Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 08 Ağustos 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kültür-Sanat

 

Hatta hizmet, Kur’ân’a hizmettir

Hattat Ferhat Kurlu genç hattatlarımızdan. Kendisi daha çok, son yıllarda yapılan yarışmalardaki başarılarıyla tanınıyor. Kendisi ile yapılan söyleşide hatla ilgili konularla birlikte Ferhat Kurlu’ya ait özel noktaları da içine alan bir söyleşi okuyacaksınız.

*Ferhat Kurlu kimdir? Kısaca bahsedecek olursak...

1976 yılında Fatsa’da dünyaya gelmişim. İlkokulu köyümde ortaokul ve liseyi Samsun Ladik Akpınar Anadolu öğretmen Lisesi’nde okudum ve 1993’te 19 Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ne girdim. İlk hat derslerimi ve hat san'atına ilgi uyandıran ilk san'at bilgilerini fakültede hocam Muzaffer Ecevit’ten aldım.

* Son yıllarda hat san'atı için çok önemli olan yarışmalarda Ferhat Kurlu ismini sık sık duymaktayız. IRCICA, Albaraka gibi kurumların düzenlediği yarışmalarda özellikle sülüs dalında ödüller aldığınızı biliyoruz. Hat san'atı yoluna nasıl girdiniz?

Aslında resim, heykel gibi sanatları severdim. Hat san'atına ait mahdut eserler görür çok ilgilenirdim. Ta ki İlahiyat Fakültesi ikinci sınıfta Muzaffer Bey’le tanışıncaya kadar. Müşarun ileyh bizi teşvik etti. Zaten benim merakım da vardı. Hatta daha ortaokul lise yıllarımda adımı hatla yazmaya çalışmıştım. Nesih harfleriyle sülüs istif yapmışım. Hattat Mümtaz Seçkin Durdu Bey’in delâletiyle 1996 Haziran’ında Hasan Çelebi Hocayla tanıştık ve sülüs meşkine daha sonrada nesih meşkine başladık.

*Yesari sol elini kullanan, solak mânâsına gelen bir kelime. Sizin de imzalarınızda “yesari” ifadesine rastlıyoruz. “ferhad’ül-yesari” şeklinde imzaladığınız yazılarınız var. Neden yesari?

Ben sol elimi kullanıyorum. Doğuştan solağım. Yazıyı ve hattı da sol elle yazarım. Bunun için hocamın tavsiyesi ile satır imzalarda “yesari”yi belirtiyorum.

Yeni yeni birkaç talebe meşkediyor solaklardan. Tarihte de iştihar bulmuş fazla kimse yok. Yalnız, hat türlerini sağ elle yazanlar geliştirdiği için sol elle yazmak daha zahmetli denilebilir.

* Daha çok sülüs ve nesih çalışmalarınızı görüyoruz. Diğer yazı çeşitleri bakımından durumunuz nedir?

Ben hocamdan halen Ta’lik meşkediyorum. Divani birkaç ders aldım ama erteledim.

* Genelde hat eğitiminin uzun süreli olduğunu biliyoruz. Sülüs ve nesih’te icazet aşamasına gelmeniz ne kadar sürdü?

Ben dört buçuk senede icazet aldım. Ama icazet bir son değil. Aksine bir başlangıç.

* Kaybolmamak için neler yapmalı bir hattat ya da hattat adayı?

Bir hattat hayat boyu yazmalı ve bilenlerle yazılarını tecrübelerini paylaşmalı. En mühimi, yazıyı en az on kişiye icazet verecek şekilde öğretmeli. Zaten hocamızın, bize öğretirken şartı da buydu.

* Bu bir ölçü müdür, geleneksel bir tavır mıdır?

Bu aslında bir görevdir. Bu nihayette hatt-ı Kur’ân’dır. Bu san'ata yapılan hizmet Kur’ân-ı Hakim’e yapılmış sayılır. Bu cihetle hattatların ekseriyeti hat dersi vermeyi, öğretmeyi ibadet aşkı ve şuuruyla yaparlar.

* Üç önemli meşguliyetiniz var; gününüz bu üç faaliyet etrafında geçiyor: birincisi imamlık (namaz), ikincisi hat çalışmaları, üçüncüsü hat eğitimi (hem öğretici hem de öğrenci olarak). Baktığımız zaman hat çalışmalarının gününüzün çoğunluğunu işgal ettiğini görüyoruz. Normal bir gününüz nasıl geçiyor?

Aynen anlattığınız gibi, hepsi iç içe. Sabah namazından sonra ekseriyetle çalışırım; çok verimli oluyor. Sabah iki saat benim için yarım mesai gibi oluyor.

* Bir hat eseri nasıl ortaya çıkar? İlk olarak tasarım nasıl yapılır?

Önce metin seçilir. Bir ayet bir hadis veya bir söz. Önce kara kalem karalamalar yapılır. İstif şekli nasıl uyarsa öyle yapılır. Yuvarlak uymayan üçgen uyar. Armudii uyar. Satır istif olabilir. Sonra harfler tek tek çalışılıp yazıya kalıp hazırlanır. En sonda aharlı kağıda yazılıp tashihi yapılır, sonra murakkaya gerilip tezyinat yapılacaksa yapılır.

* Bir istifi tamamlayıp yazıyı bitirdiğiniz zaman nasıl bir duygu halinde olursunuz?

O bir haldir, aşk gibi, tasavvuf gibi. “Yaşanır, anlatılmaz” derler ya. Ama çok haz verdiğini söyleyebilirim. Özellikle de sanatkâr istediği gibi yazabilmişse, malzemeleri uyumluysa aliyyül ala.

* Hattat Ferhat Kurlu şimdiye kadar kaç eser verdi? Kaç sergi açtı ya da katıldı?

Büyüklü küçüklü 100 civarında hilye-i şerife yazdım, elhamdülillah. Ondan fazla camide kubbe, mihrap, kuşak, pencere üstü yazılarım var; mermer ve duvar üstü. 30’a yakın özgün sülüs, celi sülüs istif yazdım. Tabi bunları müteaddit defalar yazdım. Biri Dubai’de olmak üzere ondan fazla karma sergi, bir adet de şahsi sergi düzenledim.

* Hat san'atımızın bu günkü durumundan bahsedecek olursak neler söylersiniz? Ümitvar mısınız?

Her geçen gün artan bir ilgi var. İnsanlar öğrendikçe sevecek, sevdikçe alacak ve bu san'atımız çok daha iyi yerlere gelecek inşallah.

* Hat eğitiminde birebir iletişim elbette önemli ama başka vasıtalar kullanılarak hat eğitimi olabilir mi?

Bütün bunlardan istifade edilebilir. Ama hoca ile sınırlı da olsa birebir dersler yapılmalı ve bu olabildiğince arttırılmalı.

* Hat san'atına merak duyan ama bir fırsat bulup başlayamamış ve öğrenmek isteyenlere ve hatta yeni başlamış olanlara ipuçları verecek olursak neler söylersiniz?

Ben İstanbul’da on senedir Japonya’dan Amerika’ya, İngiltere’den Dubai’ye onlarca ülkeden kadın erkek genç yaşlı insanlar tanıdım gördüm, gelip buralarda gurbette kalıp hat dersi aldılar. Bu geçtiğimiz yaz Dubai’den hanımlar vardı İstanbul’da. Pakistan’dan, Malezya’dan, Fas’tan ve daha nerelerden. Kayseri’den devam eden bir bayan bir bay öğrencim var. Zaman zaman gelip bir süre İstanbul’da kalıp bire bir derslere katılıyor, hattatlarla tanışıyorlar. Yıllardır hat dersleri için İstanbul’da yaşayan genç İranlı, Suriyeli arkadaşlarım var. Zahmetsiz iş yok. Arayana buldurulurmuş. Ve bulduruluyor..

(Genç Yaklaşım, Temmuz 2006)

Recep GÜLŞEN

08.08.2006


 

İstanbul mekân, biz tiyatro

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları tarafından bu yıl 3’üncüsü düzenlenen ‘’İstanbul-Mekan-Tiyatro Festivali’’ İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolarının ‘’IV. Murat’’ adlı oyunuyla başladı.

Sultanahmet Meydanı’nda, oyun öncesinde, festivale katılan tiyatro gruplarının katılımıyla, ‘’İpekten Tiyatroya Yeni Köprü’’ başlıklı gösteri gerçekleştirildi.

Daha sonra Topkapı Sarayı Bab-üs Selam Kapısı’nda gerçekleştirilen açılış töreninde konuşan Büyükşehir Belediye Meclisi 2. Başkan Vekili Ahmet Selamet, İstanbul’da kültür-sanat adına güzel ve mutlu bir günün idrak edildiğini belirterek, ‘’Dünyanın en önemli tiyatro festivallerinden biri olmaya aday olan bu yıl ki festivale 21 ülkeden tiyatro grupları katılıyor. Bulunduğumuz coğrafyada yaşanan savaş dolayısıyla bu yıl festivalimiz ‘barışa yeniden köprü’ sloganıyla gerçekleştirilmektedir’’ dedi.

Selamet, İstanbul’un, tarihî eserleri ve tabiî güzellikleriyle eşi-benzeri olmayan bir sahne olduğunu ifade ederek, ‘’İstanbul adını bu yıldan itibaren kültür ve sanatla anlatacak. İstanbul’da kültür turizmi canlanacak ve bu tür organizasyonlar artacak’’ diye konuştu.

Konuşmanın ardından Turan Oflazoğlu’nun yazdığı, Engin Uludağ’ın yönettiği ‘’IV. Murat’’ adlı oyun İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları tarafından sahnelendi. Arnavutluk, Azerbaycan, Karadağ, KKTC, Irak, Makedonya, Tunus, Rusya, Tataristan, Litvanya, Bosna-Hersek, Sırbistan, Suriye, İran, Hırvatistan, Pakistan, Sudan, Macaristan, Bulgaristan, Katar ve Kırgızistan’ın da aralarında bulunduğu ülkelerden tiyatro ekiplerinin katıldığı festival, 16 Ağustos’a kadar devam edecek. Ana mekânı Galata olarak belirlenen festivalde, Sultanahmet, Ihlamur Kasrı ve bu yıl ilk kez Aya İrini, Taksim Meydanı ve Kağıthane’deki Sadabad da temsillerin mekânı olacak.

/ İSTANBUL

08.08.2006


 

Başörtüsünün desenleri ebrudan

Ebru sanatçısı Ömür Erkan, başörtüsü ve giydiği elbiselerinin ebru desenlerini kendisi yapıyor. Emici yüzeyi olan her nesneye ebru yapabileceğini bildiren Ömür Erkan, 15. kişisel ebru sergisini Fethiye Belediye Kültür Merkezi (FBKM) Sergi Salonu’nda açtı. Ömür Erkan’ın FBKM’nde açtığı sergide 7 yılda yaptığı 50 eseri bulunuyor.

Açtığı klasik ebru sergisinde tezhip, hat, katı ve ebru sanatını buluşturduğunu ifade eden Erkan, eserleri arasında Battal Ebru, Taraklı Ebru, Bülbül Yuvası, Gelgit Ebru, Çiçekli Ebru, Yazılı Ebru ve Şal Ebru örneklerinin bulunduğunu anlattı.

Ömür Erkan, “Emici yüzeyi olan her nesneye ebru yaparım. Evimde kullandığım eşyalarımın çoğunu ebru desenleri ile yapıyorum. Ebru kitre, sığır ödü ve at kılının gül dalına bağlanan fırçası ile yapılıyor. 15’nci Yüzyılda Avrupalılar ebruyu ‘Türk Mermer Kağıdı’ ismi ile tanımlıyor. Evimde bulunan atölyemde geleneksel el sanatlarının gelecek kuşaklara aktarılması ve yaşatılması için çalışıyorum” diye konuştu.

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın geleneksel Türk el sanatlarının yaşatılması için başlattığı projeyi ebru sanatının yaşatılması için elzem olduğunu belirten Erkan, son yıllarda gençlerin ebru, minyatür, hat ve tezhip gibi sanatlara ilgi duymasının gelecek adına umut verici bulduğunu kaydetti. Güzel sanatlara ilginin artmasının devletin yanında yerel yönetim ve sivil toplum kuruluşlarının destek olması gerektğini dile getiren Erkan, geçmiş asırlarda devre damgasını vuran kaynak kitapların kapak desenlerinin ebrudan yapıldığını söyledi. Erkan, “Ebru sanatına özellikle genç kuşak tarafından sevgi ve öğrenme isteği her geçen gün çıg gibi büyüyor. Bilindiği üzere bir söz vardır;’marifet iltifata tabidir, satılmayan meta zayidir’ diye. İnsanlar ürettiği ile onurlandırımalı ki daha fazla ve kalıcı eserler verebilisin” diye konuştu.

08.08.2006


 

Mimarlığa ödüllü koruma

Kültür ve Turizm Bakanlığı, ilki bu yıl olmak üzere her yıl çeşitli kategorilerde Ulusal Mimarlık Koruma Ödülleri verecek. Kültür ve Turizm Bakanlığınca dağıtılacak Ulusal Mimarlık Koruma Ödüllerine ilişkin ilan, Resmi Gazete’de yayımlandı.

Buna göre ödüller, binlerce yıllık kültür geleneğinin biriktiği bir coğrafya üzerinde, bu kültür birikimine ait mimari mirasa hak ettiği saygının gösterilerek korunması, koruma bilincinin geliştirilmesi ve örneklerinin teşvik edilmesi, yerel koruma modellerinin geliştirilmesi, yöntem, ölçüt ve değerlerin özgünleştirilmesi, tarihi çevrelere saygılı yeni yapıların özendirilmesi amacıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından verilecek.

Ödüllerin verileceği ana dal ve alt dallar şöyle:

‘’Koruma Uygulama Başarı Ödülleri: Tarihi Çevrede Yeni Yapı Ödülleri, Uygulama Başarı Ödülü, Yapımcı Ödülü, Restorasyon Uygulama Dalı Ödülleri, Restorasyon-Koruma Başarı Ödülü, Yapımcı Firma ya da Ekip Ödülü, Ustalık Ödülü, Tarihi Çevre Koruma Kapsamında Sokak Sağlıklaştırma veya Çevre Düzenlemesi Uygulama Ödülleri, Uygulama Başarı Ödülü, Yapımcı Ödülü.

-Koruma ve Restorasyon Projesi Başarı Ödülleri: Tarihi Çevrede Yeni Yapı Projesi, Anıtsal Yapı Restorasyon Projesi, Sivil Mimarlık Örneği Restorasyon Projesi, Tarihi Çevre Koruma Kapsamında Sokak Sağlıklaştırma veya Çevre Düzenlemesi Projesi, Arkeolojik Alanda Restorasyon Projesi Ödülü.

Koruma Destek Ödülü.

-Koruma Onur Ödülü.’’

İlana göre, projeler 21 Ağustos-5 Eylül tarihleri arasında teslim edilecek. Sonuçlar, jüri tarafından 3 Ekim 2006 tarihinde açıklanacak.

08.08.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004