OHAL 3. kez uzatılırken, 19 Temmuz’a kadar devam edecek… 2. uzatılması MGK’nın tavsiyesi, Bakanlar Kurulu’nda görüşülmesi, peşinden de Meclis’te onaylaması gerekirken bunlar yapılmamış, hem MGK hem de Bakanlar Kurulu toplanmadan imzalar alınarak Meclis’e gönderilmiş ve uzatılmıştı. 

Referandumun hemen ardından yapılan ilk icraat da OHAL’in uzatılması olmuştu. Referandumdan önce toplanan, fakat gündemine almayan MGK, referandumdan hemen sonraki gün toplandı. Bir-iki saatlik toplantının ardından “tavsiye kararı”nı Bakanlar Kurulu’na göndermiş, MGK toplantısının hemen ardından toplanan Bakanlar Kurulu bunu Meclis’e göndermişti. Ertesi gün sabah erken saatlerde Meclis’e gönderilen Başbakanlık tezkeresi yoğun tartışmalar arasında 3. kez uzatılmıştı. Uzatmanın ardından milletvekillerinin referandum yorgunluğunun giderilmesi için Meclis tatile girmişti.

Bazı çevrelerden OHAL’in sona erdirilmesi ile ilgili gelen görüşler öyle anlaşılıyor ki, Erdoğan’ı hayli üzüyor. 

Bir Başbakan yardımcısının OHAL ilk ilân edildiğinde “45 günde biter” dediğini ve bir bakanın “bir daha uzatılmasını istemiyorum” dediği burada hatırlatalım…

Erdoğan üç yıl aranın ardından TÜSİAD’ın Yüksek İstişare toplantısını katıldı. Bu toplantı da TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik, “10 aydır yaşadığımız OHAL döneminin bir daha uzatılmayacağını umuyoruz” sözlerine cevap veren Erdoğan, “OHAL konusundaki endişelerinizi anlamakta zorlanıyorum. Her şey huzura kavuşmadan OHAL’i kaldırmayız” cevabını vermesi OHAL’in daha epey -en azından bu yıl sonuna kadar- uzayacağını gösteriyor. 

Bu konuşmanın bir gün öncesinde Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi de, “OHAL’in 2017 yılında sürmesi bekleniyor” demişti. Şimdi şu soru akıllara geliyor. Cumhurbaşkanı “Huzur gelmeden OHAL kalkmaz” diyor ya, huzur ne zaman gelecek? Huzuru kim getirecek? Huzurun geldiğini nasıl anlayacağız? Huzur gelince kapıyı üç kere çalacak mı?

Milletin devleti yönetenlerden beklentisi bir an önce ülkenin huzuru sağlamaktır. Bu olunca da OHAL’in kaldırılmasıdır…

«««

OHAL İNCELEME KOMİSYONU NİHAYET 

Diğer yandan da 23 Ocak’ta çıkarılan 685 No’lu Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile OHAL kapsamındaki ‘Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu’ kurulmasına kararı verilmiş, komisyon üyelerinin ise 23 Şubat’a kadar belirleneceği ifade edilmişti. Ancak aradan geçen 4 aya rağmen kurulamamıştı. 

Gelen yoğun baskılar neticesinde geçtiğimiz hafta içinde nihayet 7 kişilik komisyon kuruldu. Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Selahaddin Menteş’in başkanlık edeceği komisyonda, Yargıtay, Adalet Bakanlığı, Danıştay, Millî Eğitim Bakanlığı ve Devlet Denetleme Kurulu’ndan üyeler yer alacak.

Bu üyeler iki yıllık süre içinde “ihraç, kapatma gibi uygulamalarla mağdur olduğunu düşünen kişi ve kurumların itirazlarını” inceleyip karara bağlayacak.

Başbakan Yıldırım, Genel Başkan olarak yaptığı son Salı günkü grup toplantısında, Komisyon üyelerinin belli olduğunu, “İtirazlar artık tek bir kuruma değil, bu merkeze adeta bir mahkeme gibi çalışacak bu merkeze yapılacak karara bağlanacak. Müracaatları haklı görünenlerin hakları iade edilecek. Haklı görünmeyenler içinse yargı yolu açılmış olacak” diyerek açıklamıştı.

Komisyonu’da OHAL kapsamında alınan ihraç, kapatma gibi kararlara ilişkin yaklaşık 200 bin başvurunun gelmesi bekleniyor. OHAL Komisyonu kararıyla ihracı kaldırılan memurlara 15 gün içinde göreve dönüş yolu açılacak.

Komisyona başvurular valilikler aracılığıyla yapılacak. Kamu görevinden ilişiği kesilenler en son görev yaptıkları kuruma da başvurabilecek. Komisyonun başvuru almaya başladığı tarihten önce yürürlüğe konulan KHK’larla ilgili başvuru alma tarihinden itibaren 60 gün, bu tarihten sonra yürürlüğe konulan KHK’larla ilgili olarak ise Resmî Gazete’de yayımlanma tarihinden itibaren 60 gün içinde yapılmayan başvurular işleme alınmayacak.

Bu komisyonun 2 yıl çalışacağı, bu süre yetmezse Bakanlar Kurulu kararıyla birer yıl uzatılabileceği hesaba katılırsa mağduriyetlerin ne kadar uzun süreceği de ortaya çıkıyor. Burada genel bir kaide olan ve Başbakan Binali Yıldırım’ın komisyonun kurulduğu günlerde söylediği “Geç kalan adaletin adalet olmadığı”nı sözlerini bir kez da hatırlatmakta fayda var.

Şimdi merak edilen 7 kişilik bu komisyonun bu yükün altından nasıl kalkacağı…

««« 

“VARSA ADALET, YOKTUR REZALET”

Geçtiğimiz hafta Meclis’te gündem dışı konuşan AKP Kahramanmaraş milletvekili İmran Kılıç’ın adaletle ilgili ifadelerini yorumsuz olarak burada paylaşmak istiyoruz. 

Diyor ki, Kılıç, “Adalet mülkün temelidir. El Adl Allah’ın isimlerindendir. Allah her şeyi bir ölçü ve denge üzere yaratmıştır. Ölçüyü, dengeyi bozmamak ve adaletli davranmak elzemdir, insanlığımız bunu gerektirir. Adalet hakikatten, saadet adaletten doğar. ‘Bir devletin devam ve bekası adaletle mümkün olur’ demiştir Hazreti Ali. Âbidin ibadeti nefsini, adilin adaleti âlemi ıslah eder, ama suçlunun beraat ettirildiği yerde hâkim hüküm giyer. Zalimleri affetmek mazlûmlara ezadır, cezadır. Varsa adalet yoktur rezalet. Adalet güzeldir, fakat yöneticilerde olursa daha güzeldir. Hâkimsiz ve hekimsiz memlekette oturma der atalar. Başkasını yargılayan er geç kendisi de yargılanır. En büyük yargı Hakk’ın ve halkın yargısıdır. Bu terazi ağır ve ince tartar denmiştir…”