Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 05 Haziran 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Lagendijk: AB reformları durma noktasında

Avrupa Parlamentosunun Türkiye Karma Komisyonu Eş Başkanı Joost Lagendijk, Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecindeki gelişmelerin olumsuz olduğunu söyledi. Lagendijk, Türkiye’nin AB konusunda heyecanını yitirdiğini ve reformların durma düzeyine geldiğini belirtti. Reformların durma noktasına gelmesinin sebebinin yaklaşan seçimler olduğunu ifade eden Lagendijk, Türkiye’de son aylarda yaşanan gelişmelerin kendilerini endişelendirdiğini söyledi.

Lagendijk, “Bir taraftan yargıya yapılan saldırı, diğer taraftan AK Parti’nin yapılması gereken reformları yapmaması, AB üyeliği heyecanının kaybolmasına sebep oldu” dedi. “Bu olumsuzluklar Türkiye’nin çok başını ağrıtır” açıklaması yapan Lagendijk, konuşmasında CHP’yi de eleştirdi. CHP’nin milliyetçi bir parti olma yolunda ilerlediğini kaydeden Lagendijk, Deniz Baykal’ın Türkiye’nin AB üyeliğinde başarılı olamayacağını belirtti.

05.06.2006


 

Devletin kurduğu STK'lar

Marmara Üniversitesi Fransızca Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Füsun Üstel, Türkiye’de sivil toplum hareketlerinin sivil olmadığı bir döneme girildiğini belirterek, “Devletmiş gibi hareket eden, devletin kurduğu sivil toplum hareketleri var. Buradan gerçek anlamda sivilliğin çıkması mümkün değil. Devletin resmî politikalarını tümüyle benimseyen, eleştiriye tâbi tutmayan, ne olursa savunan sivil toplum kuruluşlarından sivillik çıkmaz” dedi.

Jakoben laiklik tıkandı

Türkiye’nin laiklik anlayışını da eleştiren Prof. Üstel, “Bu modeli oluştururken ne kadar demokrasiye açık davranıldı, ne kadar insan hakları temelli bir model kabul edildi, bunu tartışmak lâzım” dedi. “Burada Türkiye’nin tıkandığı ve aşamadığı bir nokta var” diyen Üstel, “Bizim jakoben reflekslerimizde dönüp baktığımız, esinlendiğimiz Fransa bile, laiklik konusunda artık Türkiye ile aynı noktada değil. Aldığı göçlerle dönüşmeye başladı” şeklinde konuştu.

RÖPORTAJ BÖLÜMÜNÜ TIKLAYIN

Hasan Hüseyin KEMAL

05.06.2006


 

Erdoğan: Bölücülere fırsat vermeyelim

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ‘’Bu ülkenin huzuru, mutluluğu için el ele dayanışma içerisinde, bizi bölmek, parçalamak isteyenlere fırsat vermeyelim’’ dedi.

Erdoğan, Şırnak Spor Salonu’nda partisinin il kongresinde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin, medeniyetler ittifakı eş başkanı bir ülke olduğunu söyledi. Erdoğan, İspanya ile birlikte medeniyetler ittifakı projesini sürdürdüklerini ve ayrı dinlere sahip olduklarını belirterek, ‘’Biz öyle bir inanca sahibiz ki, insanları birbirinden ayırmak mümkün mü? Etnik ayrımcılık diye bir şey var mı, olabilir mi? AK Partinin üç tane kırmızı çizgisi var. Birincisi etnik milliyetçiliğe hayır, ikincisi bölgesel milliyetçiliğe hayır, üçüncüsü dinsel milliyetçiliğe hayır’’ dedi.

Erdoğan, yaratılanı yaratandan ötürü sevdiklerini ifade ederek, şöyle devam etti:

‘’Önünde sonunda gideceğimiz yer toprak değil mi? Oradan gelmedik mi? Önünde sonunda mezarı açacaklar, mezara gitmeden önce musallaya koyacaklar. Burada hiç kimse ‘Başbakan niyetine’ demeyecek ‘er kişi niyetine’ diyecek. Bana da diyecekler, çoban Ahmet’e, Mehmet’e de diyecekler. Ondan sonra en yakının bile bir gün ağlar, bir hafta ağlar, bir ay ağlar. Ondan sonra bir daha semtine uğrayan olmaz. Eğer hoş seda bıraktıysan ne ala, bırakmadıysan yandın.’’

Türkiye’ye hizmet için çalıştıklarını ifade eden Erdoğan, ‘’Bu ülkenin huzuru, mutluluğu için el ele dayanışma içerisinde, bizi bölmek, parçalamak isteyenlere fırsat vermeyelim’’ diye konuştu.

Kendileri iktidara gelmeden önce asgari ücret ile 187 kilogram ekmek alındığını, bugünse 300 kilogram ekmek alındığını ifade eden Erdoğan, enflasyonun yüzde 30’lardan 2005 sonu itibarıyla yüzde 7.7’ye düştüğünü, borçlanma faizinin yüzde 69’dan 2005 sonu itibarıyla 13.5’e kadar indiğini söyledi. Erdoğan, ‘’Dün mü daha iyiydi, bugün mü daha iyi, sorun kendinize. Eğer dün bugünden daha iyiyse, AK Parti’ye oy vermeyin. Ama bugün dünden daha iyiyse bizimle birlikte gel bu yola devam et... Bu kadar rahat konuşuyorum, niye? Halep oradaysa mutfak burada’’ dedi.

Sağlık alanında yaptıkları çalışmalara da değinen Erdoğan, SSK hastaneleri ve Sağlık Bakanlığı hastanelerini birleştirdiklerini, SSK’lıların da eczanelerden ilaç alabildiğini anımsattı. Erdoğan, sosyal güvenlik alanında yeni çıkardıkları yasayla her doğan çocuğun sigortalı olacağını anlattı. Buna ana muhalefet partisinin muhalefet ettiğini kaydeden Erdoğan, ‘’Sana ne yahu, sana mı sordular?’’ diye konuştu. Erdoğan, bu konuda hesaplarını iyi yaptıklarını, kaynakları hortumculara değil, millete aktardıklarını söyledi.

/ ŞIRNAK

05.06.2006


 

Amerika'yı Müslümanlar keşfetti

Frankfurt Üniversitesi Arap-İslam Bilimler Tarihi Enstitüsü Direktörü ve Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Şeref Üyesi Prof. Dr. Fuat Sezgin, Amerka’nın doğu yarımkürede yaşayanlar tarafandan ilk kez bulunmasının Christophe Colomb tarafından değil, Müslüman denizciler tarafından, gerçekleştirildiğini söyledi. Prof. Dr. Sezgin, buna dayanak da Müslümanların 11. yüzyıldan itibaren yaptıkları haritaları gösterdi.

TÜBA Şeref Üyesi Prof. Dr. Sezgin, İTÜ Süleyman Demirel Kültür Merkezi Konferans salonunda “Amerika’nın Müslümanlar Tarafından Colomb Öncesi Keşfi” konulu bir konferans verdi. Hürriyet'in Bilim Teknoloji ekindeki habere göre, Sezgin, TÜBA forumunda yaptığı konuşmada Yunan, Hint, Babil ve İranlılar’dan öğrendikleri coğrafya bilgisini geliştiren Müslüman bilim adamlarının özellikle 11. yüzyıldan sonra orijinal birçok harita yaptıklarını belirterek, o dönemde Müslümanların enlem-boylam bilgilerini kullanarak binlerce kilometrelik mesafeleri hesaplamayı çok iyi bildiklerini kaydetti.

Madagaskar adası yoktu

O döneme ait Çin haritalarında Madagaskar adasının olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Sezgin, şöyle konuştu:

“Müslümanlar Cava adasında yaşadılar ve Cava ile Afrika arasının haritalarını titizlikle yaptılar. Avrupalılar, 18. yüzyıla dek sadece Müslümanların haritalarını kopyaladılar. Vasco de Gama, Macellan ve Christophe Colomb’un ellerinde Müslümanlardan aldıkları haritalar bulunuyordu. Christophe Colomb, kaptanlarına bu haritada gösterilen adaları bulmasını söyledi ve ancak ondan sonra gideceği yönü bulabildi. Batılı kaşifler Ümit ve Magellan boğazlarından geçerken bu haritaları kullandılar. 11. yüzyıldan itibaren Müslümanların yaptığı haritaların en eskileri bile dünyanın sınırlarını Batlamyus haritalarındaki gibi kara ile değil, denizle çerçeveliyor. Biruni’nin haritası buna bir örnektir. 12. yüzyılda yapılmış İdrisi haritası bir diğer kanıttır. Yapılan haritalar kaybolmuşlardır ve Batılılar tarafından bulunmuşlardır. Bir batılı prens, 1428 yılında, Ümit burnu ve Macellan boğazını gösteren bir haritayı Kudüs’te ele geçirmiştir.”

Uygarlığımıza sahip çıkalım

Prof. Sezgin, 7.-15. yüzyıl arasında 800 yıl boyunca Müslümanların Batı Atlantik haritalarını yaptıklarını, bunların son derece ayrıntılı olduğunu, bu konudaki önderliklerini 16. yüzyılda kaybettiklerini, Amerika kıyılarına Batılılardan çok önce gittiklerini, ancak buranın yeni bir kıt'a olduğunu fark edemediklerini, Amerika’nın yeni bir kıt'a olduğunu bulmanın ise Batılıların keşfi olduğunu belirtti.

Prof. Sezgin sözlerini, bizlerin de bu konulara, kendi uygarlığımıza sahip çıkmamız gerektiğini söyleyerek bitirdi.

/ İSTANBUL

05.06.2006


 

Çetelerin üzerine gidilmezse çoğalır

Meclis Susurluk Araştırma Komisyonu üyelerinden CHP eski Milletvekili Fikri Sağlar, hukuk devleti anlayışının yerleşmemesi halinde yeni çetelerin ortaya çıkacağı uyarısında bulunarak, “Eğer bu beş çetenin üzerine gidilmezse yarın on beş çeteyi, öbürsü gün de yirmi beş çeteyi göreceğiz” dedi.

CHP eski milletvekillerinden Sağlar, Danıştay saldırısı ve sonrasında yaşanan olayları Zaman gazetesinde Nuriye Akman’a değerlendirdi. Egemenliğin kayıtsız şartsız milletin değil, derin devletin olduğuna inanan Sağlar, hukuk devleti anlayışının yerleşmemesi halinde yeni çetelerin ortaya çıkacağı uyarısında bulundu. Son 7 ayda 5 çetenin yakalandığının hatırlatılması üzerine Sağlar, “Eğer bu beş çetenin üzerine gidilmezse yarın on beş çeteyi, öbürsü gün de yirmi beş çeteyi göreceğiz. Bu çeteler şimdi Danıştay’a saldırabildiler. Yarın daha büyük organa saldırmaya cesaret bulacaklar” dedi.

IVIR ZIVIR DİYEREK SULANDIRILMAMALI

Susurluk kazasından sonra araştırma komisyonları kurulduğunu, ilk etapta tetikçilerin yakalanıp, mahkûm olduklarını hatırlatan Fikri Sağlar, “Parlamento bunun üzerine gitmekten sarf-ı nazar etti. Şimdi anamuhalefet partisi başkanı çetelere ‘ıvır zıvır’ diyerek işi sulandırdı. Anlaşılan bu düzen devam edecek” diye konuştu.

Danıştay saldırısında adı ‘kilit isim’ olarak öne çıkan Muzaffer Tekin ile emekli Tuğgeneral Veli Küçük arasındaki ilişkiye de değinen Fikri Sağlar, şöyle konuştu:

“Muhtemelen 1980 ihtilâli sonrasında o günkü darbeci yapının içinde çalışmışlardır. Muhtemelen bunlar JİTEM oluşumu içerisindedir. Birbirlerini tanımamaları mümkün değil. Veli Küçük’ün Susurluk’ta kendisiyle ilgili dosyaların açıklığa kavuşması için bilgi vermesi zorunluydu. Bunu yapmadı. Şimdi daha da zorunlu bir halde. Üstelik emekli. Veli Bey’in yeniden sorgulanması gerekir. Onun vereceği bilgiler ile birçok şey aydınlanabilir.”

Sağlar, yargının bu bağlantıyı dikkate almamasını ise, “Çünkü asıl önemli sorun hukuk devleti olmaktan çıktıkça, yargı içerisinde bulunanların da güvenceleri ortadan kalkıyor. Bir savcı bir iddianame hazırladı diye görevinden alınıyor” şeklinde değerlendirdi.

Çetelerin ekonomik kaynakları konusunda Kıbrıs’taki off-shore bir bankayı örnek gösteren Fikri Sağlar, bu bankanın sahipleri arasında istihbaratçıların, MİT’ten ve emniyetten insanların olduğunu ileri sürdü. Yeraltında risk yükseldikçe kârın arttığına dikkat çeken Sağlar, şu ifadeleri kullandı:

“Uyuşturucu ya da insan kaçırıp yakalanmazsanız, çok yüksek kârlar elde edersiniz. Riski düşürmek için siyasetçiyi, bürokratı, güvenlik görevlisini devreye sokarsınız. Bu yapıya hiçbir siyasî irade müdahale edemiyor. Siyasetçi o derin odakla mücadeleden korkuyor.”

/ İSTANBUL

05.06.2006


 

MB'den faiz artacak sinyali

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, 7 Haziran Çarşamba yapacağı toplantının ardından faiz artırımı ve dövize müdahale sinyali verdi. İstanbul’da gazetecilerle biraraya gelen Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, piyasalardaki son gelişmelerle ilgili olarak “paniğe gerek yok, gelişmeler olağan” dedi.

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun, 7 Haziran Çarşamba günü toplanacağı açıklayan Yılmaz, toplantının ardından faiz artırımı ve dövize müdahale gelebileceği sinyali de verdi. Merkez Bankası’ndan yapılan açıklamaya göre, Para Politikası Kurulu, enflasyonla ilgili son gelişmeleri değerlendireceği toplantıda enflasyona karşı muhtemel tedbir tartışacak. Kurul’un değerlendirmelerinin ardından, toplantıda alınan kararlar, basın toplantısıyla açıklanacak. Kurul en son 25 Mayıs’ta yaptığı toplantıda, kısa vadeli faizleri değiştirmezken, gecelik faiz oranı yüzde 13.25’te kalmıştı.

BABACAN: KART FAİZLERİ İNECEK

Bu arada, DYP Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan ve CHP Manisa Milletvekili Hasan Ören’in Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yönelttiği soru önergelerini, Merkez Bankasından verilen bilgilerle cevaplayan Devlet Bakanı Ali Babacan, kredi kartları faiz oranlarıyla ilgili, ‘’Önümüzdeki dönemde kredi kartlarına uygulanan faiz oranlarının rekabet yoluyla daha düşük düzeylere ineceği öngörülmektedir’’ değerlendirmesinde bulundu.

/ ANKARA

05.06.2006


 

Mumcu’dan CHP’ye: Bu millet kamplaşmayacak

Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, CHP’nin milleti kamplara bölmek istediğini öne sürerek, ‘’Bu millet kamplaşmayacak’’ dedi.

Mumcu, Demokrasi Meydanında partisince düzenlenen mitingde, ülkede enflasyon ve faizin düştüğünün, işlerin yolunda gittiğinin söylendiğini, ancak kendisinin gittiği yerlerde işlerin yolunda gittiğini söyleyenle karşılaşmadığını söyledi. Konuşmasında, TÜSİAD’ı da eleştiren Mumcu, şunları kaydetti:

“Diyorlar ki ‘Aman erken seçim olmasın.’ Hükümeti sözüm ona uyarıyorlar. İşler yolunda gidiyor, makro iktisadi dengeler yerinde diye hükümete methiyeler düzen siz değil miydiniz? Çünkü bilançolarına bakıyordunuz. Bu bozuk düzen, milletten alıp size veriyordu. Onun için işler tıkırındaydı. Türkiye sizin baktığınız yerden bakmıyor. Sizin baktığınız yerden, bilânçolardan, camlardan okumuyoruz biz Türkiye’yi. Bu memleketi 40 harami düzenine teslim ettiler. Aynı sofralara oturdular. Oturdukları haram sofralarından kalkamadılar. Şimdi sofrada mama bitince birbirlerine düştüler.’’

Mumcu, CHP’yi milleti kampa bölmeye çalışmakla suçlayarak, şöyle devam etti: ‘’Millet bunların hesabını bir gün önce dürecek de CHP koyuvermiyor ki millet hesabını görsün. Çünkü Türkiye kamplaşırsa, kendi hesabına göre dindarlar bir tarafa, laikler bir tarafa diye, CHP de kendi hesabına göre siyasi nema çıkaracak. Ana muhalefet partisi ekmede, biçmede ve çözümde yok. Varsa yoksa hizipçilik, kutuplaşma... Milleti kutuplaştırayım ki, ondan kendi nasibime düşeni alayım. Yok öyle yağma. Siz milleti kutup kutup bölmeye çalışırken, tabii karşınızdaki AK Parti’yi de besleyeceksiniz. Durumdan memnunsunuz. Ama millet memnun değil. Yok öyle yağma. Bu millet kamplaşmayacak.’’

/ DENİZLİ

05.06.2006


 

Atabeyler çetesine 4 tutuklama

“Atabeyler Grubu’’ soruşturmasında Yüzbaşı Murat E., astsubaylar Yasin Y. ve Erkut T. ile işadamı Yunis A., “ülke birliğini bozmaya yönelik örgüt kurma ve patlayıcı madde bulundurma’’ suçlarından tutuklandılar.

Ankara Adliyesine çıkarılan 11 kişinin sorguları tamamlandı. Tutuklanmaları talebiyle nöbetçi hakimliğe sevk edilen 7 kişinin sorgulamasını, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi Üyesi Kadir Kayan yaptı. Kayan, Yüzbaşı Murat E., Astsubaylar Yasin Y. ve Erkut T. ile işadamı Yunis A.’nın Türk Ceza Kanunu’nun 314. maddesinde tanımlanan’’ Ülke birliğini bozmaya yönelik örgüt kurma’’ ve “Patlayıcı madde bulundurma’’ suçlarından tutuklanmalarına karar verdi.

Edinilen bilgiye göre, örgütün gerçekleşmeyen eylem planları tutuklama gerekçeleri arasında yer aldı. Tutuklanan kişilerin hakimlikte üzerlerine atılı suçlamaları kabul etmedikleri öğrenildi. Yargıç Kayan, sivil 3 şahsı ise serbest bıraktı.

/ ANKARA

05.06.2006


 

Otogaz istasyonlarına af talebi

Lisans alamadığı için 13 Haziran 2006’dan sonra kapanma durumundaki otogaz istasyonlarının önemli bir kısmının faaliyetine devam edebilmesine yönelik, af yasası teklifi hazırlandı.

AKP’li 5 milletvekili tarafından hazırlanarak AKP grup başkanlığına sunulan, buradan da TBMM’ye sevk edilen ve önümüzdeki hafta TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmesi beklenen LPG Yasası’nda değişiklik yapan kanun teklifiyle, eksikliklerini tamamlayamayan 900 kadar otogaz istasyonundan 300-400 kadarı kapanmaktan kurtuluyor. Değişiklik sayesinde bu tür istasyonlar, işyeri açma ve çalışma ruhsatı olmadan 3 yıla kadar çalışabilme imkanına kavuşuyor.

/ ANKARA

05.06.2006


 

Emlakçılara diploma şartı

Hazırlanan yasa taslağıyla, emlakçılığa “düzen” getiriliyor. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı Emlak Müşavirliği Yasa Taslağı, görüş alınmak üzere ilgili kurum ve kuruluşlara gönderildi.

Taslağın gerekçesinde, ülke bütçesinin yaklaşık 10 katı kadar bir paranın el değiştirdiği bu sektörde mesleki örgütlenmelerin, ticaret odaları, emlak meslek odaları ve emlak meslek dernekleri bünyesinde gerçekleştirildiği ifade edilerek, kurumların yetki yetersizliği sebebiyle halen “10 emlakçıdan 4’ünün kayıtdışı çalıştığı” belirtildi. Taslakta, meslekle uğraşanlar için “emlak müşavirliği” tanımı getiriliyor. Emlak müşavirliği yapacakların, “en az 4 yıllık yükseköğretim kurumları veya Tapu ve Kadastro Meslek Yüksekokulu, Harita ve Kadastro Meslek Yüksekokulu ile Emlak ve Emlak Yönetimi adı altında eğitim veren en az 2 yıllık yüksekokuludan mezun olması” da gerekecek.

/ ANKARA

05.06.2006


 

Mağdurlara ‘dâvâ açın’ çağrısı

İmam Hatip Liseleri Mezunları Mensupları Derneği (ÖNDER) Genel Başkanı Yusuf Ziya Sula, açık lise konusunda mağdur duruma düşen öğrencilerin tazminat davası açabileceklerini söyledi.

Kocatepe Kültür Merkezi’nde düzenlenen 2. Büyük İmam Hatipliler Kurultayı, Kocaeli İmam Hatip Lisesi öğrencisi Ahmet Yıldıran’ın Kur’ân-ı Kerim okumasıyla başladı. ÖNDER Genel Başkanı Sula, kurultayın açılışında yaptığı konuşmada, ‘’her okula bir mezun derneği kurulması’’ fikrinin, kurultayın ana amacını olduğunu belirterek, okul binalarının daha kaliteli olması, eğitim imkanlarının gelişmesi, başarı oranının artması, kayıt oranlarının yükselmesi için mezun derneklerine ihtiyaç olduğunu söyledi. Her okulda bir mezun derneği kurana kadar çalışmalarını sürdüreceklerini belirten Sula, ‘’Bu konuyu, hakkımızın yendiği konularda birlik olarak ses verebilmek için nemsiyoruz’’ dedi.

İmam hatiplilerin en önemli sorunlarının, ‘’8 yıllık kesintisiz eğitim’’, ‘’başörtüsü’’ ve ‘’katsayı’’ olduğunu ifade eden Sula, ‘’Üniversiteye giriş konusunda sadece biz değil tüm meslek liseleri perişan. Çocukların gelecekten ümitleri kalmamış. En çok bizim sesimizin çıkmasının nedeni, organize olmamız’’ diye konuştu. Sula, katsayı konusundaki mağduriyetin önlenebilmesi için imam hatip mezunlarının, önlisans programlarına kayıt yaptırabileceğini, daha sonra lisans tamamlama sınavına girebileceğini belirterek, açık lise konusunda mağdur duruma düşen öğrencilerin tazminat davası açabileceklerini söyledi. YÖK’ün din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenliği bölümünü İlahiyat fakültelerinden alarak eğitim fakültelerine bağladığını hatırlatan Sula, ‘’YÖK hangi konuda ne yaparsa yapsın, hepsinde bir art niyet arıyorum’’ dedi. ‘’Dünya Ordularında Din Subaylığı’’ konusunda hazırladıkları raporu Genelkurmay Başkanlığına sunacaklarını belirten Sula, sağlık kurumlarında din görevlilerinin çalıştırılması için de bir çalışma yaptıklarını kaydetti.

Derneğin Eski Genel Başkanı İbrahim Solmaz da ‘’nesli kurtarmak’’ için çalıştıklarını belirterek, ‘’İşe, imam hatip mezunu olup bir yerlere gelenler sahip çıkmalı. Onlar sahip çıkmazsa biz kime ne söyleyelim’’ diye konuştu.

/ ANKARA

05.06.2006


 

“Nitelikli çoğunluk” TBMM gündeminde

Meclis, bu hafta, gündeminde bulunan ve nitelikli çoğunluk (330) gerektiren düzenlemeler için mesai yapacak.

Milletvekillerini, 10 Hazirana kadar Ankara’da olmaları için geçen ay uyaran AKP Grubu, memur ve diğer kamu görevlilerine disiplin affı ile bazı kamu alacaklarının tahsil ve terkinin ilişkin düzenlemeleri yasalaştırmayı planlıyor. AKP Grup başkanvekilleri tarafından verilen ve bazı kamu alacaklarının tahsil ve terkinine ilişkin yasa teklifi, yarın Genel Kurulda görüşülecek. Bu teklifin ardından, memur ve diğer görevlilerine disiplin affı getiren düzenleme ele alınacak.

Genel Kurulun, bu hafta 3 gün boyunca saat 24.00’e kadar çalışması planlanıyor. TBMM’deki ihtisas komisyonları da yoğun bir gündemle çalışacak.

/ ANKARA

05.06.2006


 

Sağlığa cetvel geldi

Sağlık Bakanlığı’nca Atama ve Nakil Yönetmeliği’nde yapılacak değişiklikle, sağlık personelinin il ve ülke içi dağılımı Personel Dağılım Cetveline (PDC) göre düzenlenecek. Sağlık Bakanlığı Personel Genel Müdürü Ali Yerlikaya, yaptığı açıklamada, PDC ile ilgili yaklaşık 20 aydır devam eden çalışmanın bittiğini belirterek, Atama ve Nakil Yönetmeliği’nde yapılacak değişiklikle bunun uygulamaya geçirileceğini bildirdi.

Uygulamanın kısa bir süre içinde basın toplantısıyla kamuoyuna açıklanacağını kaydeden Yerlikaya, çalışmanın, yıllardır sağlık personelinin il içindeki dağılımıyla ilgili arzu edilen dengenin sağlanmamış olmasından yola çıkılarak başlatıldığını söyledi.

Yerlikaya, ‘’Bütün mesele, sağlık hizmeti sunan 232 bin kişinin 81 il ve 873 ilçeye dengeli dağılımıyla ilgili. Bunu hem personelimizi karşımıza almadan, onları fazla üzmeden, hem de sağlık hizmeti sunmak zorunda olduğumuz yurttaşlarımıza sağlık hizmetlerinin insan ayağını en iyi şekilde kavuşturmak, bir araya getirmek adına bunları hazırladık’’ dedi. Yerlikaya, bu konudaki çalışmanın valilerle birlikte yürütüleceğini kaydetti. Uygulama nasıl olacak? ‘’Personel Dağılım Cetveli’’, hem her ilde görev yapan, hem de ihtiyaç duyulan sağlık personelinin sayısını belirlerken, il içindeki dağılımı da gösterecek. Böylece illere açıktan atamalar bu cetvele göre yapılırken, il içi dağılımlar da hizmet puanına göre düzenlenecek. Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Personel Dağılım Cetvelinin atamalarda torpilin ortadan kaldırılmasına yönelik bir uygulama olduğunu kaydederek, il içinde fazla olan personelin havuz içine alınacağını, bu kişilerin tercih yapması sağlanarak ihtiyaç olan yerde görevlendirilmelerinin amaçlandığını bildirmişti.

/ ANKARA

05.06.2006


 

Türkçe eğitim veren okulda kitap sıkıntısı

Makedonya’nın başşehri Üsküp’te 62 yıldır kesintisiz Türkçe eğitim verilen Tefeyyüz İlköğretim Okulunda Türkçe ders kitabı temini konusunda sıkıntı yaşandığı bildirildi.

Okul Müdürü Gönül Bayraktar, yaptığı açıklamada, okullarında 1884 yılında Türkçe eğitim verilmeye başlandığını, Birinci Dünya Savaşı’nda yasaklanan Türkçe eğitimin, 1944’de yeniden başlayıp, 62 yıldır aralıksız sürdürüldüğünü söyledi.

Makedonya’nın bağımsız bir ülke olmasının ardından Türkçe eğitimde sorunların daha da arttığına değinen Bayraktar, Makedon ve Arnavut öğrencilerin kendi ana dillerinde ders kitabı bulunurken, Türk çocuklarının bu konuda sıkıntı çektiğini anlattı.

Okullarında, 1 yılı hazırlık 9 yıl eğitim verildiğini belirten Bayraktar, 780 öğrencinin eğitimi için 48 öğretmenin görev yaptığını kaydetti.

Sınırlı sayıdaki ders kitaplarıyla eğitim vermeye çalıştıklarını ifade eden Bayraktar, şöyle konuştu: ’’Yugoslavya döneminde kitap sorunumuz yoktu. Özelleştirilen yayın evleri, tiraj düşük olduğu gerekçesiyle Türkçe ders kitabı basmıyor. Mevcut kitaplarımızın bazılarında tercüme yanlışlıkları var. Fotokopi ile çoğalttığımız Türkçe ders kitapları ile zor şartlarda Türkçe eğitimi vermeye çalışıyoruz.”

/ KAYSERİ

05.06.2006


 

Okul müdürlerine prim cezası

Okullarda çalıştırılan sözleşmeli personelin SSK primlerini yatırmayan 612 okul müdürüne, yaklaşık 9.5 milyon YTL ceza kesildiği bildirildi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu’nun, CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin yazılı soru önergesine verdiği cevaba göre, son 3 yıl içinde (2003, 2004 ve 2005) devlet okullarında sözleşmeli çalıştırılan personelin ödenmeyen SSK prim borçları dolayısıyla, 612 okul müdürü hakkında şahsi sorumluluğa gidildi. Bu müdürlerden, şimdiye kadar 895 bin 210 YTL tahsil edilirken, prim aslı ve cezalarla birlikte 8 milyon 597 bin 160 lira tahsil edilmeyi bekliyor. Okul müdürlerinden 258’inin başvurusuna olumlu, 280’ine ise olumsuz cevap verildi. 110 okul müdürü, SSK aleyhine dava açarken, bunlardan 11’i dâvâları kazandı.

/ ANKARA

05.06.2006


 

Raporlu öğrenci kötü örnek oluyor

Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Oğuz Kutlu, ÖSS’ye hazırlanan öğrencilerin raporlar alarak okula gitmemelerinin alt sınıftakiler için ‘’kötü örnek’’ oluşturduğunu belirterek, ‘’Daha da tehlikelisi öğrencilerde ‘başladığı işi yarım bırakma davranışı’ oluşuyor’’ dedi.

Kutlu, yaptığı açıklamada, her eğitim-öğretim döneminde, başlangıç ve yoğun olarak da yıl sonuna girildiğinde boşluklar ve rehavet ortamı oluştuğunu belirterek, okullarda ihtiyaçları karşılanmayan öğrencilerin bunu dışarıda gidermeye çalışmasının sıkıntıya sebep olduğunu belirtti.

Kutlu, çağdaş düzeyi yakalamış toplumlarda rastlanmayan bu durumun Türkiye’ye özgü olduğunu ifade ederek, ‘’Öğrenciler, bir ihtiyaç nedeniyle bu davranışı gösteriyor. Sonucunda bu açık karşılanmayınca, öğrenciler ya kendi olanaklarıyla ya da dershaneler aracılığıyla bunu gidermeye çalışıyorlar’’ dedi.

Yaklaşan ÖSS öncesi alınan raporlar nedeniyle sınıfların boşaldığı yönündeki şikâyetlerin her dönem yapıldığına dikkati çeken Kutlu, şöyle konuştu:’’Eğitimin amaçlarından birisi çocuklarımızda başladığı işi bitirme davranışının yerleştirilmesidir. Aksi yöndeki tehlikeli durum önlenmelidir. Öğrenciler ihtiyaç dolayısıyla okuldan ayrılıyorsa, bu durumda sınava eğitim hazırlıklarına ağırlık verilebilir. Öğretmenler, bunu dikkate alarak program hazırlayabilir. Sıkıntıyı çözmek için, kaliteli bir dönem sonu planı yapılmalı, öğrencinin ilgi ve istekleri doğrultusunda müfredat uygulamasına yönelinmelidir.’’

/ ADANA

05.06.2006


 

Gıda denetim elemanları yetersiz

Türk Sağlık-Sen’in gıda denetimi ile ilgili olarak yaptığı araştırma Türkiye’de gıda denetiminin Tarım Bakanlığı’na devredilmesi ile birlikte bu alanda ciddî bir sorun yaşandığını ortaya çıkardı.

Araştırma sonuçlarına göre Türkiye’de yaklaşık olarak 5 bin gıda denetim elemanı var. Bu kişilerin kont-rol etmekle görevli olduğu ruhsatlı 25 bin gıda üretim yeri ve 450 bin gıda satış ve tüketim yeri bulunuyor. Ayrıca Türkiye’de ruhsatsız olarak 3000 gıda üretim yeri ile yaklaşık 20 bin gıda satış ve tüketim yeri faaliyet gösteriyor. Yaklaşık olarak bir gıda denetim elemanına 100 gıda üretim ve tüketim yeri düşüyor.

Araştırmada Tarım Bakanlığı’nın 5 bin kişi ile yürütmeye çalıştığı gıda denetiminin devirden önce Sağlık Bakanlığı tarafından ülke geneline yayılmış 44 bin personelle bu denetimleri gerçekleştirildiğine dikkat çekildi. Araştırmaya göre 2005 yılında Tarım Bakanlığı tarafından 450 bin gıda tüketim ve satış noktasından 253 bin 473’ü denetime tabi tutulurken, geriye kalan yaklaşık 200 bin gıda tüketim ve satış işletmesinin bir yıldır hiçbir şekilde denetlemediği ortaya çıktı. Araştırmada ayrıca ilgili yönetmeliklere göre bu işletmelerin 2 ayda bir denetlenmesi gerektiği ifade edilerek, bir yılda yapılması gereken denetim sayısı 2 milyon 700 olması gerekirken, bu denetim sayısın ancak yüzde 9’nun gerçekleştiği belirtildi.

Araştırma sonuçlarını değerlendiren Türk Sağlık-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci gıda denetiminin Tarım Bakanlığına devrinin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen etkin bir denetim mekanizmasının oluşturulamadığına dikkat çekerek “Ne yazık ki geçen iki yılın sonunda Türkiye artık gıda zehirlenmelerin toplu yaşandığı bir döneme girmiştir. Süreç böyle devam ederse korkarım ki yakında gıda zehirlenmelerinden toplu ölümlerde görülecek” dedi.

Ahmet TERZİ / ANKARA

05.06.2006


 

Güneşle çalışan tekne

Muğla’nın Ortaca ilçesine bağlı Dalyan beldesinde Özay Akdoğan, güneş enerjisiyle çalışan bir tekne yaptırdı. Özay Akdoğan, güneş enerjisiyle çalışan teknenin çevreye hiçbir zararı bulunmadığını söyledi.

Dalyan kanalında kendisine ait 22 tekne bulunduğunu belirten Akdoğan, teknenin güneş enerjisini elektrik enerjisine dönüştüren sistem sayesinde elektromotor ile hareket ettiğini kaydetti. Akdoğan, sistemin 25 bin YTL’ye mal olduğunu bildirdi.

Akdoğan, şöyle devam etti: ’’12 metre uzunluğundaki ‘Güneş 1’ isimli teknenin tavan kısmına 12 adet panel yerleştirildi. Bu paneller güneş enerjisinin toplanmasında kullanılıyor. Tekne, paneller aracılığıyla alınan güneş enerjisini elektrik enerjisine dönüştüren sistem sayesinde elektromotor ile hareket ediyor. Aynı zamanda teknenin taban kısmına 8 adet güneş pili yerleştirildi. Bu piller 240 amper enerji depoluyor.

Tekne 4.5 deniz mili hızla hiç durmadan 9 saat yol alabiliyor. Teknede mazot, benzin ve atık yağlardan oluşan sintine atıkları da yok.’’

/ MUĞLA

05.06.2006


 

Karadeniz keşfedilmeyi bekliyor

Karadeniz kıyılarından faydalanılamadığı için turizm sektörüne alternatif gösterilen yaylalar yatırım bekliyor. Altyapı çalışmalarının tamamlanması durumunda Karadeniz yaylalarının önümüzdeki 5 yıl içinde turistik ve ekonomik yönden cazibe merkezine dönüşebileceği ifade ediliyor.

Karadeniz Bölgesi’nin iklim şartları, çöplerin denize dökülmesi, sahil yolunun denizin doldurularak yapılması insanları denizden uzaklaştıran unsurların başında geliyor. Turizm potansiyeli açısından denize bağımlı olmayan Karadeniz bölgesinde kültür turizminin yanı sıra tabiat ve yayla turizmi için ‘4 mevsim 12 ay turizm’ düşüncesi ile turizme yeni aktiviteler kazandırma çalışmaları önemli ölçüde meyvesini verirken, arazisinin yüzde 30’unun dağlık oluşu sebebiyle yöreye uygun turizm çeşidi olan “Yayla Turizmi” ön planda yerini aldı.

Geçtiğimiz yıl Turizm Bakanlığı’nca Trabzon ilinde 6 yayla (Şolma, Çakırgöl, Erikbeli, Karadağ, Pazarcık, Yılantaşı), Rize’de 2 yayla (Ayder, Anzer), Giresun’da 3 yayla (Kümbet, Kulakkaya, Bektaş), Ordu’da 5 yayla (Çambaşı, Perşembe, Keyifalan, Yeşilce-Topçam, Argın) Bakanlar Kurulu kararınca turizm merkezi ilân edildi. Bu tatil beldelerinde kamu kurum ve kuruluşlarınca alt ve üst yapı çalışmaları devam ediyor. Öncelikle ulaşım, elektrik, su, telekominikasyon, wc, çeşme, gibi sosyal ihtiyaçları ihtiva eden yatırımlar yapılıyor.

Yaz aylarının sahil şeridinin sıcak ve özellikle nemli havasına karşılık; yaylaların çok çeşitli flora ve faunaları, zengin ormanları, krater gölleri, ırmakları, coşkun dereleri, peyzaj görüntüleri, dağ ve tabiat yürüyüşleri, rafting, kano ve kış sporları, av ve olta balıkçılığı, çim kayağı, şifalı suları, yöresel yemekleri, mağaraları, halkın kültürel yaşantısı gibi değerleri ile önemli bir potansiyel oluşturması da bu bakir alanları turistlerin ilgi odağı haline geldi.

Şenlikler yaylalara renk katıyor

Bölgede çok eskilerden beri gerçekleştirilen yayla göçlerinin; yöre kültüründe bu geleneğin en belirgin ifadesi ise ‘yayla şenlikleri’dir. Bu şenliklerin kalabalık ve uluslar arası nitelikte olanları; Trabzon’da Kadırga Yaylası ‘Otçu Haftası’ şenliği, Sis Dağı şenliği, Hıdırnebi Yaylası şenliği, Lişer Yaylası Soğuksu şenliği, Karadağ Yaylası şenliği, Giresun’da Kümbet ve Bektaş Yaylası şenliği, Rize’de Ayder, Ovit ve Handüzü yaylası şenlikleridir. Bu şenliklerde binlerce insan kadınlı-erkekli, yaşlısı-genci, elele birlik ve beraberlik içerisinde horon halkaları oluşturup kemençe, davul-zurna eşliğinde gün boyu horon oynarlar. Bölgede sayıları 100’ü aşkın yaylada yapılan yayla şenliklerine ilâveten son yıllarda ilçe merkezlerinde düzenlenen festivaller, unutulmaya yüz tutmuş kültürleri canlandırılırken, birlik beraberliğin örneklerini de sergilemiş olurlar.

05.06.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004