Tarihçe-i Hayat - page 806

Dahiliye Vekilinin emriyle, üç ay tetkikten sonra tenkit
etmeyerek tam k›ymetini takdir edip, “k›ymettar eser”
diye Diyanet Kütüphanesine konulan
Zülfikar
ve
Asa-y›
Mûsa
gibi, Nur eczalar›n› evrak-› muz›rra gibi toplay›p
mahkeme eline vermeye acaba hiçbir kanun, hiçbir vic-
dan, hiçbir insaf müsaade eder mi?
Sekizincisi:
Yirmi sene s›k›nt›l› ve sebepsiz bir nefiy-
den sonra, serbestiyet verildi¤i vakit, binler akraba ve
ahbab› bulunan do¤du¤u memleketine gitmeyerek gur-
beti, kimsesizli¤i tercih edip —tâ ki dünya ve hayat-› iç-
timaiyeye ve siyasete temas etmesin— ve çok sevapl›
olan camideki cemaatin hayr›n› b›rak›p, odas›nda yaln›z
oturmas›n› tercih eden, yani halk›n hürmetinden çekin-
mek gibi bir hâlet-i rûhiyeyi tafl›yan ve yirmi sene haya-
t›n›n flehâdetiyle ve yüz binler k›ymettar Türk zatlar›n
tasdîk›yla, bir dindar müttaki Türkü lâkayt çok Kürtlere
tercih eden, hatta mahkemede Haf›z Ali gibi kuvvetli
iman› bulunan Türk kardefllerini yüz Kürde de¤ifltirmedi-
¤ini ispat eden ve hürmet ve ihtiram görmemek için za-
rûret olmadan halklarla görüflmeyen ve camiye gitme-
yen ve k›rk seneden beri bütün kuvvetiyle ve âsâr›yla ‹s-
lâmiyetin uhuvvetine ve Müslümanlar›n birbirine muhab-
betine çal›flan ve fledid düflman›na karfl› menfî hareket
etmeyen ve hatta onunla meflgul olmayarak, bedduay›
dahi etmeyen bir adam hakk›nda, resmî lisanla ihanet
için bir propaganda yapmak, dostlar›n› ürkütmek için,
“O Kürttür, siz Türksünüz; o fiafiîdir, siz Hanefîsiniz”
ahbap:
dostlar.
âsâr:
eserler.
beddua:
bir kimsenin kötü olma-
s› için dua, kötü dua.
Dâhiliye:
‹ç iflleri.
dindar:
dinin emirlerini yerine
getiren.
ecza:
cüz’ler, parçalar, k›s›mlar.
evrak-› muz›rra:
zararl› evrak,
k⤛tlar, yapraklar.
gurbet:
yabanc› memleket, ya-
banc› yer, vatan d›fl›, do¤up bü-
yünülen ülke, flehir, köy d›fl›nda
kalan yerler, yâd el.
hâlet-i ruhiye:
insan›n ruh hâli,
psikolojik durum, insan›n manevî
hâli, iç durumu.
hayat-› içtimaiye:
sosyal hayat,
toplum hayat›.
hürmet:
sayg›.
ihanet:
hainlik, kötülük etme.
ihtiram:
hürmet etme, sayg› gös-
terme.
iman:
inanç, itikat.
ispat:
do¤ruyu delillerle göster-
me.
k›ymet:
de¤er.
806 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
E
M‹RDA/
H
AYATI
k›ymettar:
k›ymetli, de¤erli.
lâkayt:
kay›ts›z, ilgisiz.
lisan:
dil.
menfi:
olumsuz, müspet ol-
mayan.
muhabbet:
sevgi, sevme.
müsaade:
izin.
müttakî:
kendisini Allah’›n
sevmedi¤i fena fleylerden ko-
ruyan; haramdan ve günah-
tan çekinen, takva sahibi, din-
dar.
nefiy:
sürgün etme.
propaganda:
bir inanç, dü-
flünce, doktrin v.b. ni baflkala-
r›na tan›tmak, benimsetmek
amac›n› güden ve çeflitli vas›-
talarla yap›lan faaliyet.
resmî:
devlet ad›na olan.
serbestiyet:
serbestlik, rahat
ve serbest olma hâli.
flahadet:
flahit olma, flahitlik;
aç›k alâmet, iflaret.
fledit:
fliddetli.
takdir:
k›ymet verme, be¤en-
me.
tasdik:
do¤rulama, onayla-
ma.
tenkit:
elefltirme.
tetkik:
dikkatle araflt›rma, in-
celeme.
uhuvvet:
kardefllik, din kar-
deflli¤i.
Vekil:
naz›r, bakan.
vicdan:
insan›n içindeki, iyiyi
kötüden ay›rabilen, iyilik et-
mekten lezzet duyan ve kö-
tülükten elem alan manevî
his.
zaruret:
zorunluluk, mecburi-
yet.
zat:
kifli, flah›s
1...,796,797,798,799,800,801,802,803,804,805 807,808,809,810,811,812,813,814,815,816,...1390
Powered by FlippingBook