Tarihçe-i Hayat - page 977

Bu necip millet, Bediüzzaman gibi nefsindeki menfaat
putunu deviren insanlar›n hizmetine çok, ama çok muh-
taçt›r.
Hukuk Fakültesinden
Ziya Nur
ì@Ġ
“EHEMM‹YETL‹ B‹R HAK‹KAT VE
DEMOKRATLARLA ÜN‹VERS‹TE NURCULARININ
B‹R HASB-‹ HAL‹D‹R.”
fiimdi milletin arzusuyla fleair-i ‹slâmiyenin serbestiye-
tine vesile olan Demokratlar, hem mevkilerini muhafaza,
hem vatan ve milletini memnun etmek çare-i yegânesi,
ittihad-› ‹slâm cereyan›n› kendine nokta-i istinat yapmak-
t›r. Eski zamanda ‹ngiliz, Frans›z, Amerika siyasetleri ve
menfaatleri buna muar›z olmakla mâni olurdular. fiimdi
menfaatleri ve siyasetleri buna muar›z de¤il; belki muh-
taçt›rlar. Çünkü, komünistlik, masonluk, z›nd›kl›k, dinsiz-
lik; do¤rudan do¤ruya anarflistli¤i intac ediyor. Ve bu
dehfletli tahrip edicilere karfl› ancak ve ancak hakikat-›
Kur’aniye etraf›nda ‹ttihad-› ‹slâm dayanabilir. Ve befleri
bu tehlikeden kurtarmaya vesile oldu¤u gibi, bu vatan› is-
tilâ-i ecanipten ve bu milleti anarflilikten kurtaracak yal-
n›z odur. Ve bu hakikate binaen Demokratlar bütün kuv-
vetleriyle bu hakikate istinat edip komünistlik ve mason-
luk cereyan›na karfl› vaziyet almalar› zarurîdir.
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 977
I
SPARTA
H
AYATI
muar›z:
muhalefet eden, karfl› ç›-
kan, muhalif.
muhafaza:
koruma.
necip:
asil, soylu kimse.
nefs:
kötü vas›flar› kendisinde
toplayan hay›rl› ifllerden al›koyan
güç.
nokta-i istinat:
dayanak noktas›,
güvenme ve itimat noktas›.
nurcu:
Bedîüzzaman Said Nur-
sî’nin eserlerine ve fikirlerine ta-
raftar olan, Risale-i Nur’lar› oku-
yup neflreden kimse.
fleair-i ‹slâmiye:
‹slâma ait iflaret-
ler, ‹slâma sembol olmufl ifl ve
ibadetler.
serbestiyet:
serbestlik, rahat ve
serbest olma hâli.
tahrip:
harap etme, y›kma, boz-
ma.
vaziyet:
durum.
vesile:
arac›, vas›ta.
zarurî:
zorunlu.
z›nd›k:
Allah’a ve ahirete inan-
mayan, Allah’› inkâr eden, iman-
s›z, münkir.
anarfli:
hükümetsiz veya si-
yasî otoritesini kaybetmifl dü-
zensiz topluluk hâli.
anarflist:
hiç bir düzen ve
otorite tan›mayan, kar›fl›kl›k
ve bozgunculuktan yana
olan.
befler:
insan, insanl›k.
binaen:
-den dolay›, bu se-
bepten.
çare-i yegâne:
tek çare, tek
ç›kar yol.
cereyan:
ak›m, fikir, sanat ve-
ya siyaset hareketi.
dehfletli:
ürkütücü, korkunç.
ehemmiyetli:
önemli.
hakikat:
gerçek, esas.
hakikat-›
Kur’âniye:
Kur’ân’›n hakikat›, Kur’ân’›n
ifade etti¤i gerçek.
hasbihal:
halleflme; görüflüp
konuflma, sohbet.
intaç:
netice verme, sonuç
do¤urma, sonuçlanma, sebep
olma.
istilâ-y› ecanib:
yabanc›lar›n
istilas›.
istinat:
dayanma.
ittihad-› ‹slâm:
‹slâm birli¤i,
Panislâmizm.
komünist:
bütün mallar›n or-
taklafla kullan›ld›¤› ve özel
mülkiyetin olmad›¤› iddias›n-
da bulunan düzen in mensu-
bu olan kimse.
mâni:
engel.
mason:
dünyevi maksatlarla
kurulmufl, s›k› bir dayan›flma-
y› esas alan komitac› teflkilâ-
t›n mensubu.
menfaat:
fayda.
mevki:
yer, makam.
1...,967,968,969,970,971,972,973,974,975,976 978,979,980,981,982,983,984,985,986,987,...1390
Powered by FlippingBook