Mübarek gün ve geceler dolayısıyla gerek sosyal medyadan, gerek cep telefonlarından, gerekse de yazı açıklamalar ile tebrik ve duâ mesajları yayınlanır.
Berat kandilinde de böyle oldu. AKP İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu’nun mesajı dikkatimizi çekti. “Şu mübarek günlerde yapmamız gereken önemli bir görevimiz herkesin hak ve hukukuna daha çok riayet etmek olmalıdır…”
Ne güzel de söylemiş Sayın Kuzu…
Her zaman insanların hak ve hukuka riayet edilmesi gerekir, ama şu mübarek gün ve gecelerde daha çok ve titiz hak ve hukuka dikkat edilmeli.
«««
SARAY MI, KÜLLİYE Mİ?
Tayyip Erdoğan’ın ilk yıllarında olduğu gibi cumhurbaşkanlarının görev yaptıkları mekânlar “Çankaya Köşkü” diye anılıyordu.
Ankara’nın Beştepe semtindeki ihtişamlı Cumhurbaşkanlığı binası yapılınca Erdoğan orada görev yapmaya başladı. Çankaya Köşkü de başbakan ve yardımcılarına tahsis edildi.
Çok tartışma konusu yapılan kampüse, ilk günlerden bu yana kimileri “Saray” diyor, kimileri “Beştepe”, kimileri de “külliye…”
Geçtiğimiz günlerde ismi üzerinden yine tartışma konusu oldu mekân… Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun “Saray CHP’nin içini karıştırıyor” sözlerine karşılık, “Oranın adı saray değil, külliye!” diye tepki gösterirken, aynı soruya cevap veren Başbakan Yıldırım ise, ilk başta “Saray” ifadesine tepki göstermedi. Tam sorular bitip ayağa kalkınca danışmalarının uyarısıyla olsa gerek, “Siz oraya Saray diyorsunuz, biz Külliye diyoruz” deme ihtiyacı hissetti.
Tıpkı Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kısaltmasına AKP denilmesine tepki gösterildiği gibi…
Aslında Erdoğan orada görev yapmaya başladığında daha çok Beştepe ifadesi kullanılıyordu. Daha sonra “külliye” diye anılır oldu.
Buraya sadece “cumhurbaşkanlığı” dense daha iyi olmaz mı? Bu durumda tartışmalarda biter belki…
«««
“AZ ANLAMAK TERS ANLAMAKTAN İYİDİR”
Meclis tatilden sonrada verimli çalışamıyor. Aslında Meclis, 21 Mayıs’daki AKP olağanüstü kongresini bekliyor gibi…
Meclis’in hafta içi üç gün çalıştığı günlerinde oturum açılırken gündem dışı konuşmalar olur. 5 dakikadan 3 milletvekiline, -genellikle de- 1’er dakika da 10 ila 15 milletvekiline söz hakkı verilir. Birer dakikalık bölümlerde milletvekilleri zaman yettiği ölçüde ülke ve bölgeleri ile ilgili meseleleri gündeme getirirler.
Geçtiğimiz hafta Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıç, “Vakıflar Haftası” ve “Trafik Haftası”nı kutladıktan sonra yaptığı konuşma buna pek uymadı.
Kılıç, “Az anlamak ters anlamaktan iyidir. Anlamayanlar ile anlaşmak mümkün değildir. Anlayışlı kişiler kusuru değil, güzelliği arar. Anlamak bilmek, bilmek ise affetmektir. Ne kadar bilirsen bil söylediklerin karşıdakinin anlayabildiği kadardır. Önemli olan söylenenin ne olduğu ya da nasıl söylendiği değil, söyleyenin nasıl anlaşıldığıdır. ‘Anlatışa göre verirler fetvayı’ denilmiştir atasözünde. Kısaca, anlatabilmek yeteneğin kardeşidir, anlaşılabilmek büyük mutluluktur” veciz bir konuşma yaptı.
Bu konuşmanın Vakıflar ve Trafik Haftası ile bağlantısının kurulmasında zorlanılabileceği aşikâr. Bol “anlamaklı” ifadenin geçtiği bu kısa konuşmanın da anlaşılmaması ilginç geldiği için paylaşalım istedik.
«««
“CEVAP VERMEYE TENEZZÜL EDİLMEYEN SORULAR”
Bu konuşmadan hemen sonra İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzel de başka bir konuyu gündeme getirdi. OHAL İnceleme Komisyonu’nun aradan 4 ay geçmesine rağmen neden kurulmadığını sordu.
“Malûm, sayın bakanlarımız sorduğumuz soru önergelerine cevap vermeye tenezzül etmedikleri için Hükûmet yetkililerine buradan sormak isterim” diye konuşmasına başlayan Adıgüzel, “Altında imzanız bulunan 685 sayılı KHK’da kurulacağını duyurduğunuz OHAL İnceleme Komisyonu aradan geçen dört aya rağmen neden hâlâ faaliyete geçmedi?” diye sordu.
Peşinden de, “Siz zalimin hukukunu geçerli kılmaya çalışırken hukuksuzca ihraç ettiğiniz iki akademisyen; Nuriye Gülmen ve Semih Özakça altmış iki gündür başşehrin göbeğinde günden güne eriyor, ama unutmayın tarih zalimlerin değil, ona karşı direnenlerin hukukunu yazar” diye Genel Kurul’da konuşmasını tamamladı.
Sıkça sorulan, ama cevaplandırılmayan soruları bir milletvekili sorunca cevaplanır mı, onu da göreceğiz… O anda cevap veren olmadı, bakarsınız bir yetkili çıkar da bu konuşmayı okur ve cevabını verir…