Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 18 Aralık 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Ankara’dan Brüksel’e giden tren durmaz

Dünya nüfusunun dörtte birini oluşturan İslam dünyası, zengin doğal kaynaklarıyla Amerika, AB, Çin ve Hindistan yanında dünyanın yeni bir ekonomik ve kültürel güç odağıdır. Ülkeler arasındaki karşılıklı işbirliğinin büyük bir hız ve yoğunluk kazandığı yüzyılda, Amerika’nın bütün dünyayı kuşatmaya çalışan global stratejisi yanında AB, genişleme sürecinde izlediği stratejiyle çok lokal kalmaktadır.

Türkiye’nin lokomotifliğinde İslam dünyasının vagonlarını oluşturduğu trenin, Brüksel’e varışının geciktirilmesi, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya ve İspanya dışında küçük ülkelerden oluşan AB’ni, bütünüyle kendi sınırları içine kapanmaya zorlar. Global stratejiler izleyen Amerika ve dünyanın yeni ekonomik gücü Çin karşısında rekabet gücünü koruyabilmesi için, AB’nin Kıbrıs’a değil, Türkiye’ye ihtiyacı vardır. Türkiye’siz Avrupa, çok güçsüz olur.

(...) Ankara ve Brüksel arası trenle uzun süren bir yolculuktur. Ankara treni, Brüksel’e ulaşmak için, Berlin, Paris, Londra başta olmak üzere bütün AB ülkelerinin başkentlerinden geçmek zorunda olmasına rağmen, sonuç alınmayacak bir yolculuk değildir.

Türkler’in tarihi, Doğu’da Çinliler’le, Batı’da da Avrupalılar’la çatışma ve yarışma tarihidir. Türkler Araplar’dan aldıkları bayrağı Çin ve Hindistan’ın içlerinden Avusturya’nın içlerine kadar taşımışlardır. Çin ve Hindistan’da olduğu gibi, Avrupa ülkelerinde de Müslümanlık ana dinlerden biridir. Araplar 711’den Türkler 1354’den bu yana, Avrupa’nın hem kültürel dokusuna hem de ekonomik yapısına yeni boyutlar kazandırmışlardır. Bu yüzden, İslam kültürünün, Batı kültürü içinde vazgeçilmez bir yeri vardır.

AB’nin dünya ölçeğinde global düşünmekten daha çok Avrupa ölçeğinde lokal düşünmeye yatkın siyasal kadroları, Avrupa’nın temellerinde yalnızca Fransa ya da Almanya olmadığını görmelidirler. Avrupa ülkelerinde elliye yakın dil konuşuluyor, her ülkenin kendine özgü gelenekleri ve kültürü vardır. Avrupa’nın dilini tek bir dile, dini de tek bir dine dönüştürmeye çalışmak, AB’nin global bir strateji geliştirmesinin yolunu kesmektir.

Türkiye’nin Osmanlı dönemindeki ülkelere açılmak için, nasıl AB’ne ihtiyacı varsa, AB’nin de, Asya’dan dünyaya açılabilmek için Türkiye ve İslam dünyasına ihtiyacı vardır. Türkiye’siz AB Asya’ya, AB’siz Türkiye de Avrupa’ya açılamaz. Türkiye’siz Avrupa, Avrupa’sız Türkiye globalleşemez.

Globalleşme, farklı kültürleri, farklı ülkeleri, farklı dinleri bir arada, barış içinde, birbirlerini dışlamadan birlikte yaşamaya zorluyor.

Türkiye’siz Avrupa, Amerika ve Çin cenderesinde sıkışıp kalır ve hiçbir alanda rekabet üstünlüğünü koruyamaz.

Brüksel’den geçmeyen Ankara treni, Pekin ve Delhi’ye gidemez.

Globalleşen dünyada Çin seddi Batı’dan aşılır.

Yeni Şafak, 17.12.2006

Nazif GÜRDOĞAN

18.12.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  “Memurlar daha eşittir”

  Yasa büyük bir yara aldı

  Ne derlerse desinler, Türkiye zirvesiydi

  Ankara’dan Brüksel’e giden tren durmaz


 Son Dakika Haberleri

Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004