"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tilkinin pireleri ve yosun

Mehmet YAŞAR
09 Mayıs 2014, Cuma
Kâinat, hiç durmadan bir şeyler fısıldamakta. Onu duymak için durmak ve sessizce dinlemek gerek.
Sevgili İbrahim Özdabak, bir muhabbetimizde annesinin hâlâ kendisine yol gösteren bir sözünü nakletmişti.
‘Yavrumcuğum, bir konuda karar vermen gerektiğinde etrafındaki sesleri, konuşulanları, sana söylenenleri dinle. Allah onların dilinden, yapman gereken şeyi mutlaka kulağına fısıldar.’
Annemiz, Anadolu’nun samimane ve safiyane insanına yakışan hikmet dolu bu sözle, o gün bugündür bana da ders vermiş oldu. Çoğu kere kendi iç gürültülerime kulağımı tıkayıp, pek beceremesem de dışımdaki fısıltılara dikkat kesilmeye çalışıyorum.
Onlardan biri de geçenlerde tilkilerden geldi.
Öğrendim ki tilkiler pirelendikleri zaman çok ilginç bir yolla bu dertlerinden kurtuluyormuş.
Önce bir su kenarına gidiyor, ağzına yosun veya bir tahta parçası alarak yavaş yavaş suya giriyormuş.
Tilkinin vücudu ıslandıkça suyu sevmeyen pireler kuru yerlere doğru kaçmaya başlıyormuş. Tilki ağzındaki yosun ıslanmayacak ve sadece burnu dışarıda kalacak şekilde tamamen suya gömülüyormuş. Ve bu esnada pireler bulabildikleri tek kuru yer olan yosuna zıplayıp canlarını kurtarmaya çalıyormuş.
Tilki ise bir süre sonra yosunu suda bırakıp, hızla oradan uzaklaşıyor ve kıyıya çıktığında piresizliğin keyfini sürüyormuş.
Tilkiler, pireleri ve yosun...
Aslında  insanın durumu da pek farklı değil tilkiden. Şöyle bir düşününce gördüm ki zihnimde, kalbimde, ruhumda asalak gibi yaşayan pirevarî ne çok fikir, hissiyat ve hallerim varmış meğer.
Kaşımakla geçmeyen, yeni yeni yumurtalar bırakan, enerjimi emen pireler uçuşmaktaymış hayatımda...
Peki bütün asalaklardan arındıran, temizleyen hakikat nehri akıp dururken insanın önünden, neden hâlâ kumsaldaki kumdan kalelerin peşindeyiz?
Hani nerede bizim yosunumuz?
Bir tilki maharetiyle o nehrin içinde yüzmeyi nasıl becereceğiz?
Bu pirevarî sorular zıplarken zihnimde, yazılacak her cümlenin yeni pireler üşüştürme ihtimalini düşünüp lâfı fazla uzatmamak lâzım.
İbrahim Abimizin annesinin söylediği hakikatteki gibi, aradığımızı bize fısıldayan kâinata kulak kesilmemiz, yeter de artar bile.
Okunma Sayısı: 3772
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • metin GELEN

    9.5.2014 23:40:00

    millet yoga yerine bu yazıyı okusa hem zaman hemde para kaybetmemiş olur GAZETENİZİ İTİNAYLA VE SABIRSIZLIKLA TAKİP EDİYORUM TEŞEKKÜRLER BAŞARILAR

  • Osman Yiğit

    9.5.2014 14:46:00

    Ağabey bu güzel hakikati bizlerle paylaştığın için teşekkürler.
    Konuşan yalnız hakikattir..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı