Tarihçe-i Hayat - page 973

Bediüzzaman Said Nur
Güzel Türk vatan›n›n yetifltirip bütün befleriyete örnek
insan olarak hediye etti¤i büyük dâhi, büyük mürflid ve
muhteflem bir insan›n ismidir. Doksan y›l› dolduran ha-
yat›n›n hergünü birer nur hâlesi, birer fazilet ›fl›¤›, bir
azim ve iman halkas› hâlinde Türk nesillerinin ruhlar›na
ve dima¤lar›na girmifl ve bu nur, senelerle birçok karan-
l›k ruhlar› ayd›nlatarak onlar› do¤ru, güzel ve ›fl›kl› yolla-
ra sevk etmifltir.
‹lâhî bir zekân›n remzi olan büyük üstat Said Nur Haz-
retleri, Allah’›n müstesna bir lütuf ve keremi olan muh-
teflem dehas›n› mü’min bir azim ve celâdetle bu azîz mil-
letin hayr›, terakkisi ve yükselifli u¤runa harcam›fl ve
onun nuru Türk hudutlar›ndan taflarak komflu memleket-
lere, Pakistan ve Endonezya’ya kadar yay›lm›flt›r.
Bu nurun ›fl›¤› ve insanlara bahfletti¤i ahlâk ve fazilet
flulelerinin tek bir k›ymet ve takdir ölçüsünde toplanma-
s› mümkün de¤ildir.
Ondaki azim ve irade, ondaki yüksek kanaat ve üstün
insan vasf›, hepimiz için örnek teflkil edecek kadar bü-
yüktür.
Yaln›z biz de¤il, yaln›z Müslümanlar de¤il, bütün in-
sanl›k bu büyük insan›n flahsiyetinde asalet ve necabetin,
ahlâk ve faziletin ve bilhassa yüksek iman›n bütün göz
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 973
I
SPARTA
H
AYATI
‹lâhî:
Allah’la ilgili, Cenab-› Hakka
dair.
iman:
inanç, itikat.
irade:
dileme, isteme, bir fleyi ya-
p›p yapmama konusunda için
olan iktidar, güç.
kanaat:
h›rs göstermeden k›sme-
tine raz› olmak, elindeki ile yetin-
mek.
kerem:
cömertlik, lütuf, ihsan,
ba¤›fl.
k›ymet:
de¤er.
lütuf:
güzellik, hoflluk, iyilik, ih-
san.
muhteflem:
haflmetli, yüce.
mü’min:
iman eden, inanan.
mürflit:
irflat eden, do¤ru yolu
gösteren, rehber, k›lavuz.
müstesna:
benzerlerinden üstün
olan, seçkin, mümtaz.
necabet:
soy temizli¤i, soyluluk,
asillik.
nur:
ayd›nl›k, par›lt›, ›fl›k.
remz:
iflaret, gizli ve kapal› bir su-
rette ifade etme.
ruh:
dirilik kayna¤›, hayat›n te-
meli ve sebebi olan manevî var-
l›k.
flahsiyet:
kiflilik.
sevk:
yöneltme.
flule:
par›lt›, ›fl›lt›; alev, atefl.
takdir:
k›ymet verme, be¤enme.
terakki:
ilerleme, geliflme.
teflkil:
oluflturma, flekillendirme.
vasf:
s›fat.
asalet:
soyluluk, asil lik.
azim:
niyetli, kesin kararl›.
aziz:
izzetli, muhterem, say-
g›n.
befleriyet:
beflerîlik, insanl›k.
bilhassa:
özellikle.
celâdet:
yi¤itlik, bahad›rl›k,
kahramanl›k, kuvvet ve flid-
detlilik.
dâhî:
son derece zeki, anla-
y›fll›, deha sahibi.
deha:
ola¤anüstü zeka sahibi
olma.
dima¤:
ak›l, fluur.
fazilet:
de¤er, meziyet, iman
ve irfan itibariyle olan yüksek
derece.
hâle:
ay ve güneflin etraf›nda
bazen görünen parlak ›fl›kl›
halka, ayla.
hudut:
s›n›rlar.
1...,963,964,965,966,967,968,969,970,971,972 974,975,976,977,978,979,980,981,982,983,...1390
Powered by FlippingBook