"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Rahman’a giden yolda ufak bir basamak...

Sevcan AYDIN
20 Haziran 2014, Cuma
Ey ıztırap baktım ki herşey seninle... Sen rahmana giden yolda, vuslata vesile... Kolay değil Mısır’a sultan olmak. Kolay değil İstanbul’un tek Fatih’i tek fethedeni olmak. O yüce gönüllerinden rahmanı bir an olsun anmayı bırakmayan insanlarla, dertlerimiz tasalarımız mukayese edilemez. Ama onları biraz olsun örnek alarak dünya hayatını yaşamayı daha kolay kılabiliriz diye düşünüyorum.

Bir çoğumuzun evlerinin gündemi olan üniversiteye giriş sınavının birinci basamağını tarih 23 Martı gösterdiğinde atlatmıştık. Tarih geçti geçmesine, ikinci basamağa olan vakit de daraldı; ama hâlâ tesirinden kurtulamadık. Belki de bir çoğumuz iki tarihi de belleğimize ‘’kara gün’’ olarak kazıdık. Aslında doğru söylemek gerekirse arada bir kendi hafızamı yokladığımda aynı şeyleri hissetmiyor değilim...

Geçtiğimiz bu süreç dayanılması zor bir süreç. Bildiğiniz üzere ben de sizlerle aynı durumdayım. Bulunduğumuz durumun aynılığından faydalanarak sizlere ufak bir soru yöneltmek istiyorum. Uzaklara bakınca ne görüyorsunuz? Cevap gayet net, aslında uzun zamandır bakmayı bile unutmuşuz.

Sırtlandığımız bu dünya yükü ağır ve meşakkatlidir. Tek başımıza yüklenmek ne bizim haddimizdir ne de vazifemizdir. Aslında bir düşünsek ne kadar komik bir durumdayız. Kendi nefsimiz yetmezmiş gibi bütün dünya hayatını da sırtımıza yüklemiş gidiyoruz.

Bir sınav maratonu, üniversite dehşeti dört bir yanımızı sarmış durumda. Bütün hayatımızı bu sınava göre şekillendirir olduk. ‘’Şunu kazanırsam açıkta kalmam.’’, ‘’Şu işte çok para var.’’, ‘’Boğaziçi olmazsa yaşayamam.’’.... Bu cümleler hepimizin en çok duyduğu cümleler değil mi? Hatta bazen gaflete kapılarak bizim de eşlik ettiğimiz cümleler...

Ben bazen bulduğumuz durumu kafese konan bir kuşa benzetiyorum. İçeride herşeyden habersiz var gücüyle kanat çırpan bir kuş... Sözde özgürlüğünü istiyor, ama özgürlüğe dair hiçbir şey yapmıyor. Bakın kardeşlerim o kafes maddiyun ve tabiiyyunların taptığı dünyadır. Kafesin içerisindeki kuş ruhumuzdur. Maddeye tutsak olan ruhumuz... Ruh hiç tutsaklığı sever mi? Özgürlük namına kanat çırpmamız; dalâlete kapılmış, Rahman’ı unutmuş insanların bahaneleridir. Bizim özgürlüğümüz Cenâb-ı Hakk’ın yoludur. Bizler kanatlarımızı o yolda çırpmayı unutursak maddiyunların ve tabiiyyunların dünyasına tutsak oluruz. Aynı bahiste geçen kuşlar gibi. Çünkü gönüller ancak Allah’ı anarak huzura kavuşur.

Bizler uzun zamandır huzuru da elimizin tersiyle itmiş durumdayız. Tek saadetimiz üniversiteyi bitirip, para kazanmak olmuş. İsteklerimizi, hayallerimizi, hedeflerimizi bırakmışız da derdimiz sadece ‘’para kazanmak’’. Şu cümle resmen ruhuma işkence ediyor. Müslümanın ilk amacı para kazanmak mıdır? Elbette üniversite okuyalım. Böylelikle aldığımız ilmi Allah yolunda kullanabilelim. Helâl rızıklar elde ettiğimiz işlerimiz de olsun. Fakat ilk hedefimiz daha çok ‘’para’’ kazanmak olmasın, olmamalı.

Hem bir Müslüman için para amaç değil araçtır. Para bizi kullanmamalı biz onu kullanmalı, ona yön vermeli, zekâtta yarışmalıyız.

Eminim bu yazdıklarım çoğunuza hikâye gibi gelecektir. Fakat bunlar sizlerle aynı şeyleri düşünen, yaşayan bir yüreğin kaleminden akan cümlelerdir. Ben böyle konuşunca çoğu arkadaşım bana ‘’Senin içinde 90 yaşında bir nine var’’ diyorlar. Varsın desinler...

Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî’ye belki de dünyayı verdiler bizim asla sahip olamayacağımız servetleri... Peki o ne yaptı? Almadı, hatta elinin tersiyle itti. Böyle bir Üstadın talebeleri olarak bizler ne yapıyoruz?

Demem o ki her Müslüman kadın ve erkek elbette çalışmalı. Fakat yalnız dünya için değil. Ahireti içinde bir o kadar çaba sarfetmeli.

Bizler bu Nurlu yolların hakkını vermeliyiz. Üstadımızın yıllar önce çektiği binbir çile ile yazdığı o güzel eserleri insanlara anlatmalı, açıklamalıyız.

İşte kardeşlerim dünyalık hedeflerimizin yanına birkaç ahiretlik emellerde biriktirmeliyiz. Hem nasıl kazancımızın zekâtı var, öğrendiğimiz bilginin de zekâtını Allah yolunda vermeliyiz. Allah rızası için insanlara doğruları anlatmalıyız. Bu saydıklarım hemen, sıkıntı çekmeden olabilecek şeyler değil tabiki. Ama Musab bin Ümeyr’in de dediği gibi ‘’Rıza yolunda biraz cefa gördük diye Rahman’a naz mı edeceğiz?’’ Efendimiz (asm) uğruna canını veren ‘’başlar kurban olsun o mübarek başa diyen’’ mübarek sahabe ne de güzel demiş. Onlar ki yaratandan gelen her sınav ve sıkıntıda “Allah bize yeter, o ne güzel vekildir’’ diyen mübarekler...

Bizim sıkıntı diye nitelendirdiklerimizin onların çektiklerinin yanında adı bile edilmez...

Evet pek kıymetli, muhterem dâvâ kardeşlerim... Tabiîki bir sınav var ortada ve bu sınav ne bir son ne de bir başlangıç. Aksine sadece bir basamaktır. Üniversitelerde, yangının tam yerinde Rahman’a ulaşmaya çalışan kardeşlerimize yardımımıza vesile olacak yalnızca bir basamak... Niyetlerimizde ve duâlarımızda hayır olursa Rabbim bütün duâları kabul eder. Bu dünyada yalnızca bir emanetçi olduğumuzu hatırlayın ve asla heyecanlanmayın. Unutmayın ki bu sınavı kaybetmeniz hayatınızdan hiçbir şey götürmeyecek aksine belki de birkaç şey katacak size. Ümit var olun. Allah ümidi olanı sever. Sizlere şah damarınızdan daha yakın olan Cenâb-ı Hak yar ve yardımcınız olsun.

Hizmete giden bu küçük basamakta zihniniz açık, yüreğiniz huzurlu olsun. Başarılar.

Okunma Sayısı: 7202
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • zehra

    11.12.2014 10:17:26

    Sevcan hanımın yazılarını beğenerek okuyoruz. Kendisini daha sık görmek istiyoruz....

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı