"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kuzey cereyanı veya Marksistlerin yeni atağı: PEGIDA

Şükrü BULUT
26 Ocak 2015, Pazartesi
Bu yazının başlığı, Turuncu Devrim’in Almanya çıkarması olacaktı.

Gelişen hadiseler, yazılanlar ve dijital medyadan ulaştığımız yeni bilgiler, olayın Almanya ile sınırlı olmadığını gösterip, AB coğrafyasını hedefleyen bir ihtilâlin ayak sesleri olduğu kanaati bizde hâsıl olunca, değiştirmek zorunda kaldık.

Bolşevik İhtilâlinin baş mimarlarından Vladimir Lenin, devrimde sürekliliği esas alır. Durağanlığı ise büyük düşman kabul eder. Belki de tahripkâr cereyanın özelliğini anlatıyordu Lenin... Sistemi, çevreyi, toplumu ve nihayet insanı bozmayı programına koymuş komünizm ve materyalizmin hayatiyeti bozgunculukla devam ediyormuş. Büyük Fransız ihtilâlinden sonra cemaat şekline bürünen materyalizmi ve ondan türeyen Komünizm, Freudizm, Nihilizm, Darwinizm, Bolşevizm, Troçkizm, Kemalizm, Neokonservatizm, Neoliberalizm ve Neo Nazizm gibi ihtilalci dinsiz cemaatlerin mahiyetlerini, tarihçelerini, hedef ve temel metodlarını bilenler, PEGIDA Hareketini teşhiste hiç, ama hiç zorlanmazlar. Mahiyetini gizlemek için basından ve resmî ekranlardan uzak duran bu hareketin temsilcileri, bu cereyanların özelliklerini bilenlerden yakalarını kurtaramadılar. Her ne kadar ırkçılığı, vatanperverliği, millîliği ve hatta geleneği tedai ettirecek slogan, ifade ve unsurların arkalarına gizlenseler de, Avrupa kamuoyu PEGIDA’yı tanımakta gecikmedi. 

Bunlar inkılâplarda, ihtilâllerde belli fikirler temeline otururlar. Peygamberler ve onların takipçileri, ortaya gelecek inkılâpların altyapısını sağlam düşüncelerle hazırlamasalar, insanların arzuladığı güzel değişimler elbette gerçekleşemez. Bu husus ihtilâl için de geçerlidir. İnsanî değerlerde, inançlarda, millî değer ve gelenekte belli bir tahribat yapıldıktan sonra ihtilâl olgunlaşır, tarihi korkunç katliâmlara şahit tutmuş hadiseler gerçekleşir. Marksizm yalnızca Karl Marx’ın fikirlerinden ibaret değildir. Bu maddeci ve çatışmacı felsefenin o gün de yüzlerce türevi veya cemaati vardı Avrupada... İlk Frankfurt ve Viyana Okullarını Freud ve arkadaşları kurmasalardı, Bolşevizmin oturduğu zemin oluşamazdı. Dinsiz Kuzey Hareketinin oluşturduğu düşüncelerin, Selânik ve Manastır Farmasonlarının İstanbul çalışmalarının da Kemalizmin devrimlerini netice verdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz... Ve günümüze geldiğimizde; Türkiye Turuncucularının, Kemalistlerin, açık toplumcuların ve ırkçıların ortak çalışmalarıyla bugünkü PKK zemini malesef oluştu. Dünkü Doğunun değerleriyle birlikte ciddî şekilde tahrip edildiğini ve bu tahribin de mevcut dindar siyasetçilerin himayesinde gerçekleştiğini kim inkâr edebilir ki...

Günümüz Avrupa’sında PEGIDA’yı, Paris baskınını veya İŞİD’i doğru anlayabilmek için bu uzun girizgâha mecbur olduk. Mahiyetlerini, sıfatlarını, karakterlerini ve neye düşman olduklarını tesbit ettiğiniz her türlü hareketi hem Asya´da ve hem de Avrupa’da kolaylıkla teşhis edebilirsiniz. Bediüzzaman’ın ifadesiyle, istibdat elbisesini değiştirse de, padişahlık libasını çıkarıp İttihatçı giysisini giyse de, Üstadımızın tanıdığı gibi; bizler de Risale-i Nur’dan çıkaracağımız ölçülerle; ahirzamanın dinsizlik hareketini Fransız ihtilâlinden ta PEGIDA’ya kadar adım adım takip ve tesbit etmek durumundayız.

PEGIDA VE GEÇMİŞTEKİ YOLDAŞLARININ ORTAK ÖZELLİKLERİ...

Tarih içinde devamlı terörize olmuş Marksizm veya materyalizmin çıkış noktalarındaki önemli özelliklerin başında; semavî dinlerle ve mukaddeslerle savaş ile emek-sermaye çatışması geliyor. Dresden’de veya Leibzig’de yürüyen PEGIDA katılımcıları arasında yapılan araştırmalar, bu hareket mensuplarının hiçbir dine inanmadıklarını, ortalamanın üstünde gelir seviyesine sahip olduklarını, maddî olarak iyi eğitimli olduklarını, sağ slogan ve afişler taşıyan solcular olduklarını, “özgürlük!„ parolası ile Almanya’yı etrafındaki ülkelerden soyutlamaya çalıştıklarını ve bilhassa Rusya’ya karşı düşmanca tutumlarıyla barışa esastan karşı olduklarını gösteriyor. Sürekli çatışma, sürekli kaos ve sürekli anarşi içinde hedefine yürüyen Marksizmin geçmişteki ihtilâllerinin anatomisi ortaya çıkarıldığında, PEGIDA’nın da zamanımıza ait kalkışmacı bir versiyonu olduğu çıkacaktır.

İlk anda hadiseyi Kiev ihtilâlinin küçük bir versiyonu suretinde gördük: Kafası çalışmayan Lutz Bachmann, Timoşenko’ya özenmiş Katrin Ortel ve onları yavaştan destekleyen AfD başkanı Konrad Adam, Prof. Hans Olef Henkel ve Andreas Thil... Sıkılmış yumruklar ve bağımsızlığı haykıran sloganlar... Bir araya toplananları; Ukrayna, Tiflis ve Belgrad’dakiler gibi sıradan insan kalabalıkları olarak gördük. Olay bozguncu fikirler sistemlerine sistematik bir şekilde oturduğu zaman gittikçe gerilmeye başladı. İşin içine yine Londra ve Amerika’nın belli sermayedarları da girince, dağınık taşlar toplanarak yerlerine oturdu.

Güzel işler, değişim ve inkılâplar müsbet şahısların veya şahs-ı manevîlerin himayesinde gelişip serpildiği gibi, cemiyeti perişan eden, insanların hayat ve şereflerine mal olan ihtilâller de belli şahısların veya şahs-ı manevilerin koruması altında büyürler. Burada, ister istemez 11 Eylülcülerin Almanya temsilciliğini yapan Angela Merkel ve özünde AB karşıtı ekibinin, PEGIDA’nın yeşermesine zemin sağladığı iddiasına kimse itiraz etmemeli... Neoconların takip ettikleri siyaseti maalesef derleyip toplamadığı gibi,  AB’nin zayıflamasına ve euro krizine icraatıyla yardımcı oldu. AB’nin böğründe Rusya yarasının açılmasında Rassmussen kadar Merkel’in de payı var. Parçalanan siyasette her gün yeni yeni ucûbelerin (AfD) başgöstermesi Marksist PEGIDA’nın işini kolaylaştıracaktır. 

Troçkistler, İkinci Dünya Savaşından bu yana “barış” içinde yoluna devam eden Avrupa’nın şu halinden ve bilhassa barışın temelini teşkil eden AB’den fevkalâde rahatsızlar. Sarrazin ve Peter Sloterdijk gibi politikacı ve feylesofların bu harekete sahip çıkmaları, belki de PEGIDA’nın dinsiz Frankfurt mektebine dayanmasıdır. Vitrinlerine her ne kadar vatanseverlik, ekonomik endişe ve Avrupa değerleri gibi kulağa hoş gelecek unsurları koysalar da, arkasında dehşetli “bir iç savaşın ön hazırlığının” durduğunu Almanlar çoktan anladılar. Avrupa’nın inanç özgürlüğü, aile, çevre, barış ve demokrasi gibi insanî değerlerini dikkate almayan, eşcinselliği ve ırkçılığı savunan bu zihniyetin Avrupa ile ilişkisi de tartışılmaya başlandı. İslâm düşmanlığının arkasında bütün İbrahimî dinlerin ve sair dinlerin de kutsallarına hücumun varlığını dikkatli araştırmacılar yazmaya başladılar. Papa Fransiskus ile Protestan Kiliseleri Birliğinin PEGIDA’ya karşı kararlı ve tavizsiz tutumları da, bu hareketin özünü teşkil eden savaş ve çatışmadan Hıristiyanların haberdar olduğunu gösteriyor.

Okunma Sayısı: 2249
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • E.U.

    29.1.2015 02:46:36

    Rabbim tüm insanligi bu gizli cetelerin desiselerinden korusun. Insanlar perde arkasinda ipleri ceken mihraklari desifre edip kesfetmedikce, onlarin ellerinde kukla misali kullanilmaya mahkumdurlar. Olaylari Risale-i nur penceresinden makul ve tam yerinde analiz edip gözlerimizi actigi icin yazarimizi tebrik ediyor ve devamini bekliyoruz...

  • sultan selim

    26.1.2015 11:37:28

    23 ocak gecesi yapılan suudi ihtilali ve c zapsu nun davosta rotschild ile başbakan yemekte buluşturmasını bu yazı çerçevesinde incelesek mi acaba

  • ismet b.

    26.1.2015 07:54:38

    Risale gözlüğüyle bakınca hadiselerin maksatlarını teşhis çok kolay oluyor,galiba.. Bu tarihsel analiz içinde günümüzü zehirlendiren Avrupa ve Asya fitnelerini bize sunan yazarımıza teşekkürlerimi arzediyorum..

  • Polat Müstear

    26.1.2015 02:14:56

    Risale-i Nur tabiriyle Insanlik ve semavî dinlerin düsmani II. Avrupa'nin tahripkâr faaliyetleri ve bu faaliyetleri yürüten örgütler icin gerekirse Avrupayi yakmaya hazir bu fitne fesat komitalarinin taseronlarini desifre edildigi bu makalenin muhteviyatini okurlarimiz ve ihvanlarimiz bütün dünyaya ulastirmalidir.

  • İsmail Cebecili

    26.1.2015 00:25:56

    Evet, İkinci Avrupa, ABD ile el ele. Yunanistan'da önemli bir Zafer kazandılar. PEGİDA ve Yunanistan, AB'ye büyük darbe vurdu ve vuracak. Bakalım, bizdeki etkileri ne olacak?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı