Gazze’nin çocukları, kadın ve yaşlıları yaklaşık iki aydan beri kurşunlara, ölümlere hedef oluyor. Kimse de onlara yardım edemiyor. Korkunç bir zaafiyet var.
Peygamber Efendimiz (asm): “Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle buğz etsin ki bu imanın en zayıf derecesidir.”1 Buyuruyor.
İlginçtir, çok ilginçtir: Dünyada hemen herkes buğz ediyor. Gazze’de yaşanan mezalimi tel’in ediyor. Bazen toplu halde, bazen değişik etkinlikler düzenleyerek, bazen sessizce… Çok az, yapılanları diliyle eleştirenler oluyor. Ama genelde günümüz buğz etmekle geçiyor.
Hiç kimsenin eliyle yapılan kötülükleri, ölümleri, zulümleri durdurmaya gücü yetmiyor. Koca BM de dahil! Koca İslam Ülkeleri de dahil! Koca güçlü kuvvetli devletler de dahil! Yapabilenler en fazla diliyle buğz ediyor. Bu böyle gider mi? Bunun hayır tarafı yok mu?
Avrupa’dan Haber Var
Tam hayır ararken, dünya insanının İslam’a duyduğu merak ve ilgi haberleri yayılmaya başladı. Demek, her şerde bir hayır vardır! Avrupa’daki İslami Kuruluşlar Başkanı Avrupa’daki İslami hareketliliği haber veriyor.
Diyor ki: “Gazze olaylarından önce, İslam’ın bu kadar kabul gördüğüne şahit olmamıştık. Daha önce bir günde en fazla 80 kişi Müslüman olmuştu. Gazze olaylarından sonra, sadece bir ülkede bir günde 400’den fazla kişi Müslüman oldu.
“Daha ilginç olanı ise, bu kimselerin gençler, çoğunluğunun da genç kızlar olması. Fransa gibi bir ülkede Gazze olaylarından bu yana yirmi binden fazla genç erkek ve kız Müslüman oldu. Daha önce hiç bu sayıya ulaşamadık. Sübhanallah!”
“18 yaşından küçüklere anne veya babaları olmadan şahitlik belgesi vermiyoruz. Buna çok şaşırıyoruz. Gençlerden bazıları bunu biliyorlar ve anne veya babalarıyla birlikte geliyorlar. Ve anne ve babaları, çocuklarının Müslüman olduğuna şahitlik ediyorlar.”
Neden İslam’ı Seçtiniz?
“Onlara soruyoruz: “Neden İslam’ı seçtiniz?”
Diyorlar ki: “Gazze’de yaşananlar sebebiyle. Orada bazı insanlar gördük. Biz Gazze’de Allah’ı gördük. Gazze’de, kendisine hakkıyla ibadet edilen gerçek bir İlah gördük. Orada inancı gördük. Hamdi, şükrü, ve sabrı gördük. Orada öldürülen, evleri ve malları yıkılıp yok olan insanlar gördük. Ancak onlar buna rağmen acayip bir inanç içindeydiler. Böylece onların hangi dini benimsediklerini sorduk. Bize bu dinin İslam olduğunu söylediler. Kur’ân’ı kavradığımızda onların tüm bu olanlara ne için sabrettiklerini anlamış olduk. İndirilmiş olan bu Kur’ân, bize O İlah’ı sevdirdi.
“18 yaşındaki bir genç kıza neden Müslüman olduğu sorulduğunda, şöyle diyor: “Çünkü ben Gazze’lilerin sabrına şahit oldum. Gazze’lilerin çocukları, daima iman üzereler ve “elhamdülillah onlar cennete gitti” diyorlar.
“Ben de dedim ki: “Tüm bunların arkasındaki dini öğrenmem gerekiyor.”
“Ve Kur’ân’ı ilk kez eline aldığında hissettiklerini anlatmaya başladı: “Kur’ân’ı ilk kez okuduğumdan bahsetmek istiyorum. Ağladım! Ve anladım ki bu ilah, tek gerçek İlah’tır. Değerli kardeşlerim. Allah, meydana gelen her olayda mutlaka bir hikmet var etmiştir. O’nun, meydana gelen her olayda mutlaka bir hikmeti vardır. Biz şer görürüz. Ama o aslında bir hayırdır.”
Dipnotlar:
1- Müslim, Îmân 78. Ayrıca bk. Tirmizî,
Fiten 11; Nesâî, Îmân 17