Meclis kürsünün etrafını çeviren ve Kavakçı’yı protesto eden DSP’li vekiller ve sonrasında o kürsüde konuşan Ecevit’in o halini düşündükçe hâlâ tüylerimiz diken diken olur.

Meclis Başkanvekili Gürdal Mumcu’nun Meclis Genel Kurulu’nda “Burası cesaretin hodri meydan yeri değildir, burada fikir tartışılır” sözü bize bu kötü günleri hatırlattı.

“Bu söz nereden çıktı?” derseniz anlatalım. İç Güvenlik yasa tasarı görüşmeleri sırasında oturumu yöneten Gürdal Mumcu’ya itirazlarını kabul ettiremeyen AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş’ın, “Cesaretiniz varsa burayı kapatın” diye çıkışması sonunu hararetli bir tartışma başlattı.

Mumcu ile Elitaş arasında genişleyip büyüyerek tartışma tutanaklara şöyle yansıdı:

Mustafa Elitaş - Hayır, cesaretiniz varsa kapatın burayı.

Oktay Vural- Ne demek? Sayın Başkan, bu cesaret meselesi değil.

Başkan - Sayın Elitaş, TBMM cesaretlerin sınandığı bir yer değildir.

Mustafa Elitaş - Onu sınamayın diyorum. Onun için…

Engin Altay - Tahrik ediyorsun! Resmen tahrik ediyorsun!

Başkan - Burada İç Tüzük uygulanır, burası İç Tüzük’e göre yönetilir.

Mustafa Elitaş - Sayın Başkan, 63’e göre söz istiyorum.

Başkan- Burası cesaretin hodri meydan yeri değildir, burada fikir tartışır.

Oktay Vural - Sayın Başkan, sözünü geri alsın. Ne var; dipçik mi var, silâh mı dayıyorlar yani öldürtecekler mi?

(...)

Ve bu tartışma uzayıp gitti. AKP’li Meclis Başkanvekillerinin yönettiği oturumlarda muhalefet, muhalefete mensup başkanvekillerinin yönettiği oturumlarda AKP’liler itiraz edip gidiyor. Bu tasarı sırasında birçok şeyler de hafızalara geliyor.

“BABA” TARTIŞMASI

Meşhur bir söz vardır. “Oku, baban gibi …. olma” diye… Virgülü, oku’dan sonra değil de, ‘gibi’den sonraya koyarsanız anlamı çok değişir.

İşte buna benzer bir tartışmada AKP ile CHP grup Başkanvekilleri arasında geçti. CHP Grup Başkanvekili Engin Altay’ın, “Ayşe Nur Bahçekapılı oturumu yönetirken İç Tüzük’ün dışına çıkmıştır. Bunun benim lügatımdaki karşılığı da eşkıyalıktır, gene söylüyorum” demesine hayli sinirlenen AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, “Lânet olsun sana be! Yazıklar olsun sana! Utanmadan bunu söylüyorsun, utanmıyorsun! Yazıklar olsun!” diyerek sert tepki gösterdi.

Altay’ın “asıl sana yazıklar olsun” demesine Elitaş’ın “Baban çok iyi adammış ama…” demesi üzerine ilginç ve üslûpsuz bir tartışma başladı.

Sonrasını yine tutanaklardan aktaralım:

Altay - Benim adamlığımı sorgulamak sana düşmez! Terbiyesizlik yapma!

Elitaş - “Baban” diyorum…

Altay - “Baban”sa gerisi ne olur?

Elitaş - “Baban çok iyi adammış” diyorum, “Baban da senin gibi” demiyorum.

Altay - Beni hasta etme Elitaş! Babamı mabamı karıştırma sen! Kendi babana bak!

Elitaş - “Baban iyi adammış.” diyorum, “Baban senin gibi değilmiş” demiyorum.

Altay- Ne demek? Ben neyim?

Elitaş - “Baban iyi adammış” diyorum.

Altay - O lâfın arkası bellidir. Terbiyesizlik yapma! Terbiyesiz!

MAYMUN ÜÇ MÜ, İKİ Mİ?

Devlet Bahçeli, Şubat ayı içerisinde yaptığı bir grup toplantısında Başbakan Ahmet Davutoğlu’nu eleştirirken, “Fason ve fotokopi başbakan üç maymunu oynamakta, orada burada selâm göndermekte, başkanlık sistemine çıt çıkarmamakta…” demişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da, çözüm süreci ile ilgili olarak tartışmaları değerlendirirken, “Yalçın Beyle açıklama yapanların açıklamaları farklı, eşbaşkanın yaptığı açıklama farklı. Burada iki maymun oynanıyor” demişti.

HDP’nin Eşbaşkanı Demirtaş ise “O üç maymundur, yine birini götürmüşler” diyerek imalı bir cevap verdi.

Bizim de bildiğimiz üç maymun. Erdoğan’ın dediği gibi iki maymun değildi. Bu tabir genelde “görmedim, duymadım, bilmiyorum” anlamında kullanılırdı. Siyasete yansıması ise işte böyle oldu.