Başbakan Ahmet Davutoğlu, Pakistan ziyaretinin dönüş yolunda uçakta gazetecilerin sorularını cevaplandırırken öyle bir şey söylemiş ki, herkes gibi bizim de kafamız karıştı…
Davutoğlu, “Paralel yapının PKK’yla ilişkisini biliyoruz” demiş. HDP ve Kandil’e çağrıda bulunmuş: “Tahrike yönelmeyin, Türkiyeli olarak düşünün…” (Türkiye, 19.2,15)
Oysa biz biliyoruz ki, (ya da öyle biliyorduk) PKK ile de İmralı’daki terörist başı Öcalan’la da görüşen hükümet adına MİT… PKK’nın siyasî kanadı, ya da uzantısı denilen HDP ile de görüşen hükümet…
Şimdi şunu sormak gerekmez mi: PKK ile görüşen paralel yapıysa, hükümet kimlerle görüşüyor? Çözüm süreci kimlerle yürütülüyor?
***
28 ŞUBAT DÂVÂSINDA SÜRPRİZLER BİTMİYOR?
54. Refah-Yol Hükümeti’ni düşürmekle suçlanan, aralarında dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı ve 2. Başkanı Çevik Bir’in de bulunduğu 103 sanığın yargılandığı dâvâ, Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye devam edilirken ilginç gelişmeler de yaşanıyor.
Bunlardan birisi de o dönemde Adalet Bakanı olan Şevket Kazan’ın mağdur sıfatıyla verdiği ifadede yaşandı. Kazan’ın, “Ben şikâyetçi değilim” demesi hayretle karşılandı. İfadesinde, “O dönemde size doğrudan bir tehdit var mıydı?” sorusuna ise “Hayır, doğrudan bir tehdit gelmedi” demesi ilginç değil mi?
Bu sözleri avukatı İsmail Aydos’u da şaşırtmış olmalı ki, Kazan’ın çok yorulduğunu bu hususun tekrar sorulmasını talep etmiş. Hâkim de tekrar sormuş. Kazan yine, “Şikâyetçi değilim” demiş. Bunun üzirine söz alan sanıklardan Çevir Bir, “Kendilerine saygı duyuyorum” demiş. Sonra salonda Çevik Bir başta olmak üzere sanıklarla tokalaşıp mahkeme salonundan ayrılmış.
Ancak aynı günün akşamı sürpriz bir gelişme daha oldu. Kazan, akşam saatlerinde bu kararından vazgeçmiş ve mahkemeye bir dilekçe vererek, sanıklardan şikâyetçi olduğunu bildirmiş. Kazan’ın mahkemeye gönderdiği dilekçede sanıklardan şikâyetçi olduğunu bildirmesi ile ilgili Avukatı İsmail Aydos, “Eve gidip biraz düşündükten sonra şikâyetçi olmaya karar verdi. Şevket Bey 82 yaşında ve hafızasında sıkıntı oluşuyor bazen. Buna bağlamak lâzım” şeklinde bir açıklama yaptı. (Hürriyet, 19.2.15)
“Postmodern darbe” olarak tarihe geçen 28 Şubat dâvâsında sürprizler devam ederken, o dönemde mağdur olanlar haklı olarak şunu soruyorlar: “Yoksa 28 Şubat’ı biz mağdurlar mı yaptık?””
***
“GÖREVİ TARAFSIZLIKLA YERİNE GETİRMEK İÇİN...”
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “400’ü verin yeni Türkiye’yi, yeni anayasayı, başkanlık sistemini kuralım…”
Cumhurbaşkanlığı yemini: “Türkiye Cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine ant içerim.”
Elazığ mitinginde Erdoğan, “Milletin işbaşına getirdiği Cumhurbaşkanı’na konuşma yasağı getireceksin. Kusura bakma bizim önümüzü kesecek yiğit görmedik daha…”
Yoruma gerek var mı? Yorum zaten cümlelerde…