Tarihçe-i Hayat - page 967

Bediüzzaman’› Zehirlediler
Bundan yedi sene önce, kanunlar›n çi¤nendi¤i, befler
haklar›n›n çarm›ha gerildi¤i, hürriyetlerin hiçe say›ld›¤›,
flahsî arzu ve ihtirasat›n kanunlardan üstün tutuldu¤u bir
devr-i rezilânede, Afyon vilâyetinin Emirda¤ kazas›na
seksenlik bir ihtiyar, bir din âlimi sürülüyor. Nüfus kütü-
¤üne kaydettirilip burada ikamete mecbur ediliyor. Tek
gayesi, Kur’ân-› Kerîm’in ahkâm›n› tebli¤, insanlar› do¤-
ruya, iyiye ve nâmuslulu¤a sevk etmek olan bir fikir ada-
m›, nefyediliyor. Her cephesinde kan döktü¤ü kendi öz
yurdunda, engizisyon mahkemelerinin dahi insano¤luna
reva görmeyece¤i zulme, iflkencelere tâbi tutuluyor. Sa-
kal›na, b›y›¤›na, k›l›k k›yafetine kar›fl›l›yor; jandarma dip-
çikleri alt›nda ölüme mahkûm ediliyor.
Sürgün olarak gönderildi¤i yerde dahi rahat b›rak›lm›-
yor. Ecdad›ndan misafirperverli¤i, ihtiyarlar›n, garip ve
kimsesizlerin yard›m›na koflmay› miras alan her Türk gi-
bi, bu kaza halk› da, ilmî eserleriyle, ef’al ve hareketle-
riyle müsellem olan bu zat›n yard›m›na koflmay› vicdanî
bir vazife telâkki ediyor.
‹slâm›n ve ilmin izzet ü vakar›n› flerefle muhafaza et-
mesini bilen ve asla dünya zevkleri için mihnet kabul et-
meyen bu flahs›n, siyasî hiçbir parti ve teflekkülle de ka-
tiyen alâkas› yoktur.
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 967
I
SPARTA
H
AYATI
maddî-manevî s›k›nt›, eziyet.
izzet ü vakar:.
kat’iyen:
katî olarak, kesin ola-
rak, kesinlikle.
kaza:
ilçe.
Kur’ân-› Kerîm:
Kur’ân; Hz. Mu-
hammed’e vahiyle indirilen en
son ‹lâhî kitap.
mahkûm:
bir mahkemece hü-
küm giymifl, hükümlü.
mihnet:.
misafirperver:
misafirden hoflla-
nan, misafire iyi muamele eden,
konuksever.
muhafaza:
koruma.
müsellem:
do¤rulu¤u, gerçekli¤i
herkes taraf›ndan kabul edilen.
namus:
edep, hayâ, ahlâk, do¤ru-
luk gibi faziletlerin sonucu olan
ve yüksek de¤er tafl›yan haslet.
nefy:
sürgün etme, cezaland›ra-
rak baflka bir yerde ikamet etme-
ye mecbur etme.
reva:
uygun, lây›k, yerinde.
flahsî:
flahsa, kifliye ait, hususî.
fleref:
onur, haysiyet.
sevk:
yöneltme.
siyasî:
siyasetle ilgili, siyasete ait.
tâbi:
boyun e¤en, uyan, itaat
eden.
tebli¤:
dinî bir emrin kullara bildi-
rilmesi.
telâkki:
kabul etme, bir görüflle
bakma.
teflekkül:
oluflum.
vazife:
görev.
vicdanî:
vicdanla, kalbî his ile ilgi-
li, vicdana ait.
vilayet:
il.
zat:
kifli, flah›s.
zulüm:
haks›zl›k, eziyet, iflkence.
ahkâm:
dinî hükümler, emir-
ler.
alâka:
ilgi, iliflki, yak›nl›k.
âlim:
ilim ile u¤raflan, ilim
adam›.
befler:
insan, insanl›k.
çarm›h:
dört çivi, suçlunun öl-
dürülmek amac›yla çivilendi¤i
haç biçimindeki dara¤ac›.
devr-i rezilane:
alçak, baya¤›,
hayas›z devir, rezilce ifllerin
yap›ld›¤› dönem.
Ecdat:
dedeler, büyük baba-
lar, atalar.
ef’al:
fiiller, ifller.
engizisyon:
H›ristiyanl›ktan
uzaklaflan veya dinî esaslara
ayk›r› davranan kimseleri ce-
zaland›rmak için kurulan Ka-
tolik kilisesi mahkemeleri.
garip:
gurbette, kendi mem-
leketinin d›fl›nda bulunan, ya-
banc›.
ihtirasat:
ihtiraslar, fliddetli
arzu ve istekler.
ikamet:
oturma, bir yerde
kalma.
ilim:
bilgi, marifet.
ilmî:
ilim ile ilgili, ilme dair.
iflkence:
bir kimseye verilen
1...,957,958,959,960,961,962,963,964,965,966 968,969,970,971,972,973,974,975,976,977,...1390
Powered by FlippingBook