"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Âhirete gidip de gelen mi var?

Said YÜKSEKDAĞ
29 Kasım 2018, Perşembe 00:39
Her taraftan günahların hücum ettiği, insanların her türlü inkâr, şüphe ve vesveselere maruz kaldığı ahir zamanda ahrete îmân zâfiyeti yaşanmaktadır.

Âhiretin varlığı hakkında tam ma’nâsıyla îmân olmadığı için “Görmediğime inanmam, âhirete gidip de gelen mi var?” gibi materyalistlerin kullandıkları hezeyanlara kapılma ihtimalimiz vardır.

Hâlbuki âhiretin varlığına delil olarak içinde yaşadığımız hayat kâfidir. İkinci bir hayat olan âhiretin varlığını inkâr edenler, içinde yaşadıkları hayatı inkâr edebilirler mi? Kendi varlıklarını hiçe indirip yokluğa mahkûm edebilirler mi? Edemezler. Rabbimiz, bizi yoktan var ederek yokluk karanlıklarından çıkarmış ve dünyaya gönderip hayat gibi bir nimet bahşetmiştir. Bize bu nimeti veren Allah, nasıl olur da ölümün ardından bizi diriltmesin ve ebedî hayata mazhar kılmasın? Çünkü, insanın fıtratında bekaya karşı şiddetli bir aşk var. Nefis dahi “Cehennem de olsa ebedî hayatı isterim” der, yokluğa mahkûm olmaya râzı olmaz. Elbette insanoğlunun böyle şiddetli istediği ebedî hayatı Cenâb-ı Hak var edecek ve etmiştir. 

Bir yerden veya bir şeyden haber vermek için, o şeyi mutlaka gözümüzle görmek veyahut o yere gitmek gerekmiyor. Uzay çağı dediğimiz bir çağda yaşıyoruz. Gelişen astronomi teknolojisiyle adını hiç duymadığımız, gitmediğimiz ve görmediğimiz yıldızlara, galaksilere inanıyoruz. Hatta uzayda hâlâ ışığı bize ulaşamayan nice yıldızlar var ve bunların varlığını dahi kabulleniyoruz. Bu konu ile alâkalı olarak Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri: 

“Perde-i gayb içindeki âlem-i âhirete ait menzilleri dünya gözümüzle görmek ve göstermek için, ya kâinatı küçültüp iki vilayet derecesine getirmeli, veyahut gözümüzü büyütüp yıldızlar gibi gözlerimiz olmalı ki, yerlerini görüp, tayin edelim. Âhiret âlemine ait menziller bu dünyevî gözümüzle görülmez.”1 buyurmaktadır. 

Dünyevî ölçülere göre çalışan insan aklı, her ne kadar mahiyet ve ölçüleri başka olan bir âlemi tam manâsıyla anlamaktan acizse de varlığı hakkında hadsiz deliller olup ispat edildiği için, âhireti mümkün görmektedir. Aklen mümkün olan bir şeyin varlığı da haber yoluyla tahakkuk eder. Bütün peygamberler ve kutsal kitaplar âhiretin varlığını, insanların öldükten sonra tekrar dirileceğini, haşir meydanında toplanacağını, amellerin mizanda tartılacağını ve sorgu-suale çekileceklerini haber vermişlerdir. Kur’ân-ı Hakîm’de âhiret hayatı, dünya hayatından bazı temsiller, birtakım teşbihler ve benzetmeler getirilerek avamdan havassa her tabakadan insanın anlayacağı harika ve veciz bir tarzda anlatılmıştır. Bu anlatım da âhiretin, Cennet ve Cehennem menzillerinin dünyaya benzediğinden değil, başka türlü tam manâsıyla bu hakîkati anlamamız mümkün olmadığındandır.

Âhiret hayatının Kur’ân-ı Kerîm’de anlatılmasının yanı sıra Peygamber Efendimiz (asm) Mi’rac Gecesi’nde âhirete gidip, Cennet ve Cehennemi görmüş, Cenâb-ı Hak huzuruna çıkıp sohbet-i İlâhî ile müşerref olmuş ve gelip bize haber vermiştir. Şimdi varlığı hakkında bu kadar sağlam deliller sıraladıktan sonra, inkâr edenlere soruyorum: “Hey bedbahtlar! Siz nerelere gidip baktınız da göremediğinizden dolayı ahretin yokluğuna hükmediyorsunuz? Aklınızı başınıza alınız. Güneş gibi ortada olan bir hakikati inkâr etmekten vazgeçiniz. Madem inkâr ediyorsunuz, inkârınıza delil getirmek mecburiyetindesiniz. Yoksa îdam-ı ebedîye mahkûm olursunuz?”

Evet, güneş gibi parlak ve zahir olan bir hakîkatin karşısında inkâr ile gözünü kapayanlar ancak kendilerine gündüzü gece yaparlar. “Gidip de gelen mi var?” diye hezeyanlara kapılarak ise kendilerini kandırmış olurlar. 

Rabbim bizlere hakîki manâda âhirete îmân etmeyi nasip etsin. Âmin.

Dipnot:

1- Mektûbat, Said Nursî, Yeni Asya 2017, s. 21.

Okunma Sayısı: 4200
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı