Böyle bir ortamda, dün gazetelerin Ankara Temsilcileri ile bir araya gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, terör, OHAL, KHK’lar, dış politika bağlamında Suriye ve İsrail’le varılan anlaşma gibi bir çok konudaki sorulara cevap verdi.

Gazetemize temsilen bizim de katıldığımız ve yaklaşık 2 saat süren toplantıda dikkat çeken ise, gazete ayrımı yapılmadan bütün gazetelerin toplantıya çağrılmasıydı. 15 Temmuz’dan sonra siyasette yaşanan yumuşamanın, medya arasındaki ayrımcılığı ortadan kaldırmasını ve akreditasyon uygulayanlara örnek olmasını temenni ediyoruz.

ÇOY SAYIDA MAĞDUR ŞİKÂYETİ ALIYORUZ

Gelelim Kılıçdaroğlu’nun sorulara verdiği cevaplara…

OHAL uygulamasına parti olarak destek vermediklerini söyleyen Kılıçdaroğlu’nun OHAL kapsamında yayınlanan Kanun Hükmünde Kararnamelerle ilgili sıkıntıları anlattı. Bu konudaki endişelerini hem Erdoğan’a, hem de Yıldırım’a aktardıklarını ve partilerinde bir komisyon kurduklarını aktaran Kılıçdaroğlu, çok sayıda mağdur şikâyeti aldıklarını, şikâyetlerde hiçbir ayrım yapmadıklarını, bu kapsam da Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli’ye bu şikâyetleri ilettiklerini ve geri dönüşler aldıklarını söyledi. Kılıçdaroğlu’nun bu manada grupta söylediği, “Bir masumun hapse girmesinden, bin şüphelinin dışarıda olması daha evlâdır” sözünü de burada zikretmekte fayda var.

PARLAMENTO SÖZ SAHİBİ OLMALI

“Devletin yeniden yapılandırılması”nın OHAL kapsamında KHK kararnameler ile yapılmasını yanlış bulduklarını anlatırken, “Devleti yeniden inşa etme görevi yürütmenin değil, yasamanın görevidir. Parlamento yerinde duruyor. Darbe teşebbüsünde Meclis görevini yapmış ve açık tutulmuştur.  Ortak akıl parlamentodur. Milletin iradesiyle seçilmiş insanlardan oluşur. Devlet hepimizindir. Akıl akıldan üstündür. Devlet yeniden yapılandırılırken parti ayrımı yapmadan herkesin görüşü alınmalıdır. Tek parti bunu yaparsa demokrasiye ciddî zararlar verilir. Devlet yeniden yapılandırırken parlamento söz sahibi olmalıdır. Hükümet KHK’larda çıkan yanlışlıkların, hataların OHAL süresi içinde çözeceklerini söyledi. Bunun takipçisi olacağız” sözleri dikkat çekti.

TERÖR ÖNLEMEK İÇİN BİRLİKTE HAREKET EDİLMELİ

Terör olaylarının artmasıyla ile ilgili olarak da, “Bütün olayları FETÖ’nün üzerine atalım’ kolaycılığına gidilmemeli. PKK’nın pek çok ülkede temsilcilikleri var. Bu konuda daha akılcı politikalar geliştirmeliyiz. Bundan önce terör bataklığını kurutmak yerine sineklerle uğraşıldı. Terörle mücadele için uluslar arası boyutu, ekonomik, sosyal, güvenlik, kültürel yönleri bütünüyle ele alınmalı. Salt siyasete bu konu bırakılmamalı. Nasıl 15 Temmuz’dan sonra bir araya gelinip konuşulduysa bu konuda da bu yapılabilmelidir. HDP terör ile arasına mesafe koymalı. HDP dışlanmamalı, meşru alanın dışına itilmemeli” diye konuşması, terörü önlemede verecekleri desteği gösterdi.

17-25 ARALIK’I DARBE TEŞEBBÜSÜ İLE BİR ARADA TUTMAK DOĞRU DEĞİL

17-25 Aralık’ı darbe teşebbüsü soruşturmasının miladı kabul edilmesinin yanlış olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “17-25 Aralık’ı darbe teşebbüsü ile bir arada tutmak doğru değil. Yargı süreci sonuçlandırılmalıdır. Biz 17-25 Aralık ve 15 Temmuz en iyi tahlil eden partiyiz. 15 Temmuz bir yolsuzluk operasyonu değildir. Kimse 17-25 olaylarını aklamaya yeltenmesin, darbeyi de v??????????

15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili olarak siyaset ayağının ortaya çıkarılmazsa meselenin çözülemeyeceği söylerken de, “Bir kişi bir cemaate mensup olabilir. Ama bu devletin üst kademelerine gelmek için kullanılamaz. Bu yapılmazsa liyakat sistemi çökmüş olur…”  demesi de dikkat çekti.

KURTULMUŞ’UN SÖZLERİ VE SURİYE’YE SİLÂH YARDIMI…

Toplantının en dikkat çeken noktası, bugün belki birçok gazete tarafından manşete çıkarılacak olan sözleri ise, Türkiye’nin Suriye’ye silâh yardımı yapmaya devam ettiği noktasındaki sözleri oldu…

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un “Başımıza gelen birçok şey, Suriye’deki durum ve Suriye politikasının bir sonucu olmuştur” sözünün kendilerinin yıllardır söyledikleri noktaya gelinmesi olarak değerlendirirken, “Bunu biz söylediğimizde Esadçı ilân ediyorlardı” dedi. 

“Türkiye Suriye’ye silâh göndermeye devam ediyor. Bu sıkıntılı bir durum. İflâs eden bir dış politika inşa edilmeye çalışılırken, bu tür hataların yapılmaması lâzım. Dış politikada eksen düzeltilirken, bütün partilerden görüş alınmalı…” sözleri, bir gazetecinin “Bu sözlerinizde Türkiye’yi şikâyet etmiyor musunuz? Türkiye uluslar arası camiada bu sözlerinizle sıkıntıya girmeyecek mi?” değerlendirmesine yol açtı. 

Kılıçdaroğlu bu değerlendirmeye, “Bilinmeyen bir olay mı? Yanlış devam ediyorsa gözümüzü kapatamayız. Bunu yaparsak ülkemize en büyük kötülü yapmış oluruz. Ben bu uyarıyı yapmayacağım da ne yapacağım? Devletlerin örtülü operasyonları olur, ama bunun ötesine geçilirse ülkeye zarar verir. Siyaset kurumu yanlışlarından ders çıkarmalıdır” şeklinde cevaplandırdı.

İSRAİL İLE ANLAŞMA…

Meclis gündeminde olan Türkiye-İsrail anlaşmasına da sert tepki gösteren Kılıçdaroğlu şu değerlendirmede bulundu: “220 milyar dolara Türkiye’nin itibarı satıldı. Türkiye bir şey elde edemedi, hep İsrail’in dedikleri oldu. Özür mektubu bile göndermediler, telefonda özür dilemişler. Anlaşmada tazminat kelimesi bile yok. Türkiye herkesin tokat attığı bir ülke olmamalı…”

Toplantının sonunda ise, Türkiye’nin baskı ve cadı avı atmosferinden bir önce kurtulması ve sür’atle normalleşmenin önemine dikkat çekerken, mücadelenin hukuk içinde yapılması gerektiğinin de altını çizdi.