Tarihçe-i Hayat - page 749

‹STANBUL’DA KOMÜN‹STLER ALEYH‹NDEK‹
HÂD‹SEY‹ GÖREN R‹SALE-‹ NUR TALEBELER‹-
N‹N MEKTUBUNDAN B‹R PARÇA
1
o
¬n
fÉn
ër
Ño
°S /
¬p
ªr
°SÉp
H
Aziz kardefllerim,
2
o
ás
æp
ª r
dGn
h o
ór
ªn
ë r
dG o
¬n
d
dün, Nurun manevî bir fütuhat› bütün
azamet ve dehfletiyle ‹stanbul’da görüldü. Küfr-i mutlak›
dünyaya, hususan âlem-i ‹slâma yerlefltirmek isteyen bir
cemiyet ve onlar›n naflir-i efkâr› ve mürevvic-i âmâli olan
bir iki gazete matbaas› ve kütüphanesi darma da¤›n edi-
lerek; dinsiz yapt›k, komünist yapt›k zannedilen gençlik
ve mekteplilerin a¤z›yla ve harekât›yla ve fiilleriyle pro-
testo edildi. “Kahrolsun komünistlik!” diye beddua edil-
di. Bu cemiyetin, binler lira maddî, milyonlar lira da ma-
nevî zarar› oldu. “Ey Nurcular! fiimdi maddî imkân has›l
olmuyor diye üzülmeyiniz. Nurun fütuhat› genifl bir saha-
da devam ediyor. Küllî bir muvaffakiyet has›l oluyor...
3
»
u
`
Hn
Q p
?°r
†n
a r
øp
e Gn
ò'
g ! o
ór
ªn
ër
dn
G
„@ò
o
¬n
fÉn
ër
Ño
°S /
¬p
ªr
°SÉp
H
Aziz, s›dd›k kardefllerim,
Birkaç aydan beri aleyhime çevrilen desiseleri mey-
dana ç›kt›. H›fz-› ‹lâhî ile o musibet, yirmiden bire indi.
Hâlî zamanda camie gidiyordum. Haberim olmadan,
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 749
E
M‹RDA/
H
AYATI
komünist:
bütün mallar›n ortak-
lafla kullan›ld›¤› ve özel mülkiye-
tin olmad›¤› iddias›nda bulunan
düzen in mensubu olan kimse.
Küfr-i mutlak:
mutlak küfür, hiç
bir imanî hükmü, delili kabul et-
meme, kesin ve tam bir inkâr.
Küllî:
umumî, genel, bütün olan.
maddî:
madde ile alâkal›, cisma-
nî.
manevî:
manaya ait, maddî ol-
mayan.
mektep:
ilim, irfan ö¤renilen yer,
okul.
musibet:
felâket, belâ.
muvaffak›yet:
baflarma, baflar›l›
olma.
mürevvic-i âmâl:
gaye ve emel-
leri yayan.
naflir-i efkâr:
düflünceleri, fikirle-
ri yayan, neflreden.
Nurcu:
Bediüzzaman Said Nur-
sî’nin eserlerine ve fikirlerine ta-
raftar olan, Risale-i Nur’lar› oku-
yup neflreden kimse.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursî’nin eserlerinin
ad›.
s›dd›k:
çok do¤ru, dürüst, hakk›
ve hakikati tereddütsüz kabulle-
nen.
talebe:
ö¤renci.
âlem-i ‹slâm:
‹slâm âlemi, ‹s-
lâm dünyas›.
aleyh:
ona karfl›, onun üzeri-
ne.
azamet:
büyüklük, ululuk,
yücelik.
aziz:
izzetli, muhterem, say-
g›n.
beddua:
bir kimsenin kötü ol-
mas› için dua, kötü dua.
cemiyet:
manevî birlik teflkil
eden topluluk.
dehflet:
büyük tehlike karfl›-
s›nda korkma ve flafl›r›p kal-
ma.
desise:
hile, oyun, aldatmaca.
fiil:
ifl, hareket.
fütuhat:
zaferler, fetihler, ga-
libiyetler.
hâdise:
olay.
hâlî zaman:
bofl zaman.
harekât:
hareketler, davra-
n›fllar.
hâs›l:
meydana gelme, orta-
ya ç›kma.
h›fz-› ‹lâhî:
Allah’›n korumas›.
hususan:
bilhassa, özellikle.
1.
Allah’›n ad›yla. Onu her türlü kusur ve noksanl›ktan tenzih ederiz
2.
Hamd ve minnet Allah’a mahsustur.
3.
Rabbimin bu fazl›ndan dolay› hamd olsun.
1...,739,740,741,742,743,744,745,746,747,748 750,751,752,753,754,755,756,757,758,759,...1390
Powered by FlippingBook