"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Latin Amerika, Neoliberaller ve Venezuela…

Şükrü BULUT
04 Şubat 2019, Pazartesi
Daha önceleri Chavez, bu günlerde Maduro...

Venezuela halkının temsilcilerinin sesini, daha çok şu milletler duyuyor: Türkiye, Rusya, İran, bazı Arap Devletleri, Meksika ve modern emperyalistlerin talanına uğrayan halklar.

Yakın zamana kadar insanlarımızın Güney Amerika hakkındaki bilgileri çok sınırlıydı. Bir taraftan globalleşme ve diğer yandan neoliberal ve neocon ittifakının bu ülkelerdeki organizeli zulümleri, nispeten bakışlarımızı bu musîbetzede coğrafyaya nihayet çekti.

Bir yandan fukaralık, öbür yandan iç kargaşalar ve beriden Avrupa’nın sefaletle tasallutu, bu Avrupa kökenli milletleri Afrika ve Asya’nın mazlûm halklarıyla aynı akıbeti paylaştırıyor. Bu kıt’adaki yangın, musîbet, fukaralık ve iç savaşlara zahiren yüzlerce sebep bulunabilinir. Bize göre hakikî sebebini Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri açıkça belirtiyor. “Acaba görmüyor musun ki, Çin ve Hintteki Mecusî ve Berâhime ve Afrika’daki zenciler gibi, Avrupa’nın tasallutu altına giren milletler bizden daha fakirdirler? Hem görmüyor musun ki, zarurî kuttan ziyade Müslümanların elinde bırakılmıyor? Ya Avrupa kâfir zalimleri veya Asya münafıkları, desiseleriyle ya çalar veya gasp ediyor.“ (Lem’alar, s. 126)

Nispeten yeni olan bu konuyu tamamen anlayabilmemiz için, belki de tarihe müracaat etmemiz gerekecek. Fakat yazımızın çerçevesi buna müsait değil. Günümüze de faydası dokunmayacak bilgiler yerine, bugünkü dertlerin kaynağını anlamak için son yarım asrı aşmayacak şekilde bazı hadiseleri, isimleri ve programları sizlerle paylaşacağız.

Avrupalının Avrupalıyı acımadan sömürdüğü 1950’li yıllara gittiğimizde, hakikaten II. Dünya Savaşı’nın neticelerine bağlı zulümlerle karşılaşıyoruz. Dolaylı olarak Sovyetlerin ve Çin’in de karıştırdığı Güney Amerika’ya en büyük zulmün Amerika’da organize olmuş Leo Straus’un yoldaşları ve bilhassa Wall Street patronlarının özel burslarıyla yetiştirilmiş Henry Kissinger ve ekibinin buradaki çalışmalarıyla meydana geldiğini okuyoruz.

Zaman zaman ayrı ve çoğu kez de ittifaklar kurarak, global düzeyde devletlere ve milletlere, Batı’nın büyük devletlerinin bayrakları altında hücum eden neocon-neoliberal ittifakının Latin Amerika’daki çalışmaları detaylıca ortaya çıkarılmadan, günümüzde Venezuela, Kolombiya ve Brezilya’da olup biteni doğru anlamamız fevkalâde zordur.

Önce şu hususu arz edelim. Bahsettiğimiz cereyanların anavatanları da Avrupa’dır. Okuyucularımız neocon’ların Leo Strauss ve Leo Troçki kanalıyla, Neoliberallerin ise Mont Pelesini topluluğu (Hayek, Popper, Milton ve diğerleri) yolu ile Marksizme dayandıklarını biliyorlar. Birincisi daha çok devletlerin resmî ve silâhlı formatlarına, ikincileri sivil, siyasî ve kültürel perdelerden hareketle tahribat ve yağmalarını yaparlar. Bu yazımızda neoconların (Kissinger ve yoldaşlarının) söz konusu ülkelerdeki icraatlarını bir tarafa bırakıp, yalnızca neoliberal faaliyetler üzerinde durmak istiyorum.

Güney Amerika’ya geçmeden önce Galiçyalı August Von Hayek’in neoliberallerin ruhanî liderleri olduğunu hatırlatalım. Bu üstadın bağlılarından Anthony Fisher’in 1950’li yıllarda Londra’da İktisadî İşler Enstitüsü’nü kurarak döneminin İngiltere’sine, yani Karl Popper’in şakirtlerine zemin hazırladığını biliyoruz. Popper’in bizzat talebesi Margret Thethcer’in iktidarı tamamlandıktan sonra Fisher, soluğu Amerika’da alır ve burada Atlas İktisadî Araştırmalar Vakfı’nı kurar. David Koch, Exon Mobil ve Master Card gibi kuruluşların vakıflarından yardımlar alarak Latin Amerika’ya açılan Atlas Vakfı, yalnızca Brezilya’da otuzun üzerinde kendisine yakın STK’lar kurar. 2016 yılında Atlas üzerinden o bölgeye aktarılan paranın 5 milyar dolar olduğunu yazan gazeteci Lee Fang, Atlas’ın bu coğrafyadaki halkların yapılarına göre sivil toplumlar ve metodlar geliştirdiğini yazıyor. Belki de neoliberallerin Latin Amerika aşkını, S. Allende’yi devirip cuntacı Pinochet’i iktidara getirdikleri 1973’e dayanıyordur. Neoliberallerin ruhanî lideri Hayek ile Amerikalı meşhur Milton Friedman apar topar Şili’ye giderek Pinochet’e destek olmaları, neoliberallerin ne denli demokrasi düşmanları olduğunu açığa çıkardığından, onlar açısından acıtıcı bir milâttır.

İngiliz Fisher’e buradaki çalışmalarının Margret Thetcher ile Ronald Reagan’ın kapalı yardım ettiklerini söylemeye gerek var mı? Her ne kadar NED isimli demokrasi düşmanı “demokrasi vakfı“ üzerinden bazı paralar aktarılıyorsa da (Zira NED’in başında Atlas Vakfı’nın yetiştirdiği Judy Schelton bulunuyor, şimdilik) neoconları direkt finanse eden vakıf ve kuruluşları burada zikretmemiz gerekir. Neoliberallerin zekî ve müteşebbis gençlere yüksek burçlar sağlayarak, onları uluslar arası ve ulusal yüksek noktalara bürokrat, siyasetçi ve ekonomist olarak taşıdıklarını, Fisher’in ölümünden 3 yıl sonra Atlas’ın başına geçen Arjantinli Alejondo Chaufen söylüyor. Yani bugün hem Brezilya, hem Venezuela, hem Arjantin ve diğer Güney Amerika siyasetinin önde gelen simalarından çoğu, neoliberallerin yetiştirdikleri elemanlardır.

Bildiğimiz üzere, son zamanlarda marksist neoliberaller; hem Avrupa’da ve hem de Latin dünyasında sağcı olarak sokağa çıkıyorlar. Bu da bir şaşırtmaca. Katolik Kilisesi’nin hadiselerden uzak durması ve solcu Latin Amerika’lı siyasetçilere soğuk bakması, bu entrikalara imkân tanıyor. Günümüzde artık Sovyetler’e veya Çin’e dayanabilecek bir solun olmayacağı da bir vakıa. Latin Amerika’daki hürriyetçiler ve mağdurların da, tarihî sürecin tazyikiyle burada sol cenahta ortaya çıktığını bu vesile ile belirtelim. Zira kilise sağda durmadığı gibi neoliberaller de gömlek değiştiriyorlar. Veya meşhur neoliberal filozof Milton’un formülünü uyguluyorlar. “Bir boşluk ortaya çıktığında krize girersiniz, değişim talebi belirdiğinde belirli politikaları dayatmak için eğitilmiş insanlar devreye girerler. Ve biz de bugünkü vakıada kamu problemlerine karşı özel çözümleri destekleme eğilimindeyiz.“ Bu sözleri Arjantinli neoliberal Chaufen, Milton’dan rivayet ediyor. Sözlerinin Lenin ve Troçki’nin sözlerine yakınlığını fark etmişsinizdir. Yalnız bunlar sivil ve liberal geçiniyorlar.

Latin Amerika’da her ne kadar Atlas Network organizesi öne çıksa da, her ülkedeki yapısını yerli ve müstakil gösterme peşindeler, kapitalist Marksistler. Meselâ Venezuela’daki isimleri Cedice libertad’tır. (1998) Yine Brezilya’da Milenyum Enstitüsü, Hundurad’ta Fundacion Elecitera, Arjantin’de Atlasnetwork ile Fondation Pensar…

Neoliberallerin hedefi elbette bir devleti ele geçirmek değil. Her yere sızarak alabildiğince sömürmek ve doların efendilerinin yollarını açmak. Dünyayı da daimî bir kargaşa, devrim, değişim ve kaos içinde tutmak. Meselenin yalnızca iktidar değişimi olmadığını, milletlerin insanca ve demokrasi içinde yaşamalarına Mont Pelesini’li iktisatçı çetenin itirazları olduğunu önceki yazılarımızda da belirtmiştik. Fakat yükselen hürriyetler, globalleşerek küçülen dünya, tahripçilerin Latin Amerika’da insanlık aleyhine bundan böyle tezgâh kurmalarına fırsat vermeyeceği kanaatindeyiz.

Okunma Sayısı: 1640
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Demokrat Avrupa

    5.2.2019 14:32:16

    Iktidarimiz (Erdogan ve AKP) bir tarafta Venezuela`da hükümeti secilmisliginden dolayi desteklerken, diger taraftan Suriye`de tam tersine mesru olan secilmis iktidari devirmeye calisiyor.... Inandiriciliktan uzak dis politika buna derler....

  • zeliha

    5.2.2019 12:50:56

    Rabbim bu tahripçi dinsizlerin şerrinden korusun.Düşmanı tanıyıp daha muteyakkız olmaya sevk eden bir yazı olmuş. Elinize sağlık.Bu kadar içimize girmeleri kendileri rahat hareket etmeleri için daha da gizli çalışmalarını netice veriyor maalesef.Bizde ne kadar uyanık olmaya çalışsak azdır.

  • Abdülbaki

    4.2.2019 00:19:47

    Eline,diline ve yüreğine sağlık. Yeni Asya'ya yaraşır geniş malumatlı ve doyuru olmuş.Allah ebeden razi olsun.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı