Çocuk terbiyesinde en faydalı ve yerinde muhatabiyet muhakkak ki, bütün paylaşımlarımızı çocukları kandırmamak üzerine bina edilmelidir.
Çocuklara ilk eğitim ve öğretim dönemlerinde verilmek istenenlerin tarzı ve yolu nasıl başlatılırsa öyle gider, devam eder.
Öyleyse çocuklarımızla yapacağımız konuşmalar, anlatımlar, tecrübe aktarımları, öğretmek istediğimiz herşey her zaman mükemmel olmasa da muhakkak bir şekilde doğru olmalıdır.
Çocukların temel dinî bilgileri ve İslâm adına öğrenmesi lâzım gelen her şey önce, evvelâ doğru olmalı sonra tam ve eksiksiz olabilmelidir.
Hiç taviz verilmeden ve tevilsiz, beşerî hiçbir fikir karıştırılmamış öğretilecek ve eğitime tabi tutulacak ilk konu ise; Allah’ın emir ve yasaklarının hakkıyla, tam ve eksiksiz bir şekil de dile getirilmesi, izah edilmesi ve aktarılmasıdır.
Kimin fikri ve müdahalesi olursa olsun Allah’ın Kur’ân’da ve Peygamberimizin (asm) hadislerinde yer alan farz emirlerde ve sünnetlerinde değişiklik, eksik aktarma ve anlatma veya tevil ve tavizler vererek izahlar; çocuklarımızın hem dünyaları, hem de ahiretleri noktasından kesinlikle yapılmamalı ve mes’ul duruma düşülmemelidir.
Çocuklarımıza dinî her türlü bilgi verilirken, öğretilir ve terbiye edilirken muhakkak ilâhî ve değişmeyecek emir ve istekler, beşeri, insan fikri ve düşünceleri olarak ayrım yapılarak anlatım ve öğretim yapılmalıdır.
Çocuk bilmeli ve iman etmelidir ki; annesinin, babasının, öğretmeninin ve çevresindeki bütün terbiye faktörlerinin din konusunda birer fikirleri, düşünceleri ve öğretecekleri bilgileri vardır. Ama bunlar değişebilir, eksik veya fazla olabilir. Fakat Cenab-ı Hakk’ın emir ve yasakları kesinlikle değişmez ve değiştirilerek anlatılmaz kendisine veya başka çocuklara verilemez.
İlâhî ve beşerî fikir ve düşüncelerin muhakkak bir şekilde çocuklarımızın zihinlerinde, akıllarında hatta hayallerinde canlandırılması ve yerleştirilmesi şarttır.
Çocuk ilk olarak Allah’tan istemeye başladığı “tek sermayesi sesi” ile acz ve zafiyetinin ne kadar kuvvetli olduğunu, sadece Allah’tan istemenin ve inanmanın kendisinin ömür boyu bağlı olacağı ve kalacağı bir güç ve iktidar, Rezzak ve Rahman sahibi Allah’a iyice bağlayacağını; baştan fıtrî olarak öğrendiği gibi hayatı boyunca da Allah’ın emirlerine ve isteklerine hiç değişiklik yapılmadan uymanın kendisinin menfaatine olduğunu bilmelidir.