Detaylı bilgi için TIKLAYIN
      "Gerçekten" haber verir 26 Ocak 2006

Eski tarihli sayılar

 
 

Haberler

 

Müzakereler baharda başlar

AB’nin genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, ‘’Türkiye ile (fiili) müzakerelere ilkbaharda başlanabileceğini’’ söyledi.

Viyana’da yayımlanan günlük Der Standard gazetesine özel demeç veren Rehn, ‘’Şu anda AB müktesebatı ve Türkiye’deki yasal uygulamalar konusunda tarama sürecinin devam ettiğini’’ anımsatarak, ‘’Sonuçlarını kontrol ettiğimiz tarama sürecinin birkaç hafta içinde biteceğini umuyorum’’ dedi.

Tarama süreci sonuçlarını birkaç hafta sonra ‘’AB Konseyine sunacağını’’ belirten Rehn, ‘’Türkiye ile müzakerelere Avusturya’nın dönem başkanlığında başlanmaması için neden göremediğini’’ kaydetti. Rehn, bir soru üzerine, ‘’Türkiye ile müzakerelere bilim, araştırma, kültür ve eğitim konularında başlanabileceğini’’ bildirdi. (aa)

26.01.2006


 

Türkiye’de ifade özgür değil

Radikal’e konuşan Hans Jörg Kretschmer, “Pamuk dâvâsında iyi bir sınav verildi, ama diğer dâvâlar düşmüş gibi bir hava var ortada. Oysa benzer yaklaşık 60 dâvâ daha var ve bizim o dâvâları takibimiz sürecek” dedi. Kretschmer, “Pamuk dâvâsının düşmesi, Türkiye’de ifadenin gerçekten özgür olduğunu göstermiyor maalesef. Diğer dâvâların da olumlu sonuçlanması için girişimlerimizi sürdüreceğiz” diye konuştu.

Alpogan: 301 değiştirilmemeli

Bu arada ABD’deki temaslarını sürdüren MGK Genel Sekreteri Yiğit Alpogan, Washington Institute’de yaptığı konuşmada TCK 301’le ilgili bir soruya “Bu konuda politikacılar ne düşünüyor, bilmiyorum. Ama bizim görüşümüz bunun değiştirilmemesi yönündedir” karşılığını verdi. Alpogan, yeni uygulamaya giren bir yasanın üç ay içinde değiştirilmesinin, yasal düzeni sağlamak bakımından yararlı olmayacağını savundu.

26.01.2006


 

Genelge lafta kalmasın

Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in düşünce özgürlüğü konusunda savcıları uyararak basında düşünceyi açıklamayı öngören yayınlar için işlem yapılmamasını istediği genelgesi olumlu bulunurken bu isteğin uygulamaya geçmesinde kuşkular yaşanacağı belirtildi.

Ceza İşleri Genel Müdürlüğü kanalıyla başsavcılıklara “Yazılı ve Görsel Basınla İlgili Uygulamalar” konulu genelge gönderen Bakan Çiçek, Avrupa Birliği’ne tam üyelik süreciyle bağlantılı olarak bir çok reform yapıldığını, bu düzenlemelerin temel amacının da ‘bireyin hak ve özgürlüklerini korumak’ olduğunu belirterek, “burada esas olan yasaklar değil, özgürlüklerdir” dedi.

AİHM kararlarına göre temel hak ve özgürlüklerden biri olan düşünceyi açıklama özgürlüğünün demokratik bir toplumun zorunlu temellerinden ve bireyin özgüveni için gerekli temel şartlardan birini oluşturduğuna dikkat çekilen genelgede, “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesinin ikinci fıkrasının AİHM’ce yapılan yorumunda bu hürriyet; toplumda beğenilen, kabul gören, zararsız veya kayıtsızlık içeren bilgiler veya fikirler için aynı zamanda kırıcı, şok edici veya rahatsız edici olanlar için de geçerlidir. Bu da demokratik bir toplumun olmazsa olmaz unsurlarından olan çok seslilik, tolerans ve hoşgörünün gereğidir” uyarılarına yer verildi.

UYGULAMAYA

GEÇİŞ KUŞKUSU

5187 sayılı Basın Kanunu’nun, basın özgürlüğü, yayın ilkeleri ve uymayanlar hakkında verilecek cezalara ilişkin hükümlerinin de hatırlatıldığı genelgede, “Temek hak ve hürriyetlerin en önemlilerinden biri olan ifade ve düşünce özgürlüğü kapsamında yapılan inceleme ve soruşturmalarda, AİHM kararları da dikkate alınarak, yapılan düşünce açıklamalarının eleştiri sınırları içerisinde kalıp kalmadığının titizlikle değerlendirilmesi” istendi.

Konuyu Yeni Asya’ya değerlenirden insan hakları savunucuları, Adalet Bakanlığının genelgesinin uygulamaya geçmesinden kuşku duyduklarını ifade ettiler.

Düşünce Suçu(!?)na Karşı Girişim yöneticisi Şanar Yurdatapan, benzer genelgelerin daha önce bir çok defa yayınlandığını ancak uygulamaya geçmediğini belirterek, “Böylesine genelgeleri laf olsun diye çıkardıklarını çok gördük. Hatta genelgeyi yazılı bir şekilde çıkartıp arkasından ‘bildiğinizi okuyun’ denildiğini de çok gördüğümüz için kuşkuluyuz. Ama yine de kimsenin günahını almayalım. Pratiği zamanla göreceğiz” dedi.

BÜROKRASİ DİRENİR

Mazlumder İstanbul Şube Başkanı Mustafa Ercan ise, genelgeyi olumlu bulduğunu ancak bazı savcıların genelgenin uygulamaya koymada direnecekleri endişesi taşıdığını söyledi.

Düşünce ve ifade hürriyetinin en geniş anlamda kullanılması gerektiğini ancak Orhan Pamuk ile davası üzerine bu genelgenin yayınlandığına dikkat çeken Ercan, “Düşünce hürriyeti açısından bakıldığında olumlu bir gelişme. Ancak bu Orhan Pamuk davası üzerine gündeme geldi. Bu yönüyle de şansızlık olarak değerlendiriyorum. Daha önce de düşüncesinden dolayı yargılanan ve hapis yatan kişiler olmuştu” şeklinde konuştu.

Bazı savcıların düşünce ve ifade hürriyetlerine toleranslı yaklaşmaya direnç göstereceğini vurgulayan Ercan, “Savcıların takdir marjı var. Bu genelge sadece dikkatli olmalarını istiyor. Aksi halde savcılardan sadece mahkemelerin neticede ceza vereceği olaylarda dava açmasını istemek gerekir ama bu mümkün değil. Savcılar takdir haklarını kullanacaklar. Bu takdir haklarını yerinde ve iyi kullanmaları isteniyor. Uygulamada bütünüyle karşılık bulması zor. Bu konuda endişemiz var. Bizde bürokrasi her zaman belli şeylere direne gelmiştir. Bu direnç unsurları da görülecektir. Her ne olursa olsun düşünce hürriyetini kabul etmeyen ve eski çizgiyi devam ettiren savcılar olacaktır. Bunun da yerleşmesi zaman alacaktır” dedi.

MGK Genel Sekreteri 301’e sahip çıktı

Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreteri Yiğit Alpogan, Türkiye’nin Kıbrıs konusunda açıkladığı kapsamlı eylem planına ABD’nin destek vermesinin ‘’iyi bir jest’’ olacağını söyledi.

301. MADDE

Türk Ceza Kanunu’nun 301’inci maddesine ilişkin bir soru üzerine Alpogan, ‘’Bu konuda politikacılar ne düşünüyor bilmiyorum ama bizim görüşümüz bunun değiştirilmemesi yönündedir’’ dedi.

Alpogan, henüz yeni uygulamaya giren bir yasanın maddelerinin üç ay içinde değiştirilmeye başlanmasının, yasal düzeni sağlama bakımından yararlı olmayacağını söyledi. (aa)

Kemal Benek

26.01.2006


 

Türkiye, Avrupa’nın istikrarı için önemli

Malta parlamentosu, Romanya ve Bulgaristan’ın AB’ye katılım anlaşmalarını onayladı. Katılım anlaşmaları, parlamentoda yapılan 3 saatlik görüşmenin sonunda oybirliğiyle onay aldı.

Malta Dışişleri Bakanı Michael Frendo, parlamentoda yaptığı konuşmada, ‘’totaliter rejim sorunlarını aşan, artık demokrasi ve hukuk devleti kurallarını uygulayan, ekonomik büyüme ve daha iyi yaşama şartlarını AB’de arayan Romanya ve Bulgaristan’a hoş geldiniz diyoruz’’ dedi.

Ülkesinin, nihayetinde Hırvatistan, Makedonya ve Türkiye’nin de üye olacağı AB’nin genişlemesini sürdürmesine desteğini yineleyen Frendo, AB kapısının AB’ye üyelik kriterlerini yerine getiren tüm ülkelere açık olması gerektiğini belirtti.

Frendo, Türkiye’nin üyeliğinin Avrupa’nın istikrarı, Arap ve Müslüman ülkeleriyle ilişkileri için önemli olacağını da kaydetti. Katılım ortaklığı belgesini geçen nisanda imzalayan Bulgaristan ve Romanya’nın AB’ye gelecek yıl üye olması bekleniyor.

Yunanistan’dan AB desteği

Türkiye’nin AB üyeliğine bir destek de komşumuz Yunanistan’dan geldi. Resmi bir ziyaret için İtalya’da bulunan Yunanistan Cumhurbaşkanı Karolos Papulyas, ülkesinin Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) üyelik sürecini desteklediğini söyledi.

Papulyas, İtalya Cumhurbaşkanlığı binası ‘’Quirinale Sarayı’’nda yaptığı konuşmada, AB’nin genişleme sürecine de değinerek, ‘’Yunanistan, Türkiye’nin AB üyeliğini desteklemektedir. Bu bağlamda pek çok şey hatta neredeyse herşey, AB’nin ilke ve kriterlerinin bu ülke tarafından benimsenmesine bağlıdır’’ dedi.

Yunanistan’ın aynı şekilde Hırvatistan’ın tam üyeliğini de desteklediğine işaret eden Papulyas şöyle konuştu: ‘’Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya gibi Avrupa’nın güneydoğusundaki ülkelerin yanı sıra Balkanların batısında yer alan ülkelerin de AB’nin genişleme sürecine dahil edilmesi konusunda ısrarlıdır. Bu işlem, elbette bu ülkelerin gerekli kriterleri yerine getirmeleri koşuluyla gerçekleştirilecektir.’’

Roma ziyaretinden büyük mutluluk duyduğunu da dile getiren Papulyas, İtalya Cumhurbaşkanı Carlo Azeglio Ciampi’nin huzurunda yaptığı konuşmada, ‘’İtalya ve Yunanistan, Avrupa Birliği’nin temel taşlarıdır’’ dedi.

İtalya ziyaretinin ilk gününde Cumhurbaşkanı Ciampi’nin yanı sıra İtalya Meclis Başkanı Pierferdinando Casini ile de görüşen Papulyas, dün öğle saatlerinde İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi ile de bir çalışma yemeğinde bir araya geldi.

İtalya ziyareti sırasında Perugia ve Venedik’e de uğrayacak olan Papulyas, önümüzdeki Cumartesi günü Papa 16. Benediktus tarafından kabul edilecek. (aa)

26.01.2006


 

Erbakan cezasını evde çeksin

AKP milletvekilleri tarafından hazırlanan ve kapatılan RP’nin son genel başkanı ve eski Başbakan Necmettin Erbakan’ın cezasını evinde çekmesine imkân sağlayan yasa teklifi, TBMM Başkanlığı’na sunuldu.

AKP Grup Başkanvekili ve Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Hayati Yazıcı ile Ankara Milletvekili Haluk İpek imzasını taşıyan teklif, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un ‘’Özel İnfaz Usulleri’’ni düzenleyen 110. maddesinin, ‘’75 yaşında olanlarla ilgili düzenleme’’ öngören 3. fıkrasını yürürlükten kaldırırken, 2. fıkrada da değişiklik yapıyor.

26.01.2006


 

İslâmı yozlaştırmayın

Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası Genel Başkanı Mustafa Başoğlu, İstanbul’da Subaşı Camii’nde kadınların erkeklerle birlikte ve başları açık olarak Cuma namazı kılmalarını “İslâmı yozlaştırma girişimi” olarak değerlendirdi.

Namaz’dan sonra kurban ve hac gibi İslâmın temel kurallarının yozlaştırılmaya çalışıldığına dikkat çeken Başoğlu, “Dinde reform isteyenler adım adım hedeflerine ilerliyorlar. Ancak unuttukları bir şey var. İslâmın gücünü kimse yenemez. İslâm Yüce Allah’ın koruması altındadır” dedi.

Konuyla ilgili yazılı açıklamada yapan Başoğlu, “Daha önce ABD’de Amina Vedud adlı bir bayan, katedralde imamlık yaparak ve kadın, erkek ve çocuklardan oluşan cemaate Cuma namazı kıldırmıştı. Onun cemaati arasında başı açık, kot pantolonlu ve İslamî giyime uymayan, sokak kıyafetli pek çok kişi bulunmuştu” dedi.

Ahmet Terzi

26.01.2006


 

MEB 20 bin kadroya atama yapacak

Millî Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) 20 bin kadroya yapacağı öğretmen ataması için başvuru süresi dün başladı.

MEB, öğretmen ihtiyacını karşılamak üzere ilk atamayla 19 bin 656, yeniden (açıktan) ve yeniden (açıktan) ilk atamayla 344 olmak üzere toplam 20 bin öğretmen alacak. Başvuru süresi 6 Şubat Pazartesi günü yapılacak.

Başvurular, 81 il ile bazı ilçe merkezlerinde milli eğitim müdürlüklerinde oluşturulacak başvuru bürolarında internet üzerinden yapılacak. Adaylar en fazla 10 eğitim kurumunu tercih edebilecek.

İlk defa başvuracak adaylarda 2004 veya 2005 yıllarında yapılan Kamu Personeli Seçme Sınavı’ndan birine girmiş olması şartı aranacak.

Yeniden (açıktan) atamalara ilişkin kontenjanları belirtilmiş olan alanlar dışında kalan diğer alanların kontenjanları, başvurular alındıktan sonra Personel Genel Müdürlüğü’nce belirlenecek.

Adaylar başvuruya ilişkin bilgileri, Bakanlığın ‘’http://personel.meb.gov.tr’’ internet adresinde yayımlanan ‘’2006-1 Öğretmenlik İçin Başvuru ve Atama Kılavuzu’’ndan öğrenebilecek. MEB’e bağlı okullarda sözleşmeli öğretmenlik yapanlar başvuruda bulunabilecekler. Bunlardan farklı eğitim kurumlarına atananların hakları, 2005-2006 eğitim ve öğretim yılı sonuna kadar saklı tutulacak. Bu durumdaki adaylar, ders kesim tarihinden itibaren yeni görev yerlerinde hizmete başlayabilecekler. Sözleşmeli öğretmenler, eğitim ve öğretim sürecinin olumsuz etkilenmemesi açısından, bulundukları ilde atanacakları alan açık olması şartıyla görevli oldukları eğitim kurumlarını tercih edebilecekler. (aa)

26.01.2006


 

Cevşen, okuyana manevî bir lezzet veriyor

Cevşen’i Şiî Müslümanların uzun yıllardır okuduğunu ifade eden Fırıncı, Bediüzzaman’ın Cevşen’i Türkiye’de yaşayan sünnîlere tanıttığını belirterek “Biz Cevşen’in, Cenâb-ı Hakk’ın esmâsının, sıfat-ı ilâhînin pekçok yüksek vasfını zikreden bir münâcat-ı Peygamberî olduğunu biliyoruz.

Bediüzzaman Hazretlerinin de kaydettiği gibi Hazreti Peygamberin sıcak Arap yarımadasında harplerde zırh giymek mecburiyetinde oluşu sırasında hadis-i kudsî mânâsıyla taraf-ı ilâhîden ikram edilen bir münacattır Cevşen.

"Onda, Kur’ân-ı Azimüşşan’daki bütün duâların hülasası vardır. İlâhî bir münacaattır. Uzun asırlar Şiî Müslümanlar devamlı onu okuduğu halde Sünnî Müslümanlar uzak kalmış bu yüksek duâdan. Elli altmış yıl sene önce Bediüzzaman’ın bütün herkese okuduğu evrad olması itibarıyla Risâle-i Nurları okuyan mü’minler de ona ittibaen okuyorlar” yorumunda bulundu.

CEVŞEN HERGÜN OKUNMALI

Hayatı anlamlandırmak için Cevşen’in hergün okunması gerektiğini söyleyen Fırıncı, “Bediüzzaman’ın koyduğu sıralamaya göre 1957 sonlarında yazımını tamamlayan Mustafa Acet 1958 yılında bastırmıştır. Büyük Cevşen ismiyle andığımız bu münacaat kitabının ilk bölümü Cevşen duâsından oluşuyor. Diğer kısımlarında ise Şah-ı Nakşibend Hazretlerinin münacaatı, Peygamberimize salavatlardan oluşan Delail-ünnur, Münacaat-ı Kur’âniye gibi muhtelif duâlar var. Hazreti Üstad bunu kendisi tanzim etti. Talebesi Ceylan Çalışkan nezaretinde kaleme alındı. İlk baskıda Cevşen’in arkasından Münacaat-ı Kur’ân geliyordu. Sonraki baskıda Nakşibendi Hazretlerini evradını koydu Üstad. Ve öyle devam etti.

Cevşen okunduğu zaman öyle bir ruh lezzeti husule getiriyor ki hayatı parlak ve şeffaf görmek için hergün bir miktar okumak lazım. Bazıları hergün tamamını okuyor, bu yapılamasa da en azından bir miktar okumak lâzım. Ben umumî vasıtalarla yolculuk yapıyorum. Cevşen’i de yanımda taşırım. Eğer vasıtada oturma imkânı bulduysam hemen bir miktar okurum. Cevşen hem manevî bir kalkan ve siper, hem de feyiz kaynağıdır. Onun nimet-i Rabbaniye olduğuna şüphe yok” dedi.

Yeni Asya / İstanbul

26.01.2006


 

DYP, ‘Kıbrıs Eylem Planı’nı beğenmedi

DYP Genel Başkan Yardımcısı E. Büyükelçi Nüzhet Kandemir, Dışişleri Bakanı Sayın Gül’ün açıkladığı 10 maddelik “Kıbrıs Eylem Plânı Öneri”sini değerlendirirken, “Ne yazık ki, AKP Hükümeti kamuoyunu hiçe saymış, Türkiye’yi, bir defa daha ricacı duruma düşürmüştür” dedi.

Konuyla ilgili yazılı bir açıklama yapan Kandemir, açıklanan “Eylem Planı”nın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine uygulanan ekonomik, kültürel vesair bazı kısıtlamaların kaldırılması ile Kuzey Kıbrıs’a Avrupa Birliği içinde Gümrük Birliği kolaylıklarının uygulanmasının sağlanması karşılığında, Türkiye’nin ve KKTC’nin liman ve havaalanlarının Kıbrıs Rum tarafına açılmasını öngörmekte olup, bunun için engeç Mayıs veya Haziran 2006 aylarında üstdüzey bir dörtlü toplantı yapılmasını ve bu amaçla Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan’ın Mayıs 2006’ya kadar harekete geçmesini önerdiğini hatırlattı. Kandemir, “Öneri bundan önce Kıbrıs Rum kesimince kesin ve sert bir üslupla reddedilmiş olan AKP Hükümeti önerisinin bu defa on maddeye yayılmış bir tekrarından öte gitmemekte olup, yegâne yenilik Annan’dan Mayıs veya Haziran’a değin bir toplantı yapmasının istenmesidir” dedi.

Fatih Karagöz

26.01.2006


 

Depremzede yardıma muhtaç

Son yaşanan büyük depremin ardından Türk halkının ve kurumlarının yaptıkları yardımlara karşılık teşekkür ziyaretinde bulunan Pakistan Hubeyb Vakfı Başkanı Nedim Ahmet Han, bölgedeki durum hakkında da bilgi verdi.

İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı İHH’da gerçekleştirilen basın toplantısında konuşan Nedim Ahmet Han, Pakistan olarak çok büyük bir afet yaşadıklarını hatırlatarak bunun zararlarının kısa vadede giderilemeyeceğini, ihtiyaçların da günden güne arttığını söyledi. Deprem sonrasında Türkiye’nin hükümetiyle, sivil toplum kuruluşlarıyla, halkıyla büyük bir duyarlılık gösterdiğini ve Pakistan halkının yardımına koştuğunu ifade eden Ahmet Han, “Türkiye deprem sonrasındaki çalışmalarda liderlik yaptı. Türk mühendisleri bu yolda canını verdi. Kendilerini şükranla anıyoruz. Türk halkının Pakistan’a yaptığı bu yardımlar unutulmayacak. Bu afet iki milleti tekrar birbirine yaklaştırdı” dedi.Türkiye’den Kimse Yok mu Derneği, MÜSİAD, ASKON, İHH gibi kuruluşların Pakistan’da büyük yardımlar yaptığını anlatan Ahmet Han, özellikle İHH’nın kendileriyle birlikte dul, yetim ve bakıma ihtiyacı olanların bakımını üstlendiğini söyledi

Naciye Kaynak

26.01.2006


 

Gürkan Avcı: Eğitimde ayrımcılık yapılmamalı

Bağımsız Eğitimciler Sendikası Genel Başkanı Gürkan Avcı, ocak ve temmuz aylarında 40’ar YTL olmak üzere toplam 80 YTL’lik “denge tazminatı” ödenmesine ilişkin olarak hazırlanan ve Başbakanlığa gönderilen yasa tasarısı taslağında, öğretmen, hizmetli, memur, okul müdür ve müdür yardımcılarına 40 YTL lik denge tazminatının ödenecek olmasının, milli eğitim şube müdürü, şef ve müfettişlerine ise ödenmemesinin eğitim çalışanları arasında huzursuzluk ve ikilik meydana getireceğini söyledi.

Milli eğitim şube müdürü, şef ve müfettişlerinin bu iyileştirmeden yararlanamamasının sorumlusunun hükümet ve eğitim işkolunda ki yetkili sendika olduğunu ifade eden Avcı, “Hükümetle, tüm eğitim çalışanları adına toplu görüşme masasına oturan, Eğitim-Sen 4 yıldır masadan her defasında 17’ye 0 mağlup kalkmıştır” dedi.

Ahmet Terzi

26.01.2006


 

BM, Kıbrıs teklifini inceliyor

BM’nin, Türkiye’nin Kıbrıs konusundaki ‘’eylem planını’’ incelemekte olduğu bildirildi.

BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın sözcüsü Stefan Dujarric, basına yaptığı açıklamada, ‘’Genel Sekreter’in talebi üzerine, BM’nin siyasi bölümü, planı dikkatle incelemekte. Bu, Genel Sekreter’in sorunun çözümü için sürdürdüğü çabalar çerçevesinde yer alıyor’’ dedi.

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Dışişleri Bakanlığı’nda düzenlediği basın toplantısında, 11 maddeden oluşan Kıbrıs eylem planını açıklayarak, Türkiye’nin yeni Kıbrıs önerilerini bildirmiş, bundan sonraki dönemde de Türkiye’nin uluslararası barış ve istikrarı etkileyecek önemli gelişmelere sahne olacağını belirtmişti.

26.01.2006


 

Mal varlığı korkumuz yok

DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, malvarlığı tartışmalarıyla ilgili, ‘’Madem kendileri açtı bu yolu, kendileri de açıklasın. Bizim öyle bir korkumuz yok’’ dedi.

Ağar, Türk Metal Sendikası Başkanlar Kurulu Toplantısı’na katılmak üzere sendika genel merkezine gelişinde, gazetecilerin malvarlığı tartışmalarına ilişkin sorusunu yanıtladı.

Bir gazetecinin, ‘’Siz malvarlığınızı açıklamayı düşünüyor musunuz’’ sorusu üzerine Ağar, kendilerinin her şeyinin açık ve şeffaf olduğunu söyledi. Mehmet Ağar, şöyle konuştu:

‘’Havadan da gelmedik biz, devlet memuriyetinden, kaymakamlıktan beri bizim verdiğimiz mal varlığımız vardır. O günlerden bu günlere kadar bizim hiçbir dengesizliğimiz yoktur. Dürüst, haysiyetli bir çizgi içerisinde yolumuz açıktır. Madem kendileri açtı bu yolu, kendileri de açıklasın. Bizim öyle bir korkumuz yok.’’ (aa)

26.01.2006


 

CHP’li vekilden ‘aile’ sorusu

CHP İstanbul Milletvekili Hasan Aydın, Türk aile yapısını zedeleyen ve özel hayatı içeren yarışma programları hakkında herhangi bir inceleme başlatılıp başlatılmadığını sordu.

Aydın, Devlet Bakanı Beşir Atalay’ın cevaplandırması istemiyle TBMM Başkanlığı’na sunduğu önergede, görsel basında yayınlanan kadın programları ve özel hayatı ekrana taşıyan yarışma programlarında yansıyan görüntülerin nasıl değerlendirildiğini sordu.

‘’Bir programda, Murat Taşdemir’in Banu Alkan üzerinde sözle ve fiziksel davranışlarıyla uyguladığı baskısal davranışların Türk aile yapısını ne kadar yansıttığını?’’ soran CHP’li Aydın, RTÜK’ün, televizyon kanallarına bu tür programların içeriklerini değiştirmesi uyarısında bulunup bulunmayacağının açıklanmasını istedi. (aa)

26.01.2006


 

ABD’ye eleştiri hazırlığı

Alman Federal Meclisi (Bundestag), ABD’nin terörle mücadelede tutumunu eleştirmeye hazırlanıyor. ABD’nin tutumunu eleştiren önergeler, bugün Meclis’te tartışılacak.

Muhalefetteki Hür Demokrat Parti (FDP), Sol Parti ve Birlik 90/Yeşiller Partisi tarafından sunulacak bir önergede, ABD’nin Küba’daki Guantanamo cezaevinin kapatılması talep ediliyor.

İktidardaki Birlik partileri (CDU/CSU) ile Sosyal Demokrat Parti (SPD) tarafından ortaklaşa hazırlanan bir önergede de, Washington yönetiminden, tutuklulara yönelik davranışlarda insan hakları ve temel özgürlüklerin korunması istenecek.

Öte yandan, Yeşiller Partisi, İran’la nükleer programından dolayı ortaya çıkan krizde ortaya atılan askeri seçenekleri tartışmak amacıyla Meclis’te oturum yapılmasını istedi.

Eski Federal Çevre Bakanı olan Yeşiller Partisi Federal Meclis Grubu Başkan Yardımcısı Jürgen Trittin, yaptığı açıklamada, Alman hükümeti içinde İran’a karşı tavır hakkında görüş ayrılıkları bulunduğunu, bu nedenle böyle bir oturumu gerekli gördüklerini ifade etti. Trittin, Başbakan Angela Merkel’in, kısa bir süre önce Paris ziyareti sırasında Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’ın teröristleri nükleer silahlarla tehdit etmesine tepki göstermemesinin de büyük bir hata olduğunu savundu ve Savunma Bakanı Franz Josef Jung’un, tüm seçeneklerin açık tutulması yönündeki açıklamasını eleştirdi.

Bununla birlikte Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier’in, İran’a karşı askeri bir seçeneğin düşünülmemesi yönünde açıklama yaptığına işaret eden Trittin, Merkel’in ve Jung’un da Steinmeier’in görüşlerine katılmalarını istedi. (aa)

26.01.2006


 

Çakal Carlos, AİHM’e başvurdu

Tarihin en büyük teröristleri arasında gösterilen Çakal Carlos, Fransa’daki cezaevinde insan haklarına aykırı muamele gördüğü gerekçesiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu.

Gerçek adı Ilich Ramirez Sanchez olan Venezuela doğumlu Çakal Carlos, avukatı aracılığıyla yaptığı başvuruda, cezasının 8 yılını koğuşta tek başına geçirdiğini ve bunun Avrupa İnsan Hakları Sözlşmesi’ne aykırı olduğunu belirtti.

Carlos, tehlikeli yapısı ve cezaevindeki güveni tehdit ettiği gerekçesiyle 1994-2002 yılları arasında tek başına küçük bir koğuşta tutulmuştu. (aa)

26.01.2006


 

Erkan Mumcu: Mal bildirimi şeffaflaşsın

Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, ‘’Parti genel başkanlarının ve milletvekillerinin mal varlığı bildirimi şeffaflaşsın. Mal varlıkları, TBMM gözetiminde, sürekli kamuya açık hale gelsin’’ dedi.

Mumcu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye’de gündemin çok bereketli olduğunu, konuşacağı gündem konuları arasında tercih yapmaya çalıştığını bildirdi. Gündemin konularının ‘’milleti bezdiren, polemikten, ağız dalaşından öteye gitmeyen konular olduğunu’’ ifade eden Mumcu, bazı meselelerin çözüme kavuşturularak gündemden çıkarılması gerektiğini söyledi.

“Mal varlıkları kamuya

açık hale gelmeli”

Siyasî partilerin şeffaflaşması için aylarca önce teklif verdiklerini, ancak halen yanıt alamadıklarını kaydeden Erkan Mumcu, ‘’Parti genel başkanlarının ve milletvekillerinin mal varlığı bildirimi şeffaflaşsın. Mal varlıkları, TBMM gözetiminde, sürekli kamuya açık hale gelsin. Bir işi kimin yapacağına karar veren siyasilerin mal varlığının şeffaflaşmasından daha tabi ne olabilir’’ dedi. (aa)

26.01.2006


 

Hat sanatkârı son yolculuğuna uğurlandı

Hattat Ali Alparslan vefat etti. Geleneksel Türk-İslâm sanatlarından olan hat sanatının üstadlarından Prof. Dr. Ali Alparslan'ın cenaze namazı dün Fatih Camii’nde kılındı.

Zorlu hava şartlarına rağmen kalabalık bir topluluğun katıldığı cenaze merasiminde Hat ve ebru sanatçılarımızdan Uğur Derman, Ali Toy, Fuat Başer, Selim Türkoğlu gibi isimler de Alparslan hocayı son yolculuğunda yalnız bırakmadı. “Ali Alparslan Hoca ta’lik yazıda üstaddı. Çok talebe yetiştirdi. Ta’lik yazının son üstadıdır diyebiliriz” ifadeleriyle Alparslan hocayı anlatan Hattat Selim Türkoğlu, ta’lik yazıda Alparslan hocadan yeteri kadar istifade edilemediğini söyledi. “Benim gibi birçok hocanın hocasıydı. Hat sanatımızı eskilerden alıp, bir zincirin halkası olup bugünlere ulaştıran, günümüzün en büyük üstadıydı. Allah mekanını cennet etsin. Dün vefat haberi geldiğinde içimden bir mısra geldi. O mısrayı oturup hesapladım, ebced hesabına göre tam vefat tarihi düştü. ‘Ah ah, ta’lik üstadı Ali Alparslan göçtü’. Bu, ebced hesabıyla yıl olarak tam bu tarihe denk düşüyor.” diyen Fuat Başer de, hocanın hat sanatının yeni nesle aktarımında önemli hizmetleri olduğunu anlattı. Başer, Alparslan hocanın Süleymaniye Kütüphanesi’nde de hat dersleri verdiğini fakat hastalık döneminde bu dersleri onun yerine kendisinin devam ettirdiğini belirtti.

Hattat Ali Alparslan kimdir?

Akademik çalışmaları yanında klasik tarzda Necmeddin Okyay ve Halim Özyazıcı’dan da hat eğitimi gören Alparslan Hoca’nın cenazesi Fatih Camii’nden dün öğle namazını müteakiben kaldırıldı. 1923 yılında Tekirdağ şehrine bağlı Çorlu kazasında doğan Ali Alparslan, ilk, orta ve lise öğrenimini İstanbul’da yaptıktan sonra, girdiği İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü ile birlikte Fars Dili ve Edebiyatı Şubesi’nden 1948 yılında mezun oldu.

Son zamanlara kadar MSÜ’de derslerine devam eden Prof. Dr. Ali Alparslan, 24 Ocak 2006’da İstanbul’da vefat etti.

Naciye Kaynak

26.01.2006


 

Sokakta donanlar var!

İstanbul Kartal’da sokakta yaşayan bir kişi donarak öldü.

Soğukların etkisini artırarak devam etmesi nedeniyle sokakta yaşayan vatandaşlar zor durumda kaldı. Önceki gün Eyüp’te kimsesiz bir kişinin donarak hayatını kaybetmesinin ardından önceki gece de Kartal’da evsiz ve kimsesiz olduğu öğrenilen 30 yaşlarında bir kişi uyumak için yattığı yerde donarak öldü. (cihan)

26.01.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
Reklam filmini indirmek için tıklayın
<% Public Function VeriAl(strGelen) Set objVeriAl = Server.CreateObject("Microsoft.XMLHTTP" ) objVeriAl.Open "GET" , strGelen, FALSE objVeriAl.sEnd VeriAl = objVeriAl.Responsetext SET objVeriAl = Nothing End Function strAdres = "http://www.tcmb.gov.tr/kurlar/today.html" strVeri = VeriAL(strAdres) iDolar=InStr(strVeri,"USD" ) strDolarAlis=Mid(strVeri,iDolar+39,10) strDolarSatis=Mid(strVeri,iDolar+52,10) iEuro=InStr(strVeri,"EUR" ) strEuroAlis=Mid(strVeri,iEuro+39,11) 'alis strEuroSatis=Mid(strVeri,iEuro+52,11) 'satis %>
   Para Piyasaları
 Alış Satış
Dolar 1.34530 1.35505
Euro 1.61275 1.62484
<%=strdolarsatis%> <%=streurosatis%>

Bütün haberler

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected] adresine bekliyoruz.
 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004