"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mehmet

Muzaffer KARAHİSAR
21 Şubat 2017, Salı
Dışarıdaki sokak lambasından penceresine yansıyan ışıklar, odadaki zifiri karanlığı güçbelâ kovmaya çalışıyordu.

Ruhunu sarıp sarmalayan karanlığın zulmetinden seccadeyi görecek kadar, ışık huzmesinin aydınlığına razıydı. Alnının secdeye tatlı bir dokunuşuyla manevî iklimlere, lahutî derinliklere, esrarlı âlemlere ulaşma zamanını gurbet gecelerinin leylisinde bulmuştu.

“Beni kimsecikler okşamaz madem, / Öp beni alnımdan, sen öp seccadem.” şiirden aldığı ilhamla secdeden mi’raca yükselen niyazların, yakarışların bereketi, zenginliği ruhunu ferahlatıp İlâhî sevginin tükenmez huzmelerine yöneliyordu.

“Kaç yıl sürmüştü Bediüzzaman’ın çilelerle dolu hapishane günleri?” diye sordu öylesine. Küçük bir kıvılcım gönüllerdeki irfan meşalelerini tutuşturmuştu Barla ’da. Sonra hapisler, sürgünler, işkenceler ve zehirlemeler….  Zulüm devam etmişti yıllarca. 

İmana susamış gönül erleri yıllar boyu, yollara düşmüş onun irfan mektebine koşmuşlardı. Yokluk, yorgunluk, açlık, zulmet ve ceberrut devrinin korkutucu karanlıkları onları yıldıramamıştı. Anadan, yardan, candan geçmiş Nur sevdalıları, Nur postacıları, Nur Talebeleri, sıddıklar, kahramanlar, fedakârca Kur’ân nurlarını, iman hakikatlerini sath-ı arza taşımışlar.  

Mehmet, Yemen ellerine gitmiş, Galiçya’ya varmış, Kut-ül Amare’de zaferin sevinç çığlıklarını duymuştu tarihten. Yaşlanmış, yorgun, yalnız bir savaş gazisinin ruhunu taşıyordu. Antep’te eski, yıpranmış, köhne bir taş handa, küçük odanın beton duvarlarına bakarak içinde huzurun esintileriyle tevekkül ve teslimiyetle kalan günleri sayıyordu.

Kolunun birini can siparane savaştığı Bağdat topraklarına bırakan dedesi Osman Gazi’nin dizinin dibindeki rahle-i tedriste duâlarla, niyazlarla ve savaş hatıralarıyla ruhu yoğrulmuştu. Cihadın büyüğü nefisle olan manevî mücadele olduğuna inanmıştı. Onun için tevekkülle, teslimiyetle, kadere rıza gösterip sabır içinde şükretmesini öğrenmişti. 

Gurbet içinde gurbetleri, hasret içinde hüzünleri, esef içindeki hicranları ve ayrılığın acısını gönlü marifette aşk ateşi alevlerinde mezc olup pişmişti. İlâhî takdirin tecellisindeki hükme inandıktan sonra cesedin metanetinin hesabına lüzum görmemişti. Fenaya, zevale, ademe mahkûm varlığı bekaya, ebedî ve sermedi zenginliğe feda etmenin yolu bu olsa gerek, diye düşündü.

Mehmet’in savaşta, dağda, kırda, bayırda, yükseklerde dalgalanan al bayrağın rengi tecessüm etmiş yanaklarında. Hürriyete susamış gönüller hep Mehmet’i düşünür. Sevinçler onun hatırasını yansıtır. Üzüntüler onu hatırlatır. Gözyaşlarının yönünde onun masum bakışlarının berraklığı fark edilir. Onun sevgisi gönüllerde kilitli, hasreti nakış nakış ufuklara işlenmiş, gökkuşağının rengine talihi yazılmış, çöllere düşen mecnun seraplarda görmüş onu. 

Mehmet secdeye kapandığında mahlûkat zikrini hissetmiş yaralı kalbiyle. Sonra marifetullah pencereleri açılmış bir bir. Akşamın hüzünlü karanlığında şimşek gibi talaz almış götürmüş onu. Mehmet, Antep’teki taş handandan sıddıklara, saff-ı evvellere kavuşmuş diye konuşulur olmuş, epey zamandır.

Şimdi o, makûs hücrede yıllar öncesinden duvarda asılı rengi solmuş bir resmi kalmış. Yüzündeki tebessümde savaş yıllarının cesareti, vakarı okunuyor. Saçlarına zindanları ağartan gümüş simler serpilmiş. Alındaki çizgiler, masum bakışlar yılların bıraktığı hatıraları söylüyor. Ayağında kadere teslimin zaferi, gazilik nişanesi var. 

Ahvali zaman ve kıyamet emarelerinin kıskacındaki biçare nefsimin feveranını Mehmet duyar mı bilmem? Başı dumanlı dağlardan aşan turnalara, esen yele, akan suya söylesem gider mi selâmım? 

Bu şiir belki duygularımı iletir ona:

“Mehmed’im, sevinin, başlar yüksekte!
Ölsek de sevinin, eve dönsek de!
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!
Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!
Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!”  

N. F. K.

Okunma Sayısı: 1862
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • ahmet sacid

    21.2.2017 09:04:04

    Ümmeti Muhammedin Mehmetleri dini mübini islamı yaşayacak ve yaşatacktır.İnşaallah

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı