"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hocalı Katliâmı münasebetiyle Bediüzzaman ve Ermeni çocukları

Serdar AKTAŞ
28 Şubat 2012, Salı
Nasıl ki Müslümanlık nefsini Hak yolunda kurban etmeyi istilzam ediyor ve bu nefis tezkiyesi ile insan Rabbinin razı olduğu bir mertebeye çıkar. Bunun bütün bütün aksine olarak nefsini ve şahsiyetini batıl dâvâsı uğruna ve onun korkunç emellerine feda eden kişiler de insaniyetten istifa etmekle kalmaz hayvanlıktan dahi sükut ederler. Demek insan vicdanını kaybetse artık ona insan demek mümkün olmaz. Yani insanlık vicdanla mukayyet olan bir vasıftır. Zira vicdanını kaybettiği için sureten insan zannedilip, içi dışına döndürülse en vahşi hayvanları bile ürkütebilecek pek çok canavar müşahede edilebilir.

İşte bu insan görünümlü canavarların işledikleri cinayetleri ve masum halka ettikleri zulümleri hepimiz görüyor ve biliyoruz. Haddi zatında bu zalimler haya perdesini yırttıkları için, yaptıkları katliamları saklama lüzumunu zaten hissetmiyorlar. Bir timsahın, kucağına düşen ceylanı avlamadığı yalanına ancak safderunlar kanar.
İşte Azerbaycan’ın Hocalı şehrinin ahalisi de masum bir ceylanın, gözünü kan bürümüş bir timsahın kucağına düşmesi gibi düşüvermişler Taşnak bozmalarının kucağına. Karabağ anlaşmazlığının ortasında kalan masum halk, başlarına gelecek felâketten bihaber vaziyette bulunurken 25 Şubat 1992 tarihi gece yarısında Ermeni askerlerinin dehşet verici bir saldırısına maruz kalarak geride 83’ü çocuk, 106’sı kadın olmak üzere yekunda 613 şehit ile yüzlerce yaralı bırakmışlar. Hem olaya tanık olanların, hem de görsel medyada dolaşan onlarca video kaydı ve fotoğrafların şahadetiyle; çocuklar gözleri oyularak, hamileler karnı deşilerek, bazı insanların derisi soyularak ya da vücut organları kesilerek, diğer bir kısmı yakılarak, hasılı büyük bir kin ve intikam hissiyle hunharca katledilmişler. Katliamdan kaçarak terk-i diyar eden binlerce insan da cabası. Fakat ne acı ki aynen Srebrenitsa Katliamı gibi Hocalı Katliamı da tüm dünyanın gözleri önünde sadece bir drama filmi izleniyormuşçasına sessizce izlendi ve unutuldu.
Bu olay bana bundan yüz sene evvel cereyan eden başka bir olayı hatırlattı. Birinci Dünya Savaşı yıllarında doğuda Osmanlı Ordusunun gönüllü milis alay kumandanı olarak talebeleriyle birlikte Rus ve Ermenilerle çarpışan Molla Said’in merhamet ve âlî seciyesini gösteren bir olay ki Bediüzzaman’ın Tarihçe-i Hayat’ında şöyle nakledilir: “O muharebeler esnasında, Ermeni fedaileri bazı yerlerde çoluk çocuğu kesiyorlardı. Buna karşı Ermenilerin çocukları da bazan öldürülüyordu. Bediüzzaman’ın bulunduğu nahiyeye binlerle Ermeni çocuğu toplanmıştı. Molla Said askerlere, “Bunlara ilişmeyiniz!” diye emretti. Daha sonra bu Ermeni çoluk çocuğunu serbest bıraktı; onlar da, Rusların içerisindeki ailelerinin yanına döndüler. Bu hareket Ermeniler için büyük bir ibret dersi olup, Müslümanların ahlâkına hayran kalmışlardı. Bu hadise üzerine, Ruslar bizi istilâ ettiklerinde, fedai komitelerin reisleri Müslüman çoluk çocuğunu kesmek âdetini bırakıp, ‘Madem Molla Said bizim çoluk çocuklarımızı kesmedi, bize teslim etti; biz de bundan sonra Müslümanların çocuklarını kesmeyeceğiz’ diye ahdettiler. Molla Said, bu sûretle o havalideki binlerle masumların felâketten kurtulmasını temin etmiş oldu.”
Hocalı’da yapılan katliâm ile Bediüzzaman’ın Ermeni çocuklarına karşı şefkatli tavrı, birbirinden gece ve gündüz gibi farklı iki tarz-ı hareketi yansıtıyor. Üstadın bu örnek tavrını sadece onun fıtratı icabı sergilediği alicenaplığa bağlamak eksiklik olur kanaatindeyim. Bilâkis bu üstün davranış Kur’ân’ın düsturlarıyla ve sünnetin ölçüleriyle şekillenen bir İslâm ahlâkının tezahürüdür. Her hakkaniyetli zat bu iki olaya birden şahit olsa kesinlikle kanaat getirir ki birinci olay ayn-ı zulümdür, ikincisi ayn-ı adalet. Ve birincisinin karanlık emellerden tereşşuh ettiğini, diğerinin adalet güneşinin lem’aları olduğunu anlar. Her ne kadar ışığa yabancı yarasalar göz kamaştıran bu ışıltıları göremese de.

Okunma Sayısı: 1660
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı