Ben Risale-i Nurlar’ı okuyarak imana ve Kur’ân’a hizmet ediyorum, diyenler bunu fiilleriyle ve amellleriyle de göstermek, izhar etmek ve ispat etmek zorundadır.
Bir kere bakış açısı bile ebedî olmayan dünya ile ebedî olan ahiret umurunu, işlerini tefrik etmekte ve ayırmaktadır.
Şimdi bir kısım Nurcular’ın, diğer bir kısmı siyaset adına tekfir etmeleri ve bunun için kendi görüşlerini ispat noktasında Risale-i Nurlar’a sadece siyaset adına ve siyasî destekleri adına delil getirmeleri ne kadar doğrudur?
Risale-i Nurlar imanî ve içtimaî ve siyasî bahisler, konular noktasından bir külldür, bütündür ve birbirini tamamlayan, destek veren, tasdik eden küllî manalar içerisinde birlikte zikretmektedir.
Siyasilerin ve siyaset adına savların, görüşlerin kesinlikle binde biri bile zikredilmemekte ve bahisleri geçmemektedir. Geçemeyeceğini ve yazılamayacağını müellifi kendisi de zikretmektedir.
Amma Risale-i Nurlar’da imanî bahislerin; izah ve ispatı, delillendirilmeleri, içtimaî noktalardan destek ifadeler iman ve Kur’ân namına Risale-i Nurlar’da geçmekte, zikredilmektedir.
Kur’ân’a, imana, İslâma bir hücum siyaset adına varsa… Yine dessas siyasî planlar ve menfaatlerle imanî, Kur’ânî meselelere saldırılıyorsa… Siyasetin şeytanî ve nefsanî nahoş hücumları söz konusu ise…Kur’ân’ı, imanı, İslâmiyeti iman hizmeti noktalarından korumak, müdafaa etmek ve saldırılarını bertaraf etmek için yine imanî ve Kur’ânî formatların emir, yasak; tasvir ve tarifleri içerisinde siyasî görüş ve düşünceler zikredilmektedir…
Kimse Risale-i Nurlar’ı, siyasetin hizmetinde ve siyasetin emrinde göstererek haksızlık etmeye, zulüm etmeye ve mes’ul olmaya hakkı, hukuku yoktur. Risale-i Nur’da siyasete nasıl bakacağımızın ölçüleri vardır.
Kimsenin de Risale-i Nurlar’ın nasıl, nerede, kime ve kimlere siyasî ders anlamında hitap edeceğini, edildiğini tevillerle anlatmaya hakkı yoktur.
Risale-i Nurlar iman, Kur’ân hazinesinden bir deryadır. Bu deryada siyasetin yeri ise “sinek balığı” kadardır.