Ahirzamandaki küfrün ve dalâletin, yoldan çıkmışlığın şiddeti ve azameti o kadar fazla ve büyük ki; ehl-i imanı, Kur’ân ve İslâmiyet cenahındaki mü’min ve Müslümanları binbir türlü desise ve hücumlarla maalesef bunaltıyor ve mağlûp ediyor…
Şeytanın da dessasane yardım ve yönlendirmeleriyle insan bu hücumlar karşısında eğer her an hazırlıklı ve donanımlı değilse; hem mücahedeyi nefsiyede hem de mücahedeyi imaniye ve Kur’âniyede zorlanarak mağlûp olabiliyor…
Her zaman ehl-i imanın dile getirdiği gibi mü’minin bu zamanda en önemli eksiği; kuvvetli, sarsılmaz ve her hücuma dayanabilir bir imana sahip olamamasıdır.
Madem sadece tarif ve tasvirlerde değil bizatihi herkes bu ahirzaman dalâletini, sefahatini ve hücumlarını hayatlarında görebiliyorlar, yaşıyorlar ve vaveyla-yı kalbiyi koparıyorlar; elbette ki en kısa yoldan derhal bunun çaresine de bakabilmelidirler.
Çare ve hücumlara karşı koyabilmenin yolu mademki kuvvetli bir imandır. Bunu elde etmeye bakmalıyız… Her türlü saldırı ve hücumlara karşı mücadele edecek, karşı koyacak konum ve duruma gelebilmeliyiz…
Kuvvetli bir iman sahibi olabilmek için donanımlı olabilmenin yolu hiçbir şekilde taviz vermeden Kur’ânî, imanî, İslâmî mevzuları okumak ve elde etmektir.
Bu ahirzaman insanının en kestirme ve kısa yoldan imanî meseleleri elde etmesi, okuması ve öğrenmesi ise ancak bu zamanın muhteşem Kur’ân tefsirleri olan Risale-i Nurları okumak, anlamak ve anlatmakla mümkün olabilir…
Zamanımızın cihadı, cihad-ı maneviyesi budur. Kendi nefis ve şeytanını susturmak, imanî mevzuları hakkıyla elde edebilmek için sabırla ve devamla, hakkını vererek Risale-i Nurları okumak ve anlamak…
Bu zamanda en çok lâzım ve elzem mesele: “En mühim bir mücahede olan ehl-i dalâlete karşı mânen mücahede etmektir.” Rabbim bizleri bu yolda muvaffak ve muzaffer kılsın inşallah…