"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Normalleşme ne zaman?

Mehmet KARA
14 Kasım 2015, Cumartesi
Türkiye seçimlerini yaptı, ancak bir türlü normalleşemiyor. Önümüzdeki hafta Salı günü milletvekilleri yeminlerini ettikten sonra hükümet kurma çalışmaları başlayacak. Ve geçici hükümetin görev süresi bitecek.

7 Haziran-1 Kasım tarihlerinde yapılan iki seçim arasında geçen 5 aylık süre demokrasi tarihimiz açısından ilginç gelişmelere sahne oldu. Kurulamayan koalisyon hükümeti, ilk defa kurulan geçici hükümet…

Bu beş ayda yaşanan olayların insanlar üzerindeki etkisi de çok ağır oldu. Gözaltında kelepçe takılan, yerde ve merdivenlerde süründürülen hanımlar, bombalanan ilçeler, sokağa çıkma yasakları, her gün gelen şehitler, Ankara Garı saldırısı, öldürülen gençler, basılan ve el konulan gazeteler bu dönemde yaşadığımız bazı olaylar oldu.

Şimdi bunlara bakıp da, memlekette iyi şeyler olduğunu söylemek mümkün mü?

* *  * 

NEREDE SEVGİ, NEREDE ŞEFKAT? 

Sokakta insanların yüzüne baktığınızda çekingenlik, tedirginlik ve korkuyu rahatlıkla görebilirsiniz. Kiminle konuşsanız “Ne olacak bu halimiz” diye soruyor.  Oysa, seçimden birinci parti çıkan ve oyların yüzde 49.3’ünü alan AKP’nin Genel Başkanı Davutoğlu, seçim gecesi balkondan yaptığı konuşmada şefkatten, sevgiden bahsetmişti. Türkiye’nin eski zihniyeti, kaosu, şiddeti, teröre, istikrarsızlığı sandığa gömdüğünü söylerken, “Demokrasiden, hukuktan, merhametten, şefkatten sevgiden geri bir adım gidilmeyecektir. Herkesin hukuku güvence altındadır” diye konuşmamış mıydı? 

Peki, nerede böyle bir Türkiye? Nerede sevgi, nerede şefkat? Terör devam ediyor. Sınırımızın ötesinde dış politikalardaki yanlış adımlar neticesinde kan ve gözyaşı ülkemize sıçradı. 

Uzunca zamandır sevgi dilini, şefkati, hukuk güvencesini, adaleti kaybettik. Sevgi kaybolunca nefret dili kullanılır oldu. Siyasetçilerin kutuplaştırıcı ve ötekileştirici konuşmaları topluma yansıdı. İnsanlar kutuplaştırıldı. Gerilim ve kavga ortamı toplumda büyük yaralar açtı. Bundan beslenenler dahi artık şikâyet etmeye başladı! 

Eğer bir devlet yetkilisi yüzlerce koruma ile gezebiliyor, milletin arasına karışamıyorsa burada bir sıkıntı var demektir. Bu durum tedbirin yanında korkunun da bir neticesidir. 

* *  * 

HÜRRİYETÇİ, DEMOKRATİK HUKUK DEVLETİ

Bu havanın dağılması, ülkenin bu korku ve endişeli havadan çıkarılması gerekiyor.  

Bir de uzunca bir süredir ülkede “korku imparatorluğu” havası hakim. İnsanlar “Siyasî görüşümü söylersem. İşimden, aşımdan olur muyum? Fikrimi söylersem çocuklarım zarar görür mü?” korkusu bütün millete hakim oldu. 

Artık, milleti kutuplaştırmayan, ötekileştirmeyen, milleti “sen-ben” diye ayırmayan, oy almadığı kesimi dışlamayan, aşağılamayan, hakaret etmeyen, rakibini siyasî ahlâk çerçevesinde eleştiren, üslûbu yapıcı olan, milletin bütününü kucaklayan, milletle kavga etmeyen, millete tepeden bakmayan bir siyasî anlayışın ülkeye hakim kılması gerekiyor.

Şu anda en başta yapılması gereken ise, insan haklarına dayalı, hürriyetçi, demokratik hukuk devletinin sağlanmasıdır. Hukukun bir rövanş aracı haline getirilmemesidir.

Hükümete düşen, ilk önce milletin üzerindeki bu korku ve tedirginlikleri kaldırmak olmalıdır. Ondan sonra ekonomik vaatler ve diğer meseleler gelmelidir.

Yani, ülke bir an önce normalleştirilmelidir.

* *  * 

HATIRLATMA!

1 Kasım seçiminden bir gün sonra toplanan MYK toplantısı sonrası açıklama yapan AKP Sözcüsü Ömer Çelik, “Bize oy vermeyen vatandaşlarımızın toplumsal taleplerine de bize oy veren vatandaşlarımız kadar duyarlı olacağız. Bir Türkiye partisi olduğumuzun farkındayız. Türkiye’de öteki yoktur, Türkiye’de herkes ‘biz’dir… Rövanş siyaseti, negatif dil, rövanş dili bizim kitabımızda yazmaz” sözünü burada hatırlatmak istiyoruz.

Uzunca süredir bunların yapılmadığı ortada. Artık bu sözlerin yerine getirilmesi gerekiyor. Milleti bu kadar mutsuz etmeye, tedirgin etmeye ve korkutmaya kimsenin hakkı yok…

Okunma Sayısı: 1756
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • ahmet

    14.11.2015 00:46:45

    aynen katılıyorum.bu, işimden aşımdan olurum,çocuklarım mağdur olur düşüncesi elan hakimdir.taraf olmayan, yanlışları oanaylamayan özellikle memur kesimi açıkça dile getirsem mağdur olurum korkusuna sahip.çünkü hafiyeler,müdahinler,münafıklar aynı anda amirlere, yetkililere haber verir iktidar düşmanı ilan eder.Korku belasıyla söylenmesi gereken bir çok yanlışı sineye çekiyor.halbuki demokrasi, herkesin hakaret etmeden rencide etmeden bölücük yapmadan fikirlerini açıkça söylemesidir.Müsbet tenkid yanlış yapanları yanlışından vaz geçirme çabasıdır.Aksi halde yanlış doğruymuş zannedilerek yanlışa devam edilir.

  • EmrTmk

    14.11.2015 00:19:55

    Bu gidişle hiçbir Zaman normalleşme olmayacak... Ülkeyi yönetenler Başlı Başına zaten bir Sorun....

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı