Tarihçe-i Hayat - page 322

Bu münasebetle bir nokta söyleyece¤im
:
Bu kera-
met-i i’caziye, Kur’ân-› Hakîm belâgat cihetinde dere-
ce-i i’cazda oldu¤u nev’inden de¤ildir. Çünkü, i’caz-›
Kur’ân’da, kudret-i befler o yolda giderek o dereceye ye-
tiflemiyor. fiu keramet-i i’caziye ise, kudret-i beflerle ola-
m›yor; kudret o ifle kar›flam›yor.
(HAfi‹YE)
ÜÇÜNCÜ NÜKTE
:
‹flaret-i hassa, iflaret-i amme müna-
sebetiyle bir s›rr-› dakik-› rububiyet ve rahmaniyete iflaret
edece¤iz
:
Bir kardeflimin güzel bir sözü var; o sözü bu meseleye
mevzu edece¤im. Sözü de fludur ki
:
Bir gün güzel bir tevafukat› ona gösterdim.
Dedi
:
“Güzel! Zaten her hakikat güzeldir. Fakat bu söz-
lerdeki tevafukat ve muvaffak›yet daha güzeldir.”
Ben de dedim
:
“Evet, her fley ya hakikaten güzeldir, ya
bizzat güzeldir, veya neticeleri itibar›yla güzeldir. Ve bu
güzellik, rububiyet-i ammeye ve flümul-i rahmete ve te-
celli-i ammeye bakar. Dedi¤in gibi, bu muvaffak›yetteki
iflaret-i gaybiye daha güzeldir. Çünkü bu, rahmet-i hassa-
ya ve rububiyet-i hassaya ve tecelli-i hassaya bakar bir
surettedir.”
HAfi‹YE
:
On Dokuzuncu Mektubun On Sekizinci ‹flaretinde, bir nüsha-
da, bir sahifede dokuz "Kur'ân" tevafuk suretinde bulundu¤u hâlde birbi-
rine hat çektik; mecmuunda Muhammed lâfzı çıktı. O sahifenin mukabi-
lindeki sahifede sekiz “Kur'ân” tevafukla beraber, mecmuunda lâfzullah
çıktı. Tevafukatta böyle bedî fleyler çok var.
Bu hafliyenin mealini gözümüzle gördük.
Bekir, Tevfik, Süleyman, Galip, Said.
bedî:
efli ve benzeri olmayan, efl-
siz güzel; yeni, garip, eflsiz.
belâgat:
söz ve yaz›da sanatl› ve
tesirli ifade; sözün güzel olmakla
beraber yerinde, hâl ve makama
uygun olmas›.
bizzat:
kendisi, kendi, flahsen.
derece:
mertebe, kademe.
derece-i i’caz:
mu’cizelik derece-
si.
fehm:
anlama, anlay›fl, kavray›fl,
idrak, zekâ, ak›l.
hakikat:
gerçek, hayalî olmayan,
görülen, mevcut olan, bir fleyin
asl› ve esas›.
hakikaten:
do¤rusu, gerçekten.
hafliye:
bir kitab›n sayfalar›n›n
kenar›na veya alt›na yaz›lan aç›k-
lay›c› yaz›, derkenar.
iflaret-i gaybiye:
gaypla ilgili ifla-
ret; Hz. Peygamber, müçtehit
imamlar taraf›ndan gayba ait ve-
rilen haberler, iflaret yolu ile yap›-
lan aç›klamalar.
iflaret-i hassa:
hususî iflaret, özel
iflaret, özel alâmet.
keramet-i i’caziye:
Kur’ân’›n i’ca-
z›na ait keramet, Kur’ân-› Ke-
rîm’in i’caz›n›n, mu’cizeli¤inin ve-
sile oldu¤u keramet.
keramet-i i’caziye:
Kur’ân’›n i’ca-
z›na ait keramet, Kur’ân-› Ke-
rîm’in i’caz›n›n, mu’cizeli¤inin ve-
sile oldu¤u keramet.
kudret:
güç, kuvvet, takat, ikti-
dar.
kudret-i befler:
insan gücü, kuv-
veti.
Kur’ân-› Hakîm:
her ayet ve su-
resinde say›s›z hikmet ve fayda-
lar bulunan Kur’ân.
lâfz:
söz, kelime, a¤›zdan ç›kan,
manal› veya manas›z söz.
lâfzullah:
Allah lâfz›.
meal:
anlam, mana, mefhum,
mazmun, kavram.
mecmu:
bütün hepsi.
mesele:
konu.
mevzu:
ele al›nan, üzerinde du-
rulan husus, bahis, konu.
mukabil:
karfl› karfl›ya gelen, bir
fleyin karfl›s›nda bulunan.
muvaffak›yet:
Allah’›n yard›m›y-
la baflar›l› olma, muvaffak olma,
baflarma.
münasebet:
vesile, rab›ta, ba¤.
netice:
sonuç.
322 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
B
ARLA
H
AYATI
nüsha:
bir kitaptan veya ya-
z›l› bir fleyden ç›kar›lan suret.
rahmet-i hassa:
Allah’›n hu-
susî rahmeti.
rububiyet-i amme:
Cenab-›
Allah’›n her fleyi içine alan
terbiye edicili¤i.
rububiyet-i hassa:
‹lâhî terbi-
yenin hususî yönü.
sahife:
sayfa.
suret:
biçim, görünüfl, k›l›k,
k›yafet.
flümul-i rahmet:
rahmetin
ihatas›, Allah’›n (c.c.) rahmeti-
nin her fleyi içine almas›, kap-
lamas›.
takrip:
yaklaflt›rma, yanaflt›r-
ma.
tecelli-i âmme:
umumî tecel-
li; raz›kiyet, ihya, imâte gibi
Cenab-› Hakk›n bütün mahlû-
kat› kuflatan isimlerine ait bü-
yük tecelliler.
tecelli-i hâssa:
hususî tecelli;
Cenab-› Hakk›n seçkin kullar›-
na veya çaresizlik içindeki
mahlûkat›na karfl› hususî yar-
d›mlar›, lütûflar›, ihsanlar›, hi-
mâyeleri.
temsil:
misal getirme, özellik-
le ö¤üt al›ns›n diye mesel an-
latma.
tevafuk:
uyma, uygun gel-
me, uygunluk, rastlamak,
münasebet, birbirine denk
gelme.
tevafukat:
tevafuklar, uy-
gunluklar, raslant›lar, birbirine
uygun gelifller.
zaten:
tabiî olarak, esasen,
asl›nda, as›l olarak, kendili¤in-
den.
1...,312,313,314,315,316,317,318,319,320,321 323,324,325,326,327,328,329,330,331,332,...1390
Powered by FlippingBook