"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Durhasan Ağabeyimizin aziz hatırasına...

Zübeyir ERGENEKON
15 Temmuz 2023, Cumartesi 02:20
Durhasan Çaylak Abi demek istikamet demekti. Bu konuda adeta bir alarm, bir radar gibiydi. Camiamızın efkârından ve meşveretinden en küçük bir sapma ve ayrılmaya tahammülü yoktu.

Gölgelik - Zübeyir Ergenekon
[email protected]

Bazı vefatlar insanı müteessir eder, bazıları düşündürür. Bazıları ise Durhasan abinin vefatı gibi kalbi hem yakar hem açar, hem de gözleri yaşlara boğar. Durhasan Abi, benim için çocukluğum ve gençliğim demekti, Ereğli demekti, istikametli bir çizginin çok bilinmeyen sadık ve şevkli bir müntesibi demekti.

Vefatını öğrenince birçok hissimin harekete geçmesinde bu iç içe geçmiş âlemlerin ve manaların tesiri büyüktü… Allah rahmet eylesin, ruhu şad olsun!

***

Düşünüyorum da bu istikametli camianın samimi ve müstakim fertleri sarmış etrafımı çocukluğumda, çok şükür. Nice güzel hasletlere şahit olduk, yokluğu çekilen… Yollarımın belli olmadığı küçüklük zamanlarımdan, nur dairesine gönül vermiş gençlik dönemlerime kadar o kadar yaşanmışlık, hatıra var ki Durhasan Ağabeyimle.

Yıllar vardı derslerle süslenen. Akşamlar, sabahlar, günler… Ağlattın bizi Durhasan Abi. Dostluğun, ağabeyliğin o kadar sarmış, sarmalamış ki bizi, gönlümüz hicranlı ve yaralı. Gidişinle, fani dünyada bu sıcaklığı ve samimiyeti kaybetmiş olmak, ürkütüyor beni. Ereğli hep eksik olacak benim için sensiz. Ebediyet olmasa başka nasıl telafi edilir bu yaralar?

Dersaneye uzak evi vardı önceleri Durhasan Ağabeyin. O uzaklığa rağmen yaz-kış, soğuk-sıcak demeden nur derslerine iştiraki canlanır hâlâ gözlerimde. İnandığı bir dava uğruna mesafeleri hiçe sayması… Yavaş ve vakur adımlarla yürürdü ayrılırken, selamını verip… İnandığın yolda böyle yürümeliydi insan…

Ev derslerine Durhasan Abilere gidince yıllık olarak ciltlettirdiği İttihad, Yeni Asya, Yeni Nesil, Köprü, Can Kardeş, Zemzem gibi mevkuteler karşılardı bizi. Saatler geçer, babalarımızın tatlı sohbetleri bitse de orijinal boyutlu olarak ciltlenmiş bu mevkutelerin yanından ayrılmak istemezdik. Durhasan Abi, arşiv demekti bizim için. Şaşırırdık küçükken… Bu nasıl bir bağlılık ve inançtı? Bu nasıl bir abiydi böyle? Evlerinde yılların dergileri, gazeteleri, koca koca orijinal nüshaları ile nasıl ciltlenmiş olarak var olurdu? Bu hadise bile başlı başına dersti bize, inandıysan yapamayacağın yoktur…

Okuma hasletimizi yitirmemizden dolayı teessür ve endişesini her zaman beyan ederdi. Gönül verdiği nur camiasının okuyan bir ferdiydi o. Nur dairesinde kalmanın ve istikametten sapmanın okumaktan geçtiğinin bilince idi her zaman… Zübeyir Ağabeyimizin “Hem Risale-i Nur’a safdilane inanmamışım.” cümlesinin adeta mücessem haliydi. Bir konu geçince, yayınlarımızdaki bir dergiye, bir yazara atıf yapar ve konunun izahına vesile olurdu. Fikir dünyası olarak da enaniyetini havuzda eritmişti; şahsi fikri yerine camianın meşveretle ve yılların birikimi ile oturmuş, hal-i hazır hadiselere göre de yayınlarımız ile güncellenen efkarını takip ederdi. Durhasan ağabeyimiz için camiamızın ve Yeni Asya’nın arşivi desek boş dememiş oluruz kanaatindeyim.

Çok bilinmeyen bir Yeni Asya sevdalısı idi. Yaşanmış hadiseleri, camiamızı mümtaz hale getiren kırılma noktalarını, ayrışmaları ve tenakuzları, “ifrat ve tefritleri” hep zikrederdi. Beraberce yol çıktıklarını, sonra yolunu değiştirenleri… İhtilafları… Bir bir anlatırdı, Nurun Kur’anî düsturları penceresinde. Kendi mesleğinin muhabbeti ile hareket ederek… Bunları anlatırken ve bilirken “diğer kardeşlere” uhuvvet ve muhabbeti muhafaza ederek…

Asla ümitsiz değildi Durhasan Abimiz. Aksine, ümit ve şevk doluydu. Bir gezi, meşveret, organizasyon oldu mu başı çekerdi. Nur hizmetlerinin pürşevk ifa edildiği zamanları özler, o gayretle organizasyonlara iştirak ederdi. Çevre illerdeki faaliyetlere iştirak hususunda da ayrı bir itinası vardı. Bu manada müfritane irtibata ziyade ehemmiyet veren bir abimizdi. Bu şekilde beraber gittiğimiz etkinliklerden şevk ile döndüğümüzü hatırlıyorum. İlahiler ile gidilen ve gelinen dönemleri yâd ederek, ilahiler ve marşlar söylerdik yollarda.

Neşriyat hizmetlerine olan itinası, hayatı boyunca devam etti. Yıllar sonra, dersanenin altında tekrar büro faaliyetleri aktif hale getirmişti. İtina ile gelir, okumalarını yapar, tekkeyi beklerdi. Soğuk kış günlerinde soba üzerinde pişirdiği koyu ıhlamurlardan bize de ikram ederdi.

Misafir geldi mi yemek organizasyonlarını hiç ihmal etmez, münasip olanı yapmaktan kaçınmazdı. Dersanedeki işler imece usulü yapıldıktan sonra açlık hâsıl olur ve gözler Durhasan Abiye çevrilirdi. Durhasan abi de beklentileri boşa çıkarmaz, mükellef sofralara vesile olurdu. Dersanede acıktığımız zaman yaptığı ve yediğimiz leziz menemenlerini hâlâ unutamıyorum. Ziyaret, iftar, meşveret gibi etkinliklerde Konya yöresine uygun olarak hazırlanan etli ekmek ikramlarına öncülük ederdi. Etin iyisini, sebzelerin tazesini seçer bunları bize de anlatarak hayat dersi verirdi.

İnsana verdiği kıymeti belli eder, küçük olmamıza rağmen heybetli cüssesiyle bizi karşılardı, halimizi hatırımızı sorardı. Durhasan Abi demek samimiyet demekti… O nasıl içten bir musafahadır, o nasıl içten bir selamlaşmadır… Yıllar geçti, hala akıldadır. Samimiyet ile imtihanda olan günümüz için, bu hasletler ve bu abiler, bize sağlam numuneler hükmündedir.

Durhasan Abi demek istikamet demekti. Bu konuda adeta bir alarm, bir radar gibiydi. Camiamızın efkârından ve meşveretinden en küçük bir sapma ve ayrılmaya tahammülü yoktu. Bu hususta, fikir dünyasını daima okumalarla beslemesi ve tazelendirmesinin ehemmiyetinin büyük olduğuna inanıyorum. Nur mesleğinin nerden geldiğini, ne günlerden geçtiğini, ne olduğunu iyice kavradıktan sonra ve havuzda benliğini erittikten sonra bunun aksi mümkün değildir…

Satırları yazarken ne kadar özlediğimi fark ettim… Fani dünyanın gıllu gışından azade eyledi Rabbim seni muhterem ağabeyim.

Camiasıyla iftihar etmeli insan, gurur duymalı. Dimdik olmalı gittiği yolda. Bağlı ve sadakatli; Durhasan Ağabey gibi… Kendine iftiharla gideceği güzellikte yol bulmalı insan. İftiharla bağlanacağı, ömür boyu ayrılmayacağı güzellikte olmalı yolu… Kendini güzelleştirmeli, fikrini, hasletlerini, cemiyeti…

Ömür boyu yürüdüğün iman ve Kurân yolu kabir âlemini ve sonraki yolculuğunu nurlandıracaktır inşallah. Rabbim bizlere de iman-ı kâmil ve hüsnü hatime nasip eylesin ve cennetinde buluştursun.

Okunma Sayısı: 2117
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • HÇeşitcioğlu

    15.7.2023 10:20:53

    Rahmetullahi ve radiyallahu aleyhim ecmain. Elfü ellfi.

  • Ömer Faruk çaylak

    15.7.2023 09:33:40

    Ellerinize sağlık tşk ederiz Zübeyir abi saolun var olun

  • Güzel Osman Yılmaz

    15.7.2023 05:26:28

    Allah rahmet Eylesin seni tebrik ederim taziye yazısı yazdığın abi gibi bizi rabbim istikametten ayirmasin

  • Halil İbrahim Karahan

    15.7.2023 03:19:34

    Allah razı olsun Kardeşim Ahde Vefanın çok güzel bir örneğini göstererek Durhasan abiyi Ölümsüz Satırlara geçirdinden dolayı tebrik ediyorum sizi.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı