerle de karşılıklı restleşme ne AB’ye, ne de Türkiye’ye bir şey kazandırmayacak, tersine iki tarafa da kaybettirecektir.

AB içindeki “AB düşmanları”nın sözlerinden sonra hemen gündeme getirilen Şanghay İşbirliği Örgütü veya Arap Birliği, Türkiye’deki demokrasi, insan hakları, din ve vicdan hürriyetinin gelişmesine katkı sağlamayacağı da aşikârdır. Bu değerler, ancak AB projesi ile gelişir. Çünkü onların öyle bir dertleri yoktur. Demokrasi ve hürriyetler onlar için bir şey ifade etmemektedir, sadece ekonomik birlikteliklerdir. Bu da Türkiye’nin yararına değildir.

Okunma Sayısı: 3576
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı