"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İlk icraatları “tekelleştirme” oldu!

Mehmet KARA
13 Eylül 2014, Cumartesi
Soma faciasının ardından madenciler ile taşeron işçiler için hazırlanan, ancak içine birbiriyle alâkasız çok sayıda maddenin eklendiği “torba kanun tasarısı” yasalaştı.
 Yasa Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın onayının ardından adeta “jet hızıyla” Resmî Gazete’nin mükerrer sayısında yayınlandı ve yürürlüğe girdi.
61 madde ile başlayıp 148 maddeye ulaşan kanunun görüşmeleri 99 gün sürdü. Yasa görüşülürken Meclis 5 defa ara verirken, bu yasayı kanunlaştırmak için geceli-gündüzlü 478 saat çalıştı. Son günkü çalışma Salı günü 14.00’da başladı, Çarşamba günü 04.40’a kadar sürdü.
Tasarının içinde SGK prim borçlarından Bağ-Kur’lulara erken emekliliğe, motorlu taşıtlar vergisinden taşeron işçilere, esnafın borçlarından öğretmen alımına, erken emeklilikten tüp bebek meselesine, belediyelere teleferik izninden ithal mücevher vergisine varıncaya kadar genelde ekonomiyi ilgilendiren maddeler mevcut. Kanunun adı bile, “İş kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” idi.
Bu ekonomiyi ilgilendiren maddelerinin yanında bir de komisyonda Risale-i Nurları devlet tekeline alan ve bir önerge ile kanun tasarısına sokuşturulan madde ile genel kurul görüşmelerinde yine AKP’li vekiller tarafından sokuşturulan internet özgürlüğünü kısıtlayan ve memurun iş güvencesine adeta son veren önergeler yer aldı.
Neredeyse tamamı ekonomik düzenlemeler ihtiva eden böyle bir “torba”nın içine bu maddelerin ilâve edilmesini şimdiye kadar izah edebilen de olmadı.
Torba yasanın 20 milyon kişiyi ilgilendirdiği belirtilirken, bu kamuoyuna “müjde” olarak sunuldu. Peki, Risale-i Nurlara devlet tekelinin getirilmesinin müjde ile ne alâkası var. Bu durumun milyonlarca kişiyi üzdüğünün farkına neden varılmadı? Bunca tepki neden dikkate alınmadı?
Ahmet Davutoğlu’nun Başbakan olduğu 62. hükümetin ilk icranın Risale-i Nurları devlet tekeline alma olduğu, hem de 1 Ekim’e kadar tatil olan Meclis’i toplantıya çağırıp bunu yapmaları tarihe not düşülmüş oldu. Oysa istenseydi içtüzük bu maddenin yeniden görüşülmesi ya da tasarıdan çıkarılmasına müsaade ediyordu. Ama bu yapılmadı. 90. madde ile Risale-i Nurlar devlet tekeline alınmış oldu.
Öte yandan, Erdoğan’ın da cumhurbaşkanı olarak onayladığı ilk kanun olma özelliğini de taşıdığını bir kenara not etmiş olalım.
«««
Şimdi ne olacak?
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kendisine gönderilen bu kanunu onaylayacağına kesin gözüyle bakılıyordu; öyle de oldu. Zaten Başbakan olduğu dönemde hazırlanıp Meclis’e gönderilen ve kabul edilen kanunu onaylamayıp Meclis’e geri göndereceğini, ya da anayasaya aykırı olduğu için Anayasa Mahkemesini işaret etmesini kimse beklemiyordu.
Kanun onaylandıktan sonra Anayasa Mahkemesi’ne müracaat yolu açık.
CHP kanunun iptali için Anayasa Mahkemesine götüreceğini açıklamıştı. Özellikle Risale-i Nurları devlet tekeline alan maddenin görüşüldüğü sırada görüştüğümüz pek çok milletvekilinden birisi olan CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen, AYM’ye iptal dilekçesini kendisinin hazırlayacağını söylemişti. Kanun Meclis’te 312 milletvekili ile temsil edilen AKP’nin 231 oyuyla kabul edildikten sonra yaptığı açıklamada da bunu teyit etti.
Kanun, Köşk tarafından imzalanıp Resmî Gazete’de yayınlandıktan sonra neler olacak? Şimdi asıl mesele burada düğümleniyor.
Devlet tekeline alınan Risale-i Nurları Diyanet kendisi mi basacak? Yoksa şu ana kadar aslına uygun şekilde basan Yeni Asya Neşriyat başta olmak üzere, bütün yayınevlerine de basma yetkisi verilecek mi?
Kanunla Risale-i Nurları basma devlet tekeline alındığı için tek sorumlu devlet adına Kültür Bakanlığı mı, Diyanet mi olacak? O da belli değil. Burada bir kez daha şunu not düşelim. Hiç kimse “Diyanet Risale-i Nurları basmasın” demiyor. Hatta buna memnun olacağımızı defalarca söyledik. Bundan mutlu da oluruz. Baştan beri söylediğimiz şudur. Devlet tekeline alır, sadece “ben basacağım” der, ya da “istediğim yayınevine veririm” derse yıllardır aslına uygun şekilde basan yayınevlerine haksızlık etmiş olur. Hem de Risale-i Nurların milyonların istifadesine sunulmasını engel olmuş olur. Çünkü, Yeni Asya Neşriyat bugünü kadar milyonlarca Risale-i Nur basıp, okuyucuların istifadesine sunduğu devletin kayıtlarından mevcuttur.
Böyle bir hataya ve yanlışlığa düşer mi, onu bekleyip göreceğiz.
«««
Diğer yandan da Risale-i Nurlara uygulanan bandrol engelinde 164. gününe girildi. Bandrol engelinin ne zaman biteceği de meçhul. Bakanlık bu engeli ne zaman kaldırır o da belli değil.
Şu anda bu engel dolayısıyla Risale-i Nurlar basılamıyor, basılanlar bandrol verilmediği için insanların istifadesine sunulamıyor. Matbaalarda bekliyor. Bir an önce bu engelinde kaldırılması ve Risale-i Nurların aslına uygun şekilde basılıp bu Nurlara muhtaç insanlara ulaştırması gerekiyor.
Okunma Sayısı: 1404
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı