"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

‘Seyda karşılıksız bir şey içmedi’

Rifat OKYAY
10 Nisan 2018, Salı
Bir hazan mevsiminde dört mekân, dört su - 11

“Babaannem safi kalpli, ama ferasetli biri olduğu için, pencereden seyrettiği manzarayı kastederek Babama, “Oğlum Hamid gördün mü, Seyda karşılıksız bir şey içmedi!” der. “Aman anne, Seyda bize ne verdi ki?” diye sorunca, “Göreceksin, bu yıl bahçedeki ağaçlar nasıl bol meyve verecekler” diye cevap verir. 

Dersanedeki arkadaşlar ve Bekir Berk Ağabey “olur”, dediler, ama Molla Hamid Ağabey yatsıyı kılınca hemen yatarmış. Bu konularda da titizdi. Gece rahatsız edilmekten hoşlanmazdı ve kızardı. Selahattin Ağabey de bunu bildiği için, muziplik olsun diye bu teklifi yapmıştı. Neyse Hamid Ağabeyin evinin bulunduğu sokağa girince; Bekir Berk Ağabeyimiz her zamanki gibi başladı marş okumaya. 

“Artar cihatla şevkimiz,

Fahr-i Resûl Sultanımız,

Kur’ân bize ihsan-ı Hak,

Uğrunda aksın kanımız”

Bekir Berk Ağabey önde olmak üzere on kişi Molla Hamid Ağabeyin evinin kapısına marş okuyarak gelmiştik. Gece sessizliğinde sokak adeta inliyordu.

Sokağın sakinleri gecenin o vaktinde evlerinin pencerelerinden bizleri, ne oluyor, diye seyretmeye başlamıştı. Hamid Ağabeyin sonradan anlattığına göre, birbirlerine “İhtilâl oldu, kalkın” diye haber veriyorlarmış!..

Horhor Medresesi’nin Ermeniler yakıp yıktıntan sonraki hali.

Hamid Ağabeyi daha fazla kızdırmak isteyen Selahattin Akyıl Ağabey ise kapıya tekmeyle sert sert vuruyordu. Fakat Bekir Ağabey kapının en önünde… Derken Hamid Ağabey gece kıyafetiyle kapıyı açtı. Tam bizlere kızacaktı ki, Bekir Berk Ağabeyi karşısında görünce hızını kesti ve, “Bekir Bey, sen akıllı adamsın, bu delilerle bu gece vakti işin ne! Deprem veya askerî ihtilâl oluyor zannettim!..” dedi. Bekir Berk Ağabey gayet üsturuplu bir şekilde, “Ağabey Bediüzzaman bu evde senin kahveni içmiştir. Biz de o kahveyi içme şerefine ermek için geldik!..” deyince, Molla Hamid Ağabey sükunet buldu ve bize “Buyurun” deyip içeri aldı. Evin üst katına çıktık ve bize kahve ikram etti. Kendisiyle gündüz konuşan komşuları, “Yahu Molla Hamid! Gece korktuk. Bu neyin nesi?  Bizler senin evini askerler bastı, seni götürdüler zannettik” derler. Hamid Ağabey de, “Kardeşler, kurbanlar; bu gelenler Bediüzzaman’ın Avukatı Bekir Berk ve arkadaşlarıdır. Bekir Berk’in gelişi böyle olur…” demiş. Halil Ağabey; “Bursa’lılar bunları anlatırken hayalen o günlere gittim…” dedi ve gözleri dolu dolu, “Ah nerede o günler? Nerede o koro halinde söylenen marşlar?”

Üstad’ın kahve içtiği oda

İsterseniz “Üstad’ın kahve içtiği oda” meselesinin aslını Molla Hamid Ağabeyimizin oğlu Hasan Ekinci Ağabeyden dinleyelim; 

“Babam Üstad’ın hizmetine devam ederken, bir gün annem, ‘Oğlum, Molla Hamid’im, Seyda’yı evimize bir davet etsen de gelip evimizi şereflendirse!’ der. Annemin bu sözü  babamın çok hoşuna gider. Bu güne kadar bunu niçin akıl etmedim diyerek hayıflanır ve günlerden bir gün ders anında ‘Seyda bugün bizim eve gitsek mi?‘ diye teklif eder. Üstad da ‘Sahi istermisin gidelim’ der. Babam ‘Hem de ailecek isteriz, bizim için şeref olur’ der. Hemen hazırlanırlar ve yola koyulurlar. Üstad babamla birlikte öğle üzeri Kerpiç’ten yapılı iki katlı evimize gelir. 

Babam Üstad’ı ikinci kattaki misafir odasına çıkartıp sedire oturtur ve  ‘Üstadım ne yer, ne içersiniz?’ diye sorar. Üstad, ‘Bir şey yemem, ama sütünüz bulunur mu?’, ‘Evet, bulunur’ dedim. ‘O zaman bana bir sütlü kahve getir.’ Babaannem kahveyi pişirir. Babam fincanla kahveyi Üstadımıza takdim eder. Üstad kahvenin yarısını odada içtikten sonra, ‘Bahçeniz var mı Hamid?’ diye sorar. ‘Var efendim’ der babam. ‘O halde biraz da bahçeye çıkalım.’  Kahve fincanı elinde olduğu halde bahçeye çıkarlar. Kahvenin yarım kalan kısmını da bahçede ağaçların altında içer. Sonra evimizden ayrılarak yakınımızdaki Nurşin Camiine dönerler… Daha sonra babaannem safî kalpli, ama ferasetli biri olduğu için, pencereden seyrettiği manzarayı kastederek babama, “Oğlum Hamid gördün mü, Seyda karşılıksız bir şey içmedi!.”  der. ‘Aman anne, Seyda bize ne verdi ki?’ diye sorunca, ‘Göreceksin, bu yıl bahçedeki ağaçlar nasıl bol meyve verecekler’ diye cevap verir. Babamın da ifadesiyle ‘Bahçemizdeki ağaçlar yaşlanmıştı. Belki on seneden beri hiç meyve vermiyorlardı. Fakat Üstad’ın geldiği senenin yazında o kadar bol meyve verdiler ki, dalları yerlere indi. Dallar kırılmasın diye altlarına direkler dayadık. İçleri oyulana kadar bahçedeki ağaçlar hep öyle meyve vermeye devam ettiler. Seyda’nın sütlü kahveyi evimizde içtiği tarih, 1923’tür.  O tarihten 1975’e kadar evimizden süt hiç eksik olmamıştır…”

Bizleri yetim bıraktınız, gittiniz

Nerdesin Hamid Ağabey, nerdesin Bekir Berk Ağabey? Nerdesin Halil Uslu Ağabey… Bizleri yetim bıraktınız gittiniz… Nerede bizlere muharrik güç olan, heyecana getiren; sizlerin şevki, hizmet aşkı, sadakati, uhuvveti? Sizleri çok özledik… Sizleri unutamayız ey Nur’un kahramanları!.. Üç ağabeyimizi ve bütün vefat eden Nur kahramanı talebeleri rahmetle, minnetle ve dua ile anıyoruz…Üstadımız başta olmak üzere hepsinin ruhları için El-Fatiha…

Her türlü meşguliyet karşısında Kur’an’a, imana, vatana ve millete hizmet için cihadı üstün tutan; Her türlü zahmet ve gelecek zararlara karşı kudsî hizmetlerden geri kalmayan, sarsılmayan ve metanet sahibi olan; İmanî, Kur’ân’î hizmetler için sadakatli olarak müfritane irtibatı hiçbir zaman kesmeyen; Hizmet için azim, sabır ve gayret gösteren; Manevî fırtınalara karşı tevekkülvâri  ihtiyatlı olan; Azami himmetin yanında daima her işinde şer’i meşvereti esas tutan; En önemlisi de Risale-i Nurları iman, Kur’ân hizmeti için okumayı ve okutmayı en önde tutan; Cemaat ruhu, şahs-ı manevî için cemaat namazı, tesbihatı, Risale-i Nur derslerini devamlı, dikkatli ve sabırlı bir şekilde kudsi manaları yaşayarak gösteren aziz Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî, mazi kıt’asında Allah onlardan razı olsun böyle kahramanlarla, sıddık ve metin insanlarla beraber olmuştu…

DİZİ: RİFAT OKYAY

[email protected]

-DEVAMI YARIN-

Okunma Sayısı: 3618
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı