18 maddelik anayasa değişikliğinin halk oylamasının üzerinden yaklaşık bir ay geçti, ama sonuçlar üzerinden tartışmalar bitmiş değil. Şu anda oylama sonuçları mahkemelik… Neticesi ne olur, bekleyip göreceğiz.
Diğer yandan da 18 maddelik anayasa değişikliğinin üç maddesi 2019 beklenilmeden (halk oylamasında kabul edildiği için) hızla yürürlüğe giriyor.
Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından seçilecek Hâkimler Savcılar Kurulu’nun (HSK) 7 üyesini belirlemek için toplanan Adalet ve Anayasa Karma Komisyonu’nda, CHP’li ve HDP’li milletvekilleri oylamaya katılmayacaklarını belirterek salonu terk etmişti. AKP ve MHP’li üyelerin yaptığı toplantı sonucunda TBMM’ye başvuran 83 adaydan 21’i seçilerek, Genel Kurul’a gönderildi. Genel Kurul’da 7 üye seçilecektir.
Geri kalan 4 üyeyi cumhurbaşkanı belirleyecek. Adalet Bakanı ve Müsteşarı da “doğal üye” olduğu için toplam 15 üyeli yeni HSK bir ay içinde yeni yapısına kavuşacak.
Diğer bir değişiklikle Anayasa Mahkemesi’nin askerî üyesinin görevine son verilecek. Değişiklikle Anayasa Mahkemesi’nin 15 üyesinden 13’ünü Cumhurbaşkanı atayacak.
Hemen uygulanacak üçüncü değişiklik ise, Cumhurbaşkanı’nın partisine üye olmasının yolunun açılmasıydı. 2 Mayıs’ta Erdoğan AKP’ye üye oldu. 21 Mayıs’ta yapılacak olağanüstü kongrede de genel başkan olacak.
Böylece, 18 maddeden 15’i 3 Kasım 2019 tarihinde yürürlüğe girecekken, “partili cumhurbaşkanlığı sistemi”ne fiilî olarak geçilmiş olacak. Bu durumun 2.5 yıl daha devam etmesi durumunda neler olacağını şimdiden kestirmek hayli zor. Bunu kestirebilen neredeyse bir elin parmağını geçmiyor.
2.5 yıl daha parlamenter sistem devam ederken, bir yandan da partili cumhurbaşkanlığı sistemi de olacak.
Şimdi ilginç bir durum ortaya çıkacak. Yeni sistem yürürlükte olmamasına rağmen partinin genel başkanı olacak Cumhurbaşkanının hem partinin yetkili organlarından hem de bakanlar kurulu üyelerinin seçiminde etkisi büyük olacak. Daha doğrusu tek isim olacak. Diğer taraftan da “başbakanlık makamı” duracak.
Yani, Türkiye kimsenin kestiremediği bir döneme giriyor.
«««
Durum böyle olunca da insanların aklına türlü türlü sorular geliyor.
Bunlardan birisi AKP Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım’ın durumu…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 3 yıl 3 ay sonra (979 gün) AKP’ye üye olmasının ardından olağanüstü kongre de tek aday olan Erdoğan’ın genel başkan olmasına kesin gözüyle bakılıyor. Böyle olunca da başbakanlığı devam edecek, ama genel başkanlığı sona erecek Binali Yıldırım’ın durumu da konuşulmaya başlandı.
Gazetecilerin, “Meclis’te grup başkanı olarak görevinize devam edecek misiniz? Genel Başkanvekilliği tarafınıza tahsis edilmesi söz konusu mu?” şeklindeki soruya esprili bir cevap veren Yıldırım, ya ne olacağını bilmiyor ya da bilip de söylemiyor.
Yıldırım bu soruya karşılık şunları söylüyor:
“Anayasa değişikliğinden sonra benim konumumla ilgili insanlar sağ olsun çok ilgi gösteriyorlar. Ne olacağımı, ne iş yapacağımı, ‘işe ihtiyacın var mı?’ diye soranlar oluyor. Bundan da duygusal olarak çok etkileniyorum, hoşuma da gidiyor. Hatırlanmış olmak, düşünülmüş olmak… Ama şunu söyleyeyim; ben geleceğe yönelik hiç hesap yapmadım. Bundan sonra da yapmam. Allah kerim. Önümüzde yapacak birçok işimiz var. Kongremizi en güzel şekilde yapacağız. Genel Başkanımızı seçeceğiz. Ondan sonraki oluşumlara da yetkili kurullarımız karar verecek. Tüzük değişikliğimiz gündemde var zaten…”
Yıldırım’ın genel başkan seçildiği, seçimin üzerinden 5 ay geçmişken görevini bırakmak zorunda kalan 2. olağanüstü kongrede Ahmet Davutoğlu, üstü kapalı mesaj veren bir konuşma yapmıştı. Yıldırım da, “Bize erken terhis etme gayretleri olabilir. Siyasette her zaman her şey olur… Millet kenara çekil derse çekilmesini de biliriz” gibi bir açıklama yapması dikkat çekiciydi.
“İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmayı düşünür müsünüz?” şeklinde ikinci bir soru gelince de, Gülerek… “Dedim ya beni benden çok düşünen var. Ama herkes işine baksın” diyerek cevap vermeyi tercih etti. Bir başbakanın belediye başkanlığına aday gösterilmesi de bu dönemde yaşadığımız başka bir gariplik olur...
«««
Herkes gibi bizde merak edenlerdeniz.
Bir taraftan mevcut parlamenter sistem devam ederken ve 3 Kasım 2019’da yeni sisteme geçilecekken, 2.5 sene önce bir partinin genel başkanının değişmesi elbette herkesin merak etmesi gereken bir durum oluyor…
Binali Yıldırım “herkes işine baksın” diyor, ama bu sistem bütün ülkeyi ilgilendirdiği için aslında bu “herkesin işi” merak etmesi kadar normal bir şey yok…
2014 yılında bütçe görüşmeleri sırasında dönemin Başbakan yardımcısı Bülent Arınç’ın milletvekili maaşları için söylediği “Üç gün konuşurlar dördüncü gün biter” dediği gibi bir durum olmayacağı ortada.
Hiç şüphe yok ki 2019 yılına kadar Erdoğan, “Ak Partili bir Cumhurbaşkanı”, “Ak partiyi temsil eden bir makam” bağlamında “Cumhurbaşkanının tarafsızlığı” hep tartışılacak.